"سبيلاً" - Traduction Arabe en Turc

    • yolunu
        
    • bir yol
        
    Bastırılmış hafızanın yüzeyini, ve daha fazlasını keşfetmenin yolunu bulurlar. Open Subtitles تطفو الذكريات المطموسة إلى السطح ويجدون إليّ سبيلاً ليعرفوا أكثر.
    Tanrıların yüzüne bakardım... seni hoşnut etmenin, gurur duymanı sağlamanın bir yolunu bulmak için. Open Subtitles لقد تفحصت وجوه الآلهة لأجد سبيلاً لأجعلك سعيدأً وفخوراً
    ilaçlar yüzünden böyle konusuyorsun. Seni buradan çikarmanin bir yolunu bulmaliyim. Open Subtitles إنّك تحت تأثير العقاقير، و قد وجدت سبيلاً لإخراجكَ.
    Notları çalmadım. Ele geçirmenin bir yolunu buldum. Open Subtitles مهلاً، لم أسرقها بل وجدتُ سبيلاً للحصول عليها
    Bu yüzden bana soracak olursan... bütün gücünle başka bir yol bulmayı, denemeliydin... Open Subtitles لذلك ، إذا طلبت منى فهذا يعنى أنك قد حاولت بكل قوتك أن تجد سبيلاً آخر
    Bilirsiniz, bir kadını yürekten istediği bir şeyden mahrum bırakırsanız sizi istediğiniz bir şeyden mahrum bırakmanın bir yolunu bulur. Open Subtitles وكما تعلمتم، إذا منعنا عن امرأة شيئاً ترغبه بشدة، ستجد سبيلاً لتمنع شيئاً
    Buradan çıkmanın başka bir yolunu göremiyorum. Open Subtitles لا أرى سبيلاً آخر للخروج مِن هذا المأزق.
    Seni seviyorum ama sen de benim gibi bunları geride bırakmanın bir yolunu bulmalısın. Open Subtitles إنّي أحبّكِ، لكنّكِ يجب أن تجدي سبيلاً لوضع كلّ ذلك وراء ظهركِ مثلما فعلتُ.
    Cadılarla görüştüm. Görsel ikizin hayatını bağışlamanın bir yolunu bulduklarını düşünüyorlar. Open Subtitles لقد طالعتُ الساحرات، إنّهن يظنون أنّهن قد وجدن سبيلاً لإنقاذ حياة النظيرة.
    İlaçlar yüzünden böyle konuşuyorsun. Seni buradan çıkarmanın bir yolunu bulmalıyım. Open Subtitles إنّك تحت تأثير العقاقير، و قد وجدت سبيلاً لإخراجكَ.
    Bana, yakalanmak istemediysen ondan kurtulmanın bir yolunu bulurdun gibi geliyor. Open Subtitles لتجلّى لي، إن لم ترد أن تُعتقل لحرى بك إيجاد سبيلاً لإخفاء الجثمان
    Ruhlar çocuklarımızı korumamızın bir yolunu bulmamıza yardım edebilirler. Open Subtitles الأرواح بوسعها مساعدتنا بإيجاد سبيلاً لحماية أطفالنا.
    Hepimiz, uzun bir süre burada kalacağız. Maziyi, mazide bırakıp, birlikte yaşamanın bir yolunu bulabiliriz belki. Open Subtitles إنّنا سنمكث هنا لوقتٍ طويلٍ لذا، علينا أن نتبيّن سبيلاً لنسيان ما سلف.
    O yüzden burada saklanıp şu tabutu açmanın bir yolunu bulmanızı öneririm. Open Subtitles لذا أقترحُ أن تختبئي هنا حتّى تتبيّني سبيلاً لفتح التابوت.
    Hepimizin var. Ama sen hep bizi tersine ikna etmenin yolunu buluyorsun. Open Subtitles كما فعلنا جميعًا، ورغم ذلك وجدت سبيلاً لإقناعنا بغير هذا.
    Hayır, kemiğe zarar vermeden onu temizlemenin bir yolunu bulmalıyız. Open Subtitles كلاّ ،كلاّ ، علينا أن نجد سبيلاً لنزيله دونما أن نحلق ضرر بأدلة العظام
    Katılıyorum. Bol bol zamanımız var. Birinci kapıdan girmenin bir yolunu bulmaya çalışalım. Open Subtitles لدينا مُتّسعاً من الوقتِ، فدعنا نتبيّن سبيلاً لإجتياز البوابة الأولى.
    Bu son aylarınızda sizinle birlikte bunu telafi etmenin bir yolunu bulacağınıza eminim. Open Subtitles أثق بأنّك ستجد سبيلاً للمّ شمل عائلتك في آخر شهور لك
    Tek istediğim ona bütün bunların bedelini ödetmenin bir yolunu bulmak Bir şekilde... Her ne olursa... Open Subtitles كلّ ما أردته هو أن أجد سبيلاً أجعله به يدفع الثمن على فعلة واحدة، أيّ فعلة
    Yine de ayağa kalmanın yolunu buldular. Open Subtitles ولكنهم يجدوا دائمًا سبيلاً للنهوض لقد كانوا محاربين،
    Ama esas mesele şu ki, nihayet İmparatorluk daha iyi bir yol olduğunu görüyor. Open Subtitles لكن بيت القصيد أنه أخيرًا الإمبراطورية تدرك أن هناك سبيلاً أفضل.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus