| Rachel sadece salata yedi, Joey de ufacık bir pizza aldı. | Open Subtitles | و رايتشل أخذت فقط طبق سلاطة و جوي طلب بيتزا للأطفال |
| Joey, önce ben ölürsem, anahtarlarımı arıyormuşum gibi yapın beni de. | Open Subtitles | جوي ان مت اولا اريد ان ابدو وكأنني ابحث عن مفاتيحي |
| İyiydi, ama Joey ile olduğu kadar aynı fikirde değildi. | Open Subtitles | لقد كان جيد لكنّها لم تقبل معي بقوة كمع جوي. |
| Millet, bu hafta sonu Joey'e sürpriz yapmaya Las Vegas'a gideceğiz. | Open Subtitles | اسمعوا نهاية الاسبوع سنذهب جميعا للاس فيجاس ونفاجئ جوي بالاضافة لي |
| Pekâlâ, şimdi de Bay Tiny Joe Dixon'la müziğin keyfine varalım! | Open Subtitles | حسنا , الان لنرقص جميعا مع صديقي السيد تيني جوي ديكسون |
| Ya da Joey ile hızlıca yemek yedikten sonra saat 9'da David'le görüşebilirim. | Open Subtitles | أَو أنا يَجِبُ أَنْ أُسرعَ خلال العشاءِ مَع جوي ويُقابلُ ديفيد في 9. |
| -İyi pekala. Neyse. -Yine de derse girmelisiniz Joey çok iyidir. | Open Subtitles | هذا رائع على أية حال مازال بإمكانك دخول الصف, جوي عظيم |
| Bir sebep daha... Joey ile ayrılık kararımı verdiren bir sebep daha vardı. | Open Subtitles | كان هناك سبب آخر دعاني للتفكير بأنه حان الوقت لإنْهاء علاقتي مَع جوي |
| Joey, sen paketle, Ross, sen de Joey'ninkileri yeniden paketle. | Open Subtitles | جوي ، قم بتغليفها روس أعد تغليف ما يغلفه جوي |
| Bilmiyorum ama Joey, bu durumun üstesinden gayet iyi geliyor gibi. | Open Subtitles | لا أعرف ولكن يبدو أن جوي يتقبل الأمر جيداً بشكل مفاجئ |
| Joey ile yeni tanışmıştım ve bana henüz çok genç olduğumu söylemiştin. | Open Subtitles | كنت قد قابلت جوي لتوى، وقلتي لي انى صغيرة جدا على ذلك |
| Çünkü Joey, bu adamın aile işlerini idare etmesi fikrinden hoşlanmıyor. | Open Subtitles | لأن جوي لا يحب فكرة أن يسيطر سي جي على العمل |
| Joey onu satın almadı, ama bana kalırsa, oldukça iyi bir alışverişti. | Open Subtitles | جوي لم يصدق ابدا لكن مِنْ وجهة نظري كانت تجارة جيّدة جداً |
| Joey, dizlerini üzerine çöktü ve tam ortasından geçen bir tünelin olduğu gördü. | Open Subtitles | ينزل جوي على يديه وركبتيه ويسحبه وهناك هذا النفق يتّجه يمينا حتى المنتصف. |
| 10 ya da 11 sene önce, Joey'nin çalıştığı bir lokanta hatırlıyor musunuz? | Open Subtitles | تَتذكّرُ إذا جوي كَانَ لعب أيّ عربات مطعمِ قبل عشَر 11 سنوات تقريباً؟ |
| Son mesajı bu belki de bu yüzden Joey'i bıraktı. | Open Subtitles | هذه اخر رساله هنا لكن ربما لذلك هي تركت جوي |
| Sorun, çoğu adamımızın bunun arkasında Joey'in olduğunu düşünüyor olması. | Open Subtitles | المشكلة ان الكثير من رجالنا يظنون ان جوي خلف هذا |
| En iyisi de, Yüzbaşı Kai, genç Joey'e sersemletici silah veriyor. | Open Subtitles | أفضل شيء هو أنّ الكابتن كاب قدّم للصبي جوي مسدس صعق. |
| Bütün gün tek yaptığım yargıç Joe Brown'ı izleyip üzerime pislemek. | Open Subtitles | كل ما اقوم به طوال اليوم مشاهدة القاضي جوي براون والتبول |
| Rahmetli amcam Joe da bu gece biftek yememizi söylemişti çünkü. | Open Subtitles | لان عمى جوي قالل لاني بانه ينبغي ان نأكل ستيك الليله |
| Bence birkaç yıl içinde, insanlar pilotsuz, elektrikli bir VTOL hava taksisine binmek konusunda kendilerini oldukça rahat hissedecekler. | TED | وأعتقد أنه في غضون بضع سنوات، سيكون الناس مرتاحين جداً بالترحل في تاكسي جوي كهربائي وذاتي القيادة مثل فيتول. |
| Neşe denen bu çatlak kadın dans edip meyve suyu hazırlamanın kanserini iyileştirdiğini düşünüyor. | Open Subtitles | هذه المجنونة جوي تعتقد انه بشرب العصير والغناء قد شفيت من السرطان ومع ذلك .. |
| geçmişte, ben Joy ile evliyken, o herzaman arabayı sürerek kendini tatmin ederdi. | Open Subtitles | وبالعود ة إلى حين تزوجت جوي لقد كنا نمضي الوقت في التجول بالسيارة |
| Ve kalın bir karbondioksit atmosfer tarafından sıcak tutulmuştu. | TED | وقد ظلّ ساخنا من خلال غلاف جوي سميك من ثاني أكسيد الكربون. |
| Ama Venüs'ün de tıpkı Mars ve Dünya gibi zamanla kaçan bir atmosferi vardır. | TED | لكن الزهرة كذلك به غلاف جوي يُفلت طوال الوقت، وكذلك المريخ والأرض. |