Bir önemli sınırlama, asla hayatının tehlikede olduğunu söyleyemezsin. | Open Subtitles | أوه قيد واحد مهم أنت غير مسموح لك ذكر بأي طريقة أن حياتها في خطر |
Evlilikleri uzun sürmedi ve Gilda hayatının çoğunu Amerika'da geçirdi. | Open Subtitles | زواجهما لم يستمر طويلاً وقد عاشت غيلدا معظم حياتها في الولايات المتحدة |
Evet, bendim. onun hayatını ben kurtardım. Doğru zamanda doğru yerdeydim. | Open Subtitles | لقد كان أنا لقد أنقذت حياتها في المكان المناسب والوقت المناسب |
Sırf yanımda olması bile onun hayatını tehlikeye sokar. | Open Subtitles | ببساطةٍ كونها بمقربةٍ منّي يضع حياتها في خطر. |
Eğer onu bulamazsan, hayatı boyunca onu arayacak... her odada, her kalabalıkta. | Open Subtitles | وان لم تمسك به ستفعل هي ذلك لبقية حياتها في كل غرفه وفي كل حشد |
Çünkü bu, onu bütün okul hayatı boyunca takip edecektir. | Open Subtitles | 'لان هذا سيتبعها طوال حياتها في المدرسة |
Onun hayatı zaten tehlikede. Yardımımızı istiyor. Duymadın mı? | Open Subtitles | حياتها في خطر بالفعل وتحتاج مساعدتنا، ألم تسمعها؟ |
Karının hayatını benim mi, yoksa Tanrının ellerine mi bırakacaksın? | Open Subtitles | هل ستضع حياتها في يدي الله أم يدي؟ |
- Böyle bir parayı hayatının geri kalanını hapiste geçirecek kör bir kadına harcamak! | Open Subtitles | على امرأة عمياء ستقضي باقي حياتها في السجن |
Evlilikleri uzun sürmedi ve Gilda hayatının çoğunu Amerika'da geçirdi. | Open Subtitles | زواجهما لم يستمر طويلاً وقد عاشت غيلدا معظم حياتها في الولايات المتحدة |
Güney Hindistan'dan küçük bir kız, misafiri olduğu ülkede hoş karşılanmasına rağmen, işlediği bir suç yüzünden, hayatının geri kalanını hapishanede geçirecek. | Open Subtitles | عن فتاة صغيرة من جنوبي الهند والتي،على الرغم من استقبالها بترحيب في هذا البلد ستقضي بقية حياتها في السجن |
Ona bir malikâne alacağım ve hayatının geri kalanını lüks içinde sürdürecek. | Open Subtitles | سأشتري لها قصراً لتمضي بقية حياتها في نعيم |
Varolmayan bir tedaviyi ararken onun hayatını tüketebilirsin. | Open Subtitles | تضييع حياتها في البحث عن علاج غير موجود |
- Yoksa onun hayatını eğlenmek için mi yok ettin? | Open Subtitles | -أو أنك قد دمرت حياتها في سبيل أن تتسلى؟ |
Deb, karı koca kavgasını ayırmak için gittiği evde onun hayatını kurtarmıştı. | Open Subtitles | "أعتقد بأنّني التقيتُ المرأة المناسبة لي" أنقذت (ديب ) حياتها في تلبية نداء" "لحالة نزاع عائليّ، وعرّفتنا ببعضنا |
Başkan, hayatının tehlikede olduğunun farkında bile değilken Bölüm onun hayatını kurtaracak. | Open Subtitles | سنردع (ماركوف) عما سيفعله سوف تنقذ "الشعبة" حياة الرئيسة بدون أن تعلم حتى أن حياتها في خطر |
Kemikleri hayatı boyunca sıfır g'ye maruz kalan kireç taşı gibiydi. | Open Subtitles | عظامها كانت كالطباشير " لقضاء وقت حياتها في المنطقة " زيرو جي |
Ruthum tüm hayatı boyunca kalede çalıştı. | Open Subtitles | (لـ (روث . شغلت كل حياتها في القلعة |
Onun hayatı nasıldı, hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | لا تعلم ماذا كان يجري في حياتها في ذلك الحين |
Karının hayatını benim mi, yoksa Tanrının ellerine mi bırakacaksın? | Open Subtitles | هل ستضع حياتها في يدي الله أم يدي؟ |