"جاءَ" - Traduction Arabe en Turc

• gelmiş
• geldiğini
• gelip
• geldim
• gelmişti
• geldiğinde
• geldiği
• çıktı
• gelen
• kapdan

Senin yerini almak için gelmiş. Artık benim kraliyet büyücüm oldu.
لقد جاءَ لأَخْذ مكانِكَ هو الآن ساحرُي الملكيُ

Bu da, kanın kafasından değil, kolundan geldiğini gösteriyor.
مينز، الدمّ لَمْ يَجيءْ مِنْ رأسه؛ جاءَ مِنْ ذراعِه.

Sonra da tekrar gelip boş oda var mı diye sordu.
وبعد فترة. . جاءَ ثانيةً و سَألَني إذا كَانَ عِنْدي غرفةً

Hoşçakal demeye, ...ve sana iyi şanslar dilemeye geldim.
حَسناً , l جاءَ للقَول مع السّلامة ولتَمنّيك حظِّ.

Ziyaret etmeye gelmişti. Ağrılarımın olduğu zamandı, doktor bey.
جاءَ لزيارتني في الوقتَ الي كان عِنْدي فية الألمِ دكتور

Telefon geldiğinde sorgu yargıcını bekliyorduk.
نحن كُنّا نَنتظرُ القاضي عندما النداء جاءَ فيه.

Sizi ziyarete geldiği gün gelemediğim için üzgünüm.
أَنا آسفُة أنا لَمْ أَجيءْ ذلك اليومِ الذي جاءَ فية لزيارتك

Bak üzgünüm baba, ama gerçekten önemli bir şey çıktı.
النظرة، أَنا آسفُ، أَبّ، لكن الشيء مهم جداً جاءَ فوق.

Izdırabını gidermek için buraya gelen, bir yadigârla yüzleşecek.
نعم. أثر قديم واحد الذي وقته جاءَ لكي يُوْضَعَ خارجاً بؤسِه.

Taj Mahal'ın güzeli gelmiş.
يَبْدو كما لو أنَّ تاج مَحل جاءَ شخصياً إلى هـــــــــنا

Ruthie'nin vücudunda bulunan sim, Palyaço Kenti'nden gelmiş.
عَرفتَ الألقَ وَجدَ على جسم روذي جاءَ مِنْ البلدةِ الحمقاءِ؟

Anladığım kadarıyla, cemaatimizden iki kişi altı aylık bir bebekle size gelmiş.
أَفْهمُ الذي إثنان مِنْ أبرشيينا جاءَ إليك ببعمرهم 6 أشهرٍ.

Ve Naku'nun cesur insanları ölülerini gömerlerken ülkenin tüm kabilelerine mızrak dişle konuşanın geldiğini haber verdiler.
وكمادَفنَالناسَالشجعانَلناكيومَوتاهم، أرسلواالكلمةَإلىكُلّقبائلالأرضِ الذيالواحدالذييَتكلّمُمعسنِّالرمحِ جاءَ.

'Winkydinks Karan'ın tren istasyonuna geldiğini söylüyor. '
' أنت تعْرفُ ، وينكى دينكز يَقُولُ اأن كاران جاءَ إلى المحطةِ. '

Birisi gelip öteki ayın sonuna kadar olan borcunu ödedi.
جاءَ شخص ما فيه ودَفعَ خلال نهايةِ الشهر القادم.

Yer Kalite Geliştirme gelip, bana teklifte bulundu.
جاءَ تطويرُ الأرضِ الممتاز فيه وقدّمَ لني عرضاً.

Bu yüzden sana geldim.
لهذا السبب جاءَ لجَعْل أنت تَرى سبباً.

İki maskeli adamlar mal çalmak için geldim.
جاءَ رجلين مقنّعين ليسرقوا السلعِ

Bize yardım için mi gelmişti yoksa onu biz mi yarattık bilmiyorum.
هو أمّا جاءَ لمُسَاعَدَتنا أَو نحن خَلقنَاه.

Belki de katil geldiğinde ortalığı biçiyorlardı!
لَرُبَّمَا هم كَانوا يُقطّعونَه متى جاءَ المُهاجمُ فيه.

Önden çıkmıyor. geldiği yoldan geri dönüyor.
هو لن يَخْرجُ من الامام سيَعُودُ من الطريق الي جاءَ منة.

Cesetten uçan karıncalar çıktı.
أَعْني، هذه النملِ جاءَ يَطِيرَ خارج الجسمِ.

Bu işin, evimize gelen o adamla alâkâsı var mı?
هَلْ ذلك لَهُ أيّة علاقة مَع ذلك الرجلِ مَنْ جاءَ إلى بيتنا؟

Sonra Barney çkt ortaya, ama benim çktgm kapdan degil.
حَسناً، بارني جاءَ مِنْ مكان ما. لَيسَ من البابَ الذي غادرت منه انا.