| Zeki ve dengeli bir diplomat ve nefesimi kesen gerçekten çılgın romantiksin. | Open Subtitles | .أنتذكيومتزن وديبلوماسي. و أنت رومانسي بطريقة جنونية لدرجة أنك تخطف أنفاسي |
| Tabii dipnot, çok romantik bir filmdi, tekrar izlememi sağladığın için teşekkürler. | Open Subtitles | ،ملاحظة: ذلك كان فيلم رومانسي رائع شكراً لأنك جعلتيني أشاهده مرة أخرى |
| Irwin Schroedinger, tutkulu ve şairane, bir filozof ve romantikti. | Open Subtitles | إرفن شرودينجر كان عاطفي و شاعر و فيلسوف و رومانسي |
| Empire State binasının terasına gidebilirsin orası daha da romantiktir. | Open Subtitles | يمكنكِ الذهاب إلى قمة ،مبنى امباير ستيت ذلك جداً رومانسي |
| Gerçek bir romantiğim, idealistim, belki bazı yönlerden naifim. | TED | أنني شخص حقاص رومانسي ومثاليٌ أيضا وربما ساذج بشكل أو بآخر أحياناً. |
| Bu gece romantizm için hazırım. | Open Subtitles | أنا الليلة في مزاج رومانسي أجل |
| Haklıymışsın. Burası çok romantikmiş. | Open Subtitles | كنت على حق، المكان رومانسي جداً |
| Sanki sen, Ben'in ilk öpücüğünü planlayacak kadar romantiksin? | Open Subtitles | كما لو أنّك رومانسي جداً لتخطّط له قبلته الأولى مع فتاة متيّم بحبها؟ |
| Vinny, Funderland lunaparkındaki otuz birciler kadar romantiksin! | Open Subtitles | فيني، أنت دائماً رومانسي كما لو أنك تمارس العادة السرية في فيندرلاند |
| - Tam bir alaycısın anasını satayım! - Sen de tam bir romantiksin anasını satayım! | Open Subtitles | لا تسخري مني بهذا الشكل إنك رومانسي أكثر من اللازم |
| Oraya gidip ona romantik bir çıkma teklifi etmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا على الوشك الذهاب إليها ودعوتها للخروج في موعد رومانسي. |
| Ama tatlım biraz daha romantik bir şey düşündün mü ki? | Open Subtitles | اجل يا عزيزي ولكن هل فكرت ان تقوم بشيء رومانسي اكبر؟ |
| Eminim aklındaki mezuniyet balosu daha romantikti. | Open Subtitles | أنا عارف ان الجو مش رومانسي لحفلة التخرج |
| Çok fazla bir beklentim yoktu ama o çok tatlı ve romantikti. | Open Subtitles | لا أعرف مالذي كنت أتوقعه لكنه كان رائع و رومانسي |
| Empire State binasının terasına gidebilirsin orası daha da romantiktir. | Open Subtitles | يمكنكِ الذهاب إلى قمة ،مبنى امباير ستيت ذلك جداً رومانسي |
| Size ne dediğini bilmiyorum ama kendisi biraz romantiktir. | Open Subtitles | لافكره لديّ عما قالتهُ لك ولكن يبدو انه رومانسي |
| Çok romantiğim, sana hergün çiçek yollardım. | Open Subtitles | أنا رومانسي جدا ً . و سأرسل لكى ورد كل يوم |
| Romantik biri olabilirim ama züğürt bir romantiğim. | Open Subtitles | ربما اكون رومانسي ولكني جزء من الوقت الحد الأدنى لأجور الرومانسيه |
| - Uygun değilsin. Evimde romantizm istemiyorum. | Open Subtitles | انا لا احب ان اعمل في بيت رومانسي |
| Açıkçası, müvekkiliniz baya bir romantikmiş. | Open Subtitles | واضح أن موكلك رومانسي جدا |
| Ancak madem şimdi evlilik romantik bir düzenleme, aldatma bizim duygusal güvenliğimizi tehdit ediyor. | TED | لكن الآن الزواج هو ترتيب رومانسي الخيانة تهدد أمننا العاطفي |
| Dr. Arthur Aron ilk olarak 1997'de bu soruları buradaki bu çalışmada kaleme almış ve burada araştırmacıların amacı romantik aşk üretmek değilmiş. | TED | أول كتابة للدكتور آرثر حول هذه الأسئلة لهذه الدراسة كانت في سنة 1997، وهنا لم يكن هدف الباحثين خلق حب رومانسي. |
| - Şaşırtıcı derecede romantiksiniz. - Romantik mi? | Open Subtitles | رومانسي على نحو مفاجئ رومانسي؟ |
| Ne romantik. Neden güzel bir kız bulmuyorsun? | Open Subtitles | كَمْ هذا رومانسي لماذا لا تَجدُ فتاة لطيفة؟ |
| - Vince Rumancek? | Open Subtitles | -قريب (فينس رومانسي) ؟ |
| Kesinlikle, bunu bir felsefe aktarımı olarak yapmalı. Bu aynı zamanda benim için çok da romantik. | TED | بالتأكيد، تمريرها كفلسفة. وبالنسبة لي فالأمر رومانسي للغاية. |