İleri teknoloji iletişim cihazı, neredeyse devlet üretimi bu aynı mağazadan alış-veriş yapıyoruz demek, ama sadece senin kredi kartın daha fazla ödüyor bu da bir CIA ajanına dokunur? | Open Subtitles | و سائل اتصال تقنيه عاليه .. هي معدات حكوميه تقريبا وهذا يعني اننا نتسوق في نفس المحل و لكن لديك رصيد اعلي في بطاقه ائتمانك .. و هذا يوصلنا انك |
O zaman benim Neimans hesabımdaki kredi limitini yükseltmek zor olmamalı. | Open Subtitles | هذا يعني أنه لن يكون صعباً... لتزويد رصيد حسابي في البنك. |
Bundan bahsetmişken, Ayrılıkçılar bir Jedi kellesine bir milyon kredi ödüyorlar. | Open Subtitles | حسنا , الان بانك ذكرت هذا , الانفصاليين يدفعون مليون رصيد لرأس |
Senin getirdiğin çek karşılıksız çıkmış. O çeki veren seni aldatmış. | Open Subtitles | الشيك الذي أحضرته بدون رصيد لقد خدعك الرجل الذي أحضرته منه |
En altta "bakiye" yazan yeri görüyor musun? | Open Subtitles | أرأيت أين يكون رصيد حسابك مكتوب بالأسفل؟ |
Bu şeyin hala kredisi var. | Open Subtitles | انه يعرف وقت الرحيل هذه الألة ما زال بها رصيد |
Düzgünce doldurulmuş ama hesap bakiyeniz çok düşük durumda. | Open Subtitles | حسناً, اعني بإنه جاهز الآن لكن رصيد حسابك منخفض كثيراً |
Ve kendi telefonuma kontör yüklemek yerine, köydeki telefon işletmecisini arıyorum. | TED | ولكن عوضًا أن أستخدمها لشحن رصيد الهاتف المحمول الخاص بي، أقوم بالاتصال بمشغل الكشك المحلي في القرية. |
Dürüst kazanılmış bir kredi notu varmış. | Open Subtitles | تقلب الأمور رأساً على عقب, لديها رصيد مالي كبير |
Evet, fotoğraf albümü ve kredi kartları da bulduk. | Open Subtitles | نعم هناك دفتر تخطيط، مع بطاقة رصيد وبعض الصور. |
Kusura bakmayın, kredi puanınızı kontrol ediyordum ve bu miktarın çok düşük olduğunu gördüm bu yüzden tekrar deneyeceğim. Takma kafanı. Eminim doğrudur. | Open Subtitles | أعتذر ، لقد كنتُ أتفقد رصيد حسابك ، حصلتُ على هذا الرقم أنه منخفض للغاية ، لذا سأحاول مجدداً |
Evsiz hayaletin bir kredi puanına sahip olduğun için telefondan mahrum kaldın. | Open Subtitles | لقد تم منعك من الهاتف الخليوي لأنك لديك رصيد حساب لـ شبح متشرد |
Çok düşük kredi puanım varmış. | Open Subtitles | و لا أحد يريد أنّ يعطني هاتفاً لديّ رصيد ائتماني منخفض للغاية |
Tekrar ne zaman kredi alabileceğimi bile bilmiyorum. Tamam. | Open Subtitles | لا أعرف متى سأكون قادرة على الحصول على رصيد مالي. |
Şartlı tahliye ihlalini ve karşılıksız çekleri gerekçe gösterelim. | Open Subtitles | من الأفضل أن نجعلها عن خرق شروط الاِفراج, أو اصدار شيكات بدون رصيد. |
İki kez Tanrının adını gereksiz yere kullandım, ...bir kez nişanlımın kardeşiyle yattım, ...ve bir dükkana karşılıksız çek verdim ama yanlışlıkla. | Open Subtitles | لقد حلفت باسم الرب مرتان كذباً و نمت مع شقيق خطيبي و كتبت شيك بدون رصيد في متجر الكحول و لكن كانت هذه حادثة |
Ve bu şehirde, 900 karşılıksız çek yazsanız bile, hapse girmezsiniz. | Open Subtitles | في هذه البلدة، يصرف الرجل 900 شيكاً بلا رصيد و لا يدخل السجن |
Yani borcunun ödemesini yapıyorsun ama nakit olarak yansımıyor, negatif bakiye borcu olarak yansıyor. | Open Subtitles | تسددين أكثر مما عليك لا يبدو كأنه نقداً، يبدو كأنه رصيد قرض سلبي. |
Elimden gelen tek şey size mağaza kredisi vermek. | Open Subtitles | كل ما يمكنني فعله هو أن أعطيكِ رصيد مخزّن |
Hesap bakiyeniz, sıfır dolar sıfır senttir. | Open Subtitles | "رصيد حسابك هو "صفر" دولار و"صفر" سنتاً" |
Yani Kampala'da yüklenmek yerine, köyde kontör yükleniyor. | TED | لذا فهم يقومون بإضافة رصيد إضافي من كمبالا، والآن يتم إضافة رصيد الهاتف المحمول في هذه القرية. |
Sana, ev, araba, kabarık bir banka hesabı ve şirketimizde iş önermek istiyoruz. | Open Subtitles | نرغب بتوفير منزل خاص لك، وسيارة وسيكون لديك رصيد كبير في حسابك المصرفي، و عمل في شركتنا |
Art'ın bakiyesi bir 280.000 kadar daha düştü. | Open Subtitles | رصيد (آربت) نقص بمقدار مئتي وثمانين ألف دولار |
Pazartesi sabahı, bilançoyu kontrol ederiz. | Open Subtitles | يوم الاثنين صباحاً سوف نرى كم رصيد الحساب |
Josepha'nın bakiyesinin Art'ınkinin düştüğü miktarla aynı miktarda artmış olması mümkün mü? | Open Subtitles | هل يُعقل أن رصيد (جوزيفا) ارتفع بنفس المقدار التي نقص من رصيد (آرت)؟ |