| Dünyada her saniye bir milyar kum taneciği var oluyor. | TED | تأتي حوال مليار حبيبة رمل إلى الوجود في كل ثانية |
| Ve, son olarak, kum havuzunda bulduğumuz kanın Elliot Stanton'a ait olduğunu. | Open Subtitles | و، في نهاية المطاف، وأنه كان الدم إليوت ستانتون وجدنا في رمل. |
| Gerçekten sıradan bir şey ile ilgili konuşmak istiyorum, sadece sıradan kum. | TED | أريد الحديث عن شيء عادي جدا، فقط عن رمل عادي. |
| Her bir kum tanesi, boyut olarak bir milimetrenin onda biri kadardır. | TED | حجم كل حبة رمل هو حوالي عُشُرُ ملليمتر. |
| Ruh Gözyaşı Buz Yığını Dünya Ağacı Çiğ Tanesi Yıldıztozu kumu Antik Meyve | Open Subtitles | دمعة الروح قطعة جليدية قطر الندى لشجرة العالم رمل الغبار النجميّ الفاكهة القديمة |
| Yani her bir kum tanesi eşsizdir. | TED | ذلك أن كل حبة رمل فريدة من نوعها. و كل شاطئ يختلف عن الآخر |
| Her bir kum tanesi bir yere geliyor ve bir yere gidiyor. | TED | كل حبة رمل قادمة من مكان ما وذاهبة إلى مكان ما. |
| İşte burada, Ay'dan gelen bir kum tanesi var ve bütün kristal yapının hala orada olduğunu görebilirsiniz. | TED | الآن هذه حبة رمل من القمر، ويمكنك أن ترى أن كامل البنية البلورية لا تزال هناك. |
| Bu kabaca golf topu ile kum tanesi arasındaki fark gibidir. | TED | وهذا هو تقريبًا الفرق بين كرة "الجولف" وحبة رمل ناعمة دقيقة. |
| Aradığımız aslında bir kum havuzu ve sonra birçok kaynağımızı riske atıp kum havuzuna girip oynuyoruz. | TED | نحاول إيجاد صندوق رمل وبعدها نغامر بكمية كبيرة من ميزانيتنا في محاولة اللعب بصندوق الرمل ذلك. |
| Heykelin altı bir kum tanesinden oyuldu. Bunun sebebi, taş görüntüsünü yakalamak istememdi. | TED | الجزء الأسفل منحوت من حبة رمل لأني أردت الحصول على شكل حجري |
| Her bir benzin damlasını, kum parçasını analiz edin. | Open Subtitles | سأصل للطب الشرعي حللوا كل قطرة من الوقود تتبعوا كل حبة رمل |
| - kumdan fazla bi farkı yok. - Evet. Sıradan kum gibi. | Open Subtitles | لا يختلف كثيراً عن الرمل آجل , أنه مجرد رمل عادى |
| - Ya Canlı Ateşin katalizörü... - ...ya da pis kokulu kum. | Open Subtitles | حسنا فهذا هو مايتطلبه اللهب المتطاير اظن ان هذا مجرد رمل صحراوى صغير |
| Bir de kulak kirinde kum var. | Open Subtitles | وهناك كرة صغيرة من شمع الأذن مختلطة بحبيبات رمل أمام عظمة المطرقة |
| Yengeç, sığınağının bir metre çevresindeki her kum zerresini temizler. | Open Subtitles | يستطيع السرطان الواحد من هذا النوع أن يمسح كل حبة رمل في محيط متر حول جحره. |
| İster bir kum olsun, ister bir taş, ikisi de suda aynı anda batar. | Open Subtitles | ضع ذرّة من رمل او صخر في الماء وستغرق كلاهما بشكل متشابه |
| - kum, kum unutmayın. - Doğru. Mumya tarafından bulunan kum içinde yığını | Open Subtitles | رمل ، لا تنسي الرمل صحيح ، في كل حالة كان هناك |
| İnanın ya da inanmayın. kumu, normal plaj kumunu toprak olarak kullandığımızı belirtmeliyim. | TED | الجدير بالملاحظة أننا نستخدم الرمل كتربة، رمل الشواطئ المعتاد. المرجانية المتحجرة |
| Fakat dalgalara çok yakın inşa edilmiş kumdan bir kale gibi sürüklenip gittim ve benim yerimdeki, insanların benim olmamı bekledikleri kişiydi. | TED | لكنني كنت قد جُرفت كقلعة رمل بُنيت بشكل قريب للأمواج، وفي مكاني كان شخص توقع مني الناس أن أكونه |
| Bizi hisset-- Brian, bir torba kuma dua etmeyi keser misin dostum? | Open Subtitles | براين هل توقفت عن الصلاة الي كيس رمل يا رجل؟ |
| Çöldeki kumlar da bu mucizevî suyun içinde çözülmeye başlıyor. | Open Subtitles | ويبدو أن حاجز رمل الصحراء سيذوب في الماء السحري |
| Bir dahaki sefere tropikal beyaz kumlu bir sahilde uzandığınızda belki papağan balıklarına teşekkür edersiniz. | TED | إذاً في المرة المقبلة التي تستلقي فيها على شاطئ رمل أبيض، ربما يعود فضل ذلك لسمك الببغاء. |
| Çöl kumları üzerinde, bir piramid inşa edeceksiniz. | Open Subtitles | وسط رمل الصحراء, ستشيدون هرمآ . |