"حقيقة أنّ" - Traduction Arabe en Turc

• olduğu gerçeğini
• şu gerçeği
• olduğunu kabullenin

Hedefimizin aynı olduğu gerçeğini ihmal etmeyelim. Cinayetleri işleyen kişiyi bulmak yani.
لا تدعونا نغفل حقيقة أنّ مبتغانا واحد وهو إيجاد المسؤول عن هذه الجرائم

Dünyanın aklıma gelebileceğinden çok daha gizemli bir yer olduğu gerçeğini kabullenebilirim.
بوسعي تقبّل حقيقة أنّ العالم أكثر غموضاً مما تصوّرته يوماً ممكناً

İçinde yaşadığımız Dünyanın çok tehlikeli bir yer olduğu gerçeğini düşünüyordum.
أنا أفكر في حقيقة أنّ هذا العالم الذي نعيش فيه خطيرٌ جدًا

Ama şu gerçeği kabul etmelisin ki hayatta her şey istediğin gibi gitmez.
في الحياة، عليك أن تقبل حقيقة أنّ كلّ شيءٍ لا يسير كما تودّ.

Vurguladığım nokta rahatlayıp bir bira alın ve hayatımızın ona ait olduğunu kabullenin.
مقصدي هو، اهدأوا، اجلبوا بعض الجعة و تقّبلوا حقيقة أنّ حيواتنا ملكلها...

Bunun tamamen delilik olduğu gerçeğini gözardı etmem mi gerekiyor?
أيجب أن أتجاهل حقيقة أنّ ذلك يبدو جنوناً؟

- Öyleyim. Ama bu onun, kendi kendinin en büyük düşmanı olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
لا يغيّر حقيقة أنّ بطريقة تصرّفها هذه،

Ve tabii diğer arkadaşlarınızın sözüm ona 30 yıl öncesinde olduğu gerçeğini boş verirsek, şimdi bize yardım edebilecek sadece bir katil ve tabuttan nasıl çıktığını hatırlamayan bir adam var.
ولننسَ حقيقة أنّ بقية قومكما يُزعم أنّهم في 30 عاماً منصرمة... فالوحيدان الموجودان هنا لمساعدتنا هما مجرم ورجل لا يبدو أنه يذكر كيف خرج من التابوت

Sanırım Echo'nun özel olduğu gerçeğini de hesaba katmalıyız.
أفترض بأن نأخذ بالإعتبار حقيقة أنّ (إيكو) مميّزة

Tanıdığımız Cara'nın sonsuza dek yok olduğu gerçeğini kabullenmemiz gerekebilir.
ربما يتعيّن علينا قبول حقيقة أنّ (كارا) التي عرفناها قدّ ذهبت إلى الأبدّ.

Bu Adrianna'nın kayıp olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
لا يغيّر هذا حقيقة أنّ أدريانا) مفقودة)

Bu şu gerçeği değiştirmez ki...
...ذلك لن يغيّر حقيقة أنّ