Tat ile ilgili düşüncelerimizi kökten demokratikleştirdi. | TED | جعل تفكيرنا ديمقراطيا بشكل جذري فيما يتعلق بمسألة الذوق. |
Çok kökten olmadan, yeterince etkili olacak kadar. | Open Subtitles | بما فيه الكفاية لِكي يَكُونَ فعّالَ بدون أنْ يَكُونَ جذري جداً. |
Bu nedenle hükûmetin çalışma prensibine oldukça radikal gelecek bir şey yaptılar. | TED | وقد قاموا بأمر جذري حقًا، عندما تقارن مع ما كانت تقدمه الحكومة. |
Dogru anda yapılan ufacık bir yatırım, ilişkilerinizin kalitesini radikal bir şekilde değiştirebilir ve hayat kalitenizi yükseltebilir. | TED | مع أصغر توظيف في الأماكن الصحيحة , يمكنك إجراء تحويل جذري في نوعية علاقاتك ونوعية حياتك. |
MTT: Bu, elbette Opera'nın doğuşuydu, ve gelişmesi müziği köklü yeni bir yöne koydu. | TED | هذه بالطبع كانت بداية مولد الاوبرا و تطورها أدخل الموسيقى في تطور جذري جديد |
Gece görüntüsüne dönersek, Çin'de kuralların çarpıcı bir şekilde değişmesine neden olan sürece dair bir ipucuna sahip olabiliriz. | TED | إذا عدنا إلى خريطة الليل ، يمكنك رؤية دليل العملية التي أدت إلى تغيير جذري في القوانين في الصين. |
Ve önümüzdeki yüzyıl bu teori dünyamızı kökten değiştirecek ve radikal kararlar almamızı sağlayacak | Open Subtitles | وفي القرن المقبل سيمكننا تغييرعالمنا بشكل جذري |
Bu keşiflerin hepsi doğanın en küçük ve en temel seviyedeki işleyiş şekli konusunda kökten yeni bir resmi çiziyordu. | Open Subtitles | هذه الاكتشافات جميعها كانت تغذي نحو صورة جديدة بشكل جذري للطريقة التي تعمل بها الطبيعة على المستوى الأصغر والأساسي جداً. |
kökten bir şey yapmazsak bu yer yok olacak. | Open Subtitles | اذا لم نقوم بفعل شئ جذري هذا المكان سينتهي |
Devlet Başkanı olduğu andan itibaren Pakistan'ın kaderi de kökten değişmiştir. | Open Subtitles | في الوقت الذي كان فيه رئيسا ثروات (باكستان) تغيرت بشكل جذري |
Hükümetin yaklaşımı kökten değişti. | Open Subtitles | مقاربة الحكومة تتغير بشكل جذري |
Bir sene içerisinde trahom, burada radikal bir düşüş yaşadı ve düşük kaldı. | TED | بشكل جذري في هذا المكان, و بقيت متدنية. لقد غيرنا البيئة, لم نعالج العيون فحسب. |
Bu korkuyla, gayet radikal bir şekilde dietimi; bir şeyler ekleyip çıkararak birçoğunuzun kesinlikle çok şaşıracağı bir şekilde değiştirdim. | TED | مع شعوري بالخوف من كل ذلك قمت بتغيير نظامي الغذائي بشكل جذري عن طريق إضافة وحذف أطعمة قد يرى معظمكم بأنها مفاجِئَة. |
Pekala; bu teknolojilerin kombinasyonun sonucunun; kişisellik ve anonimlik ile ilgili algılarımızda radikal bir değişiklik yapacağını kestirebiliriz. | TED | حسناً، يخبرنا حدسنا أن نتيجة دمج هذه التقنيات سوف يحدث تغير جذري في مفاهيمنا الخاصة للخصوصية و إخفاء الهوية. |
Aşıların radikal şekilde geliştirilmesiyle sağlanacak bir gelecek bu. | TED | ويكون تلك الحاشية التاريخية التي تحققت عن طريق تطوير، تطوير جذري للقاحات. |
İki numara: O sorunu çözen radikal bir çözümü bulmayı veya önermeyi istiyoruz. | TED | رقم اثنين: نريد إيجاد أو اقتراح حل جذري لحل تلك المشكلة. |
Diğer bir açıdan ise, bu, elektronik sağlık kaydının sabit bir teşhis bilgi havuzundan bir sağlık desteği aracına köklü dönüşümü. | TED | ومن جهة أخرى، انه تحول جذري في السجل الطبي الإلكتروني من مستودع ثابت من المعلومات التشخيصية لأداة لترويج الصحة. |
İnsanlık açısından koşulları, bugüne kıyasla köklü bir değişime uğratacak. | TED | سوف تجعل حالة الإنسان مختلفة بشكل جذري عما هي عليه الآن. |
Fakat yoldaki arabaların sayısı kritik yoğunluğu bir kez aştığında arabalar birbirlerine genellikle 35 metre uzaklıkta duruyor olurlar, böylece sistemin hareketi çarpıcı biçimde değişir. | TED | ولكن ما إن يتجاوز عدد السيارات على الطريق الكثافة الحدية، بشكلٍ عام عندما تقل المسافة بين السيارات عن 35 م، يتغير سلوك النظام بشكل جذري. |
Hawai'de ne kadar kaldıklarına göre çarpıcı biçimde nasıl değiştiğiydi. | Open Subtitles | كانت متفاوتة بشكلٍ جذري بالنظر إلى كم من الوقت صار لهم يقيمون في هاواي. |
Fakat Zeus, bunun farklı olacağına dair ant içer ve emin olmak için etkili bir adım atar. | Open Subtitles | ولكن زيوس أقسم أن يكون الأمر مختلفاً هذه المرة وقام بحل جذري |