İşinin bazan tatsız olduğunu biliyorum ama seninle gurur duyuyorum. | Open Subtitles | أعي أن عملك غير سارّ أحيانًا، لكنّي فخورة جدًا بك. |
Çok tatsız. Hakikaten hiç tavsiye etmem. | Open Subtitles | غير سارّ ، لا يمكنُني الإيصاء بذلك بكل أمانة |
Ve seni tekrar görecek olursam ikimiz için de son derece tatsız olacak. | Open Subtitles | وإن رأيتُك ثانيةً فسيكون الوضع غير سارّ لكلينا |
Bu tatsız yara hepinize birşeyler öğretti... sert bir şuç yaşamını sona erdirdi... ve size birşeyleri değiştirmede yol gösterdi... ve acıları onurlu bir miras olarak kaldı. | Open Subtitles | إذا جرحه غير سارّ له في إنارة الطريق لكم... بالنسبة للنهاية الموحشه للحياة الإجرامية... وألهمك لتغيير طرقك... |
Çok tatsız ve yanlış bir durum bu. | TED | هذا غير سارّ وليس صحيحا. |