Burada gördüğünüz prototip tek bir yolcu ve valiz taşımak üzere tasarlandı. | TED | النموذج الأوليّ الذي تراه هنا تمّ تصميمه لحمل راكب واحد مع أمتعته. |
Aman ne güzel. Bir izinsiz yolcu daha. Geçen sefer işe yaramıştı ya. | Open Subtitles | رائع، راكب آخر غير مصرح به، سار الأمر بشكل رائع في آخر مرة |
Bunun işe yaramasının tek yolu yolcu ile birlikte olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيد التي سينجح بها ذلك إن كان معك راكب. |
35 yaşında arka koltuk yolcusu. Alın-arka cam savaşını cam kazanmış. | Open Subtitles | راكب مقعد خلفي في الخامسة والثلاثين الجبين ضد النافذة، وربحت النافذة |
Bir anda ortaya çıkan bir atlı onun yanına geldi. | Open Subtitles | حيث من العدم خرج راكب اخر بجواره |
Bu düzen '74 yılında kuruldu. Bir günde 25.000 yolcuyla başladık, şuan, günde 2.200.000 yolcu. | TED | وبدأ هذا النظام في عام 74. لقد بدأنا بـ 25,000 راكب في اليوم، الآن بلغ عدد الركاب 2,200,000 في اليوم. |
Bunların 85'i sadece tek yolcu taşıyor. | TED | 85 مركبة من هذه المركبات في داخلها راكب واحد فقط. |
Bir yolcu bile indirmeyi denersen, infilak ettiririm. | Open Subtitles | اذا حاولت اخراج اي راكب من الحافله سوف افجرها |
yolcu listesine göre feribotta 1435 kişi bulunmaktaydı. | Open Subtitles | وطبقاً للمصادر كانت الباخرة تحمل 1435 راكب |
Fazla yaklaşırsanız, her dakika bir yolcu ölür. | Open Subtitles | أي تهديدات اخرى سيكون نتيجتها قتل راكب كل دقيقة |
Pilot yolcu taşıdığını söylememişti değil mi? | Open Subtitles | الطيار لم يذكر شيئاً عن حمل راكب أليس كذلك ؟ |
9 terminal, 60.000 insan orada çalışıyor ve her gün 150.000 yolcu geçiyor. | Open Subtitles | تسع محطات، 60 ألف شخص يعمل هناك و150 ألف راكب يعبرون من هناك يوميّاً |
O halde, saat 11:15'te tahliye edilen 200 civarındaki yolcu 93 sefer sayılı uçağın yolcularıydı. | Open Subtitles | لذا في 11: 15, حوالى 200 راكب خرجوا من الرحلة 93 |
Kazayı yapan aracın sürücü ve yolcusu hâlâ kaçak durumda. | Open Subtitles | سائق و راكب السيارة المحطمة مازالا طليقين |
1000 atlı için mızrak, 1500 okçu için okumuz var. | Open Subtitles | و رماح لـ1000 راكب و أقواس لـ1500 رامي |
1200 yolcuyla birlikte hızlı ve düzgün bir şehir treninde rahatça oturuyorsunuz. | TED | أنك تجلس براحة تامة في قطار حضاري سريع وسلس، مع 1200 راكب. |
Bu gece bir kaç binici alıp ona daha yakından bakarız. | Open Subtitles | - سآخذ راكب زوجين، وسنقوم الحصول على نظرة فاحصة هذا المساء. |
Ama soru olduğu gibi yerinde duruyor, 93 sefer sayılı uçaktaki 200 civarında yolcuya ne oldu? | Open Subtitles | و يتبقى السؤال : ماذا حدث للـ 200 راكب من الرحلة رقم 93 ؟ |
Sonra önünde, binicisi olan küçük bir at beliriyor. Bu durum yavaşlamasına sebep oluyor. | Open Subtitles | ثم راكب على حصان صغير ظهر أمامه و أرغمه على تخفيض سرعته |
Gidip yarbaya bir yolcumuz daha var diyeyim. | Open Subtitles | من الافضل أن اخبر العقيد أن هناك راكب اخر |
Bu şekilde, gece müdürü her otobüsteki her yolcuyu ağırlayabilir. | TED | بهذه الطريقة ، يمكن للمدير الليلي أن يحسب حساب كل راكب في كل حافلة. |
Benzeri, uçağın başka bir bölümünde oturuyorsa herhangi bir yolcudan farkı olmayacaktır. | Open Subtitles | وإذا كان للشبيه مقعد في قسم آخر فسيبدو وكأنه راكب عادي |
60 yılda, sadece 24 motosiklet sürücüsü, birinci sınıf dünya şampiyonasını kazandı. | Open Subtitles | خلال 60 عام، فقط 24 راكب حصلوا على المركز الأول في بطولة العالم |
Mühendisler, hız treninin desteklerini tasarlarken her yolcunun katlanacak kilosunu hesaplamak zorunda. | TED | يجب على المهندسين حساب الوزن المضاعف من كل راكب عند التصميم يدعم القاطرة. |
Yanımda uyku haplarım var, tıpkı uçaktaki diğer yolcular gibi. | Open Subtitles | معي حبوب منومة مثل اي راكب على متن الطائرة |
jokey de en az at kadar önemlidir. | Open Subtitles | راكب الجواد مهم كأهمية فحل الخيل |