"سبب واحد" - Traduction Arabe en Turc

    • bir sebep
        
    • bir neden
        
    • tek nedeni
        
    • tek sebebi
        
    • tek bir sebebi
        
    • tek sebep
        
    • tek bir nedeni
        
    • bir tane
        
    • sebepten
        
    • olmasının bir sebebi
        
    Seni Benimle Güney Amerika'ya götürmek için iyi bir sebep düşünüyorum.. Open Subtitles احاول ان اجد سبب واحد جيد لاخذك معى الى امريكا الجنوبيه
    Benimle şarap içmene engel olacak tek bir sebep olabilir. Open Subtitles هناك سبب واحد فقط قد يمنعكِ من مشاركة زجاجة معي
    Bu sefkatin azaldığını yanlış yönde olduğumuzu düşünmemiz için bir sebep TED إذاً هذا سبب واحد للتفكير أننا ربما أصبحنا منحرفون، نذهب في الإتجاه الخاطئ.
    O halde Balhae'ye gitmem için bana iyi bir neden söyle. Open Subtitles اذا قولي لي سبب واحد لماذا يجب أن أذهب إلى بلهاي
    Böyle bir riski almanın tek nedeni olmalı onu riske atmanın. Open Subtitles فى الحلقات السابقة يوجد سبب واحد فقط لعدم قيامك بهذه المخاطرة
    tek sebebi değildi, ve hayat basit, tek sebepli bir anlatım değildir. TED لم يكن هذا هو السبب الوحيد، فالحياة ليست بسيطة، سبب واحد
    Eğer ki bu varsayım doğruysa buraya gelmemizin tek bir sebebi var. Open Subtitles ،إنّ أنا مُحقٌّ بهذا الشأن إذًا هناك سبب واحد للقدوم إلى هنا
    - Ne zamandır bunu düşünüyordum. Eve gitmem için milyonlarca, kalmam içinse tek bir sebep var. Open Subtitles هناك مليون سبب يجعلني أريد أن أذهب للبيت ولكن ليس لي إلا سبب واحد لأبقى
    - Seni Güney Amerika'ya yanımda götürmek için bir sebep bulmaya çalışıyorum. Open Subtitles احاول ان اجد سبب واحد جيد لاخذك معى الى امريكا الجنوبيه
    Şimdi, katılmaman için bana bir sebep sunmalısın. Open Subtitles ألأن أعطيني سبب واحد لماذا أنتي لا تريدين
    Yani Randy Hontz'ın burada olması için tek bir sebep var. Open Subtitles إذاً هناك سبب واحد لـ " راندي هوتز " للبقاء هنا
    Seni kapıdan tekmelememem için tek bir sebep söyle. Open Subtitles أعطينى سبب واحد لماذا لا أقوم بفحص منزلك الآن؟
    Senin ne düşündüğün hakkında tek bir fikrim yok ama seni buradan kovmamam için bana geçerli bir sebep versen iyi edersin. Open Subtitles ليس لدي أيه فكره .. بأيه طريقه تفكرين لكن أعتقد بانه يجب عليكِ أن تعطيني سبب واحد كافي
    En iyi durum senaryosu, bu ayrı olay tek kurban ve çabuk saptanabilir bir sebep. Open Subtitles أفضل سيناريو، إنه حادث معزول ضحية واحدة، سبب واحد يمكن تحديده بسرعة
    Ve umut için bir neden varsa eğer, bunu nasıl ifade ederdin? TED وإذا كان هناك سبب واحد للأمل، كيف ستعرض ذلك؟
    Ama sabotaj yapmak için sadece bir neden olabilir. Open Subtitles لكن هناك سبب واحد فقط الذي يقوم رجل بأعمال تخريب.
    -Seni öldürmem için bir neden daha. -Evet, Bay West. Open Subtitles ذلك سيكون اكثر من سبب واحد لقتلك أوه، نعم، سيد ويست
    Hala hayatta olmasının tek nedeni... gardiyanların hücresine koydukları mahkumlardan çok para kazanmaları. Open Subtitles سبب واحد يجعلة على قيد الحياة الحراس يكسبون بعض المال بوضع المساجين فى زنزانتة
    İnsanların hala, korkunç geçebilecek bir ilk buluşma riskini göze almalarının tek sebebi ön kapıda iyi geceler öpücüğü verilme olasılığıdır. Open Subtitles سبب واحد لماذا الناس لا تزال المخاطر الرعب ممكن من التاريخ الأول، هو السحر ممكن من قبلة جيدة من الليل في الباب الأمامي.
    Bu anne, baba ve evlatların orada olmasının sadece tek bir sebebi var: Özgürlüklerinin bedelini ödeyemiyorlar. TED هؤلاء الأمهات والآباء والأبناء والبنات، يتواجدون هناك لسبب واحد، سبب واحد فقط: هم عاجزون عن دفع ثمن حريتهم.
    Ama güvenmem için bir tek sebep bile gelmiyor aklıma. Open Subtitles لكن لا يمكننـي التفكيـر في سبب واحد قد يجعلنـي أفعل هذا
    Bir polisi hapse yollamaktan korkmalarının tek bir nedeni olabilir. Open Subtitles هناك سبب واحد لكي تكون خائفا من إرسال شرطي فاسد إلى الشرطة.
    O kadar çok değil anladığın kadarıyla büyük ihtimalle bir tane sebep var. Open Subtitles ليس بهذا الحد ...ولأن لك شأن في الموضوع فإن هنالك سبب واحد محتمل
    Eğer bir işi yapmak için zaten bir sebebiniz varsa, ben de size ikinci bir sebep verirsem, iki sebep, bir sebepten iyi olduğundan, mantıken yapma ihtimaliniz artacaktır. TED فأنا إذا أعطيتك سببًا واحدًا لأن تقوم بشيءٍ ما ثم أعطيتك سببين للقيام بنفس الشيء فالأكثر منطقية أن وجود سببين أفضل بالتأكيد من سبب واحد وعندها ستقوم على الأرجح بفعل هذا الشيء.
    Bu iyimserliğin var olmasının bir sebebi insanların söylemlerinin tam tersine çoğu Mısırlının meselelerin birçok yönden gerçekten değiştiğini düşünmelerindendir. TED سبب واحد لوجود هذا التفاؤل هو أنه بسبب عكس ما قاله عديد الأشخاص، معظم المصريين يعتقدون أن الأمور قد تغيرت فعلا في نواح عديدة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus