Ama içindeki bir şey onu iyilik ve adalet için mücadeleye itti. | Open Subtitles | و لكن كان بداخله شيء دفعه للمحاربة من أجل الخير و العدالة. |
Paha biçilmezdi, ve bir şey paha biçilmezse, ne için ödeme yapabilirim? | Open Subtitles | لقد كانت باهظة الثمن وعندما يكون الشيء باهظ الثمن, لا يمكن دفعه. |
Biz simyacıların Silentium dediği maddeyi kırdığım için nasıl bir bedel ödemek zorunda olduğumu bilmiyorum. | Open Subtitles | لست أدري ما هو الثمن الواجب دفعه لكسر ما نحن الكيميائيون نسميه الصمت |
Ama söyler misiniz "ortalama bir insanın" ödemesi beklenen fiyat tam olarak ne kadardır? | Open Subtitles | لكن أيمكنك أن تخبرينا بالسعر الذي سيتوقّع ''الشخص العادي'' دفعه ؟ |
Doğru. Ama ödediği bedele baksana. | Open Subtitles | هذا صحيح , لكن أنظر إلى الثمن الذى دفعه نظير ذلك |
Ve bu ödenmesi gereken çok büyük bir bedel. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | وهذا ثمن لا استطيع دفعه لا اعرف كيف يمكنني أن اشكرك |
Gerçek ise hepimizin onu arabanın önüne itmiş olmamız. | Open Subtitles | الحقيقة هي، كل واحد منا قد دفعه أمام تلك السيارة |
Gerçekten mi? İnanılmaz bir bedel ödendi bugün hayatını, kız kardeşlerine... ve okuluna adayan biri tarafından. | Open Subtitles | أحقاً؟ الثمن النهائي تم دفعه من قِبل شخص |
para ödeyebilecek, büyük para ödeyebilecek müttefikler. | Open Subtitles | لديهم الكثير من المال و يمكنهم دفعه الدفع بسخاء |
54 kişiyi kurtardı çünkü hisleri farklı davranmasını söylerken birşey onu o uçağa itti. | Open Subtitles | لقد انقذ 54 شخصاً لأن شيئاً ما دفعه لدخول الطائرة |
Herif onu itti bisikleti aldı ve sonra hemen kaçtı. | Open Subtitles | لقد دفعه الرجل وأخذ الدراجة ثم هرب مسرعاً |
Vidocq onu cam fabrikasına kadar takip etti ve simyacı onu orada çukura itti. | Open Subtitles | فيدوك طارده إلى مصنع الزجاج و فارس القرون الوسطى دفعه في الحفرة |
ödeme şeklini gizlemek için basit bir şifreleme programı kullanmış. Ve bildiğiniz üzere bende "basit" dışında tüm yöntemler var. | Open Subtitles | لقد أستخدم برنامج شفرات بسيطة ليخفي أسلوب دفعه للمال ، وكما تعرفين ، أنا أي شيء عدا بسيطة |
Tetikçiye ödeme yaptığı hesapta 1.1 milyon$ var. | Open Subtitles | إتضح أنه يملك 1.1 مليون دولار في حسابه هذا يفسر ما دفعه للقاتل المأجور. |
Her neyse Todd sana ödeme yapıyordu, iki mislini vereceğim. | Open Subtitles | مهما كان مقدار ما دفعه لك تود سأضاعفه لك |
Korkarım bu ödemek zorunda olduğun bir bedel. | Open Subtitles | أخشى أن هذا هو الثمن الذي يجب أن تكون راغباً في دفعه |
Bu para... avukatların ücretini ödemek için harcanacak. | Open Subtitles | هذا المال سيتم دفعه كأتعاب للمحامين |
Böyle bir aura elde etmek için nasıl bir bedel ödemesi gerekti? | Open Subtitles | أيّ ثمن دفعه ليمتلك هذا القدر المهول من الطاقة؟ |
O canavarı ben çağırmadım. Bedeli ödemesi gereken ben değilim. | Open Subtitles | لمْ أستدعِ ذاك الوحش والثمن ليس متوجّباً عليّ دفعه |
Bu, her çiftin gemiye binmek için ödediği miktar. | Open Subtitles | هذا المبلغ الذي دفعه كل زوجين للصعود إلى السفينة |
Sonuçlara ve ikimizin de ödediği bedele baksana. | Open Subtitles | والان , نظرا للعواقب والثمن الذي كلانا دفعه |
Onu diz kapağından vur. Borcun ödenmesi lazım. | Open Subtitles | اطلق عليه في ركبته هذا هو الدين الذي يجب عليه دفعه |
En çok istenilen şeyin, ödenmesi gereken bir bedeli var. | Open Subtitles | بأنّ هناك ثمن يجب دفعه للشيء الذي نريده بشدة. |
Bilmiyorum. Biri onu itmiş olmalı. | Open Subtitles | لا أعرف , لا بد وأن أحد ما دفعه |
Sen de biliyorsun ki o borç uzun zaman önce ödendi. | Open Subtitles | هذا الدين تم دفعه منذ فترة طويلة وأنت تعلم هذا |
Ayrıca o, çok para kazanan şişko adamlar olduğunu öğrenmeden önceydi. | Open Subtitles | هذا قبل أن أعرف ما تم دفعه أكثر من الازم من أجل المغفلين السُمان |
Kirasını düzenli ödemiş, hem de nakit olarak. | Open Subtitles | لقد دفع الشهر الأول و الشهر الأخير و كل دفعه نقداً |