Ona iyi becerdiği akşam hava durumunu sunmasına izin verdim. | Open Subtitles | تَركتُها تَعمَلُ تقرير حالة الجو المسائيه الذى كانت جيده فيه |
Bu iyi haber. Daha ne kadar kötüye gidebilir ki? | Open Subtitles | هذه اخبار جيده إذا ماهو الذي سيكون اسوأ من ذلك؟ |
Gördün mü? Yastık almanın iyi bir fikir olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | اترى الم اقل لك ان تلك الوسائد ستكون فكره جيده |
Bilirsiniz, çocukları ve yaptıkları işleri görmek için güzel bir fırsat. | Open Subtitles | كما تعرفين، إنها فرصه جيده أن تري الأطفال و كل شيء |
- Hayır! İyi olmak istiyorum. - İffetli olmak istiyorum. | Open Subtitles | كلا , أريد أن أكون جيده أريد أن أكون صافيه |
Sağ salimim. Beni karşıki kıyıya tahliye ediyorlar. Kendine iyi bak, Sacha. | Open Subtitles | أنا بصحه جيده, لقد تم إجلائى للضفه الأخرى, إعتنى بنفسك يا صغيرى |
Seks hayatımız iyi olmadığından değil. Harikaydı. Ama ben erkeğim. | Open Subtitles | الم تكن حياتنا الجنسيه جيده انها كذلك سليم ولكني رجل |
Nakit kadar iyi ve taşıması kolay. Lokantanın adresini buldun mu? | Open Subtitles | جيده كالمال و اسهل فى حملها هل حصلتِ على عنوان المطعم |
Ne kadar kötü, ya da ne kadar iyi olursa olsun, bu değişmeyecek. | Open Subtitles | لذا لا يهم مهما كانت الامور ستصبح سيئه او جيده فهذا لن يتغير |
Bilmiyorum, ama uyandığımda sütyenim yoktu. Bu hiç iyi bir işaret değil. | Open Subtitles | لا أعرف , ولكنني أستيقظت دون صدريتي هذه ليست علامه جيده إطلاقاً |
- Elbette. İkiye sıfır durumundayken, bir fiyatına iki iyi fikir olur dedim. | Open Subtitles | منذ ان كنا صفر إلى إثنان ظننت ان الإثنان لواحد كانت فكره جيده |
Görüş açımız iyi. Ön kapı sadece 50 saniye uzaklıkta. | Open Subtitles | الرؤيه جيده من هنا يمكننا الوصول إليها فى 50 ثانيه |
Birlikte yaşamanın hala iyi bir fikir olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | أما زلت تظن أن عيشنا سويه هي فكرةٌ جيده ؟ |
Ama eğer iyi bir araştırmacı olmak istiyorsan, benimle konuş. | Open Subtitles | ولكن إذا أردتِ أن تكونى مراسله صحفيه جيده تحدثي إلىّ |
Artık araba galerisi var. Hani belki iyi fiyata araba almak istersin. | Open Subtitles | إنها تمتلك وكالة سيارات الآن في حال كنت تبحث عن سيارة جيده |
Kuzenim Elflerin Perisi'ne danışabiliriz. Her zaman iyi tavsiyeler verir. | Open Subtitles | ابنت عمي ، جنية من الجنيات ،و هي جيده دائما |
Duş filan yok. Öyle de güzel kokuyorsun. Size doğru geliyorum. | Open Subtitles | لا تحتاج لأن تستحم، فرائحتكَ جيده أنا في طريقي إليك الأن |
Makaleleri kendisi mi yazıyor bilmiyorum ama orada çok güzel şeyler var. | Open Subtitles | لا أعلم لو أنها تكتب المقالات بنفسها لكن المجله بها مواضيع جيده |
Söz ver bana, güzel şeyler yaşamaya çalışırken kendini kötü hissetmeyeceksin, tamam mı? | Open Subtitles | عديني انكِ لن تشعري بالسوء في المحاولة في عيش أيام جيده . حسنا |
Güya Harika bir teklifi varmış. | Open Subtitles | على وعد منه أن الصفقة جيده جدا بحيث لا يمكننا رفضها |
Yapacağım şeyler var. Okuldayken notlarım iyiydi. | Open Subtitles | لدي اشياء لافعلها لقد كنت احصل علي درجات جيده في المدرسه |
Basit bırakmak her zaman iyidir. | Open Subtitles | الاشياء تبدو دائما جيده لو اتخذت منحى ابسط |
Çünkü bu işte iyiyim. Bana aptalmışım gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | لأني جيده في عملي , لماذا تحاولين أن تصوري بأني حمقاء |
Hayır , cidden , gerçekten bunun peşini bırakmamalısın , yani , sen iyisin.. | Open Subtitles | لا، بجدية، أنت يجب أن حقا تتابعى فى هذا المجال أعني، أنت جيده |
- Soğuk, sert ve güçlü olmalıyım. - İyi plan. | Open Subtitles | يجب ان اكون بارده قاسيه للسماح له بالمرور خطه جيده |
Uzun bir süredir işler yolunda değildi, Russell. | Open Subtitles | الأشياء بيننا لم تكن جيده منذ فتره طويله يا راسل |
Referansları mükemmel. Sussex'te bir erkek lisesinde müdireymiş. | Open Subtitles | إن خبراتها جيده لقد كانت ناظرة مدرسه في ساسكس |
Balığın nereden geldiğini anlamak için etiketine bakmalısınız, ama sonuçta ucuzdur, ve herkes bunun uygun olduğunu düşünüyor. | TED | ينبغي عليك أن تقرأ الملصق لتكتشف من أين جائت لكنها تبقى رخيصه والجميع يظن انها جيده |
Görünüşe göre... kötü geçen günüm keskin bir dönüş yaptı ve gerçekten iyiye gitti. | Open Subtitles | انه يبدو ان ايامي السيئة تحولت واصبحت اياما جيده |