| Ve eğer bir kelime edecek olursan göreceğin ilk kanatlar... çürümüş cesedinin etrafında vızıldayıp duran sineklerin kanatları olacak. | Open Subtitles | واذا قلت أى كلمة خلال ذلك الراديو ..الجناح القادم الذى ستراه سيكون جناح الذباب الذى يطير على جثتك النتنة |
| Karıma ya da kızıma bir şey olursa göreceğin son şeyim. | Open Subtitles | انا الشىء الاخير الذى ستراه اذا حدث شىء لزوجتى وابنتى |
| Biz de bunları ilk önce kitaptan okumuştuk, ama... on altı saat içinde gerçeğini göreceksin. | Open Subtitles | هذا جيد جداً أيها الرائد قرأنا هذا كتاب أيضاً لكن بعد حوالي 16 ساعة ستراه بأم عينك |
| İşte, sana her şeyi anlattım. Fotoğraflar çıkınca gözlerinle görürsün. | Open Subtitles | ها قد أخبرتك بكل شيء والباقي ستراه في الصور |
| Oraya gidiyoruz, ve eminim ki görecek ve hoşlanmayacak. | Open Subtitles | . قريباً , وأعلم بأّنها ستراه ولن يعجبها |
| Rahat etmeye bakın çünkü ölmeden önce göreceğiniz son şey bu olacak. | Open Subtitles | صحيح، حسناً علل نفسك بها لأنها آخرُ شيءٍ ستراه قبل أن تموت |
| Tatlım, şu anda göreceğin şeye çok şaşıracak ve üzüleceksin. | Open Subtitles | عزيزي مالذي ستراه على الأغلب سوف يصدمكّ ويزعجك |
| göreceğin tek plaj tatilden sana yollayacağım kart olacak. | Open Subtitles | الشاطئ الوحيد الذي ستراه هو على البطاقة البريدية التي سأرسلها لك من إجازتي |
| göreceğin tek askılar, üzerindeki aptal önlüğünkiler olacak. | Open Subtitles | أو الشيء الوحيد الذي ستراه ذلك الزي الغبي الذي ستلبسه |
| Cumartesi günü göreceksin. Pilav gününe gelecekmiş. | Open Subtitles | حسنا ستراه يوم السبت إنه ذاهب لحفلة لم الشمل |
| Hiçbir yerde karşılaşmayacağın kadar acımasızca... dövüşler göreceksin burada. | Open Subtitles | والقتال الذي ستراه هنا يعتبر القتال الأكثر وحشية يمكن لك أن تصادفه في حياتك |
| Ortalık tekrar kararınca daha iyi göreceksin. | Open Subtitles | عندها ستراه جيداً عندما يصبح غامقاً مرة آخرى |
| Telsizde bununla ilgili tek kelime edersen bir daha ancak cesedinin üzerinde uçuşan sineklerin kanatlarını görürsün! | Open Subtitles | و إذا قلت أي كلمة خلال ذلك الراديو . . الجناح القادم الذي ستراه سيكون جناح الذباب الذي يطير على جثتك المتعفنة |
| Arka koltukta yatıyordum ben ama kayıtlarda onu görürsün. | Open Subtitles | لقد كنت ممددا و مختبئا في المقعد الخلفي و لكنّك ستراه على الكاميرات |
| Karın görecek diye korktuğun için oynamazsın kanıtla. | Open Subtitles | وأنا كنت متزوجا. أنت لا تعبث بالأدلة لأنّك تخشى أنّ زوجتك ستراه. |
| Yoksa sonrasında göreceğiniz şey bir rehinenin pencereden aşağı düşmesi olur. | Open Subtitles | وإلاّ الأمر التالي الذي ستراه يحدث هو رهينة تسقط من النافذة. |
| Uydulardan bazıları, bunun gibi, bir kamerada görebileceğin fotoğraflar sağlıyorlar. | TED | بعض هذه الأقمار توفر صورًا مثل هذه، والتي تظهر ما ستراه من خلال الكاميرا. |
| Efendim, Ivanov tehlikeli değil. Onunla görüşecek. Sydney yola çıktı. | Open Subtitles | سيدي، إنها ستراه إنها في طريقها |
| gördüğünüz bir sonraki şey, erkek ve erkek el ele tutuşuyorlar, kadın ve kadın el ele tutuşuyorlar. | TED | والآن، ما ستراه تالياً هو رجلان يمسكان بأيدي بعضهما، وأمرأتان تمسكان بأيدي بعضهما، |
| Aşağıda. Hatta teleskopsuz daha iyi bile görebilirsin. | Open Subtitles | من هنا ستراه حتى أفضل بدون تلسكوب |
| Ekranda Göreceklerin asıl yüklenen bilgileri... | Open Subtitles | ما ستراه هو مجموعة من الصور على شكل رموز |
| İlk kez yarın göreceği yeni bir müşterisi de var. | Open Subtitles | هناك دفعة هنا لزبون جديد كانت ستراه لأول مرة غدا |
| O halde ne gördüğünü sana söyleyeyim. | Open Subtitles | سأخبرك بما ستراه سترىمجموعةمن تلامذتنا.. |
| Yeni reklam kampanyamızı açıklar açıklamaz siz de göreceksiniz. | Open Subtitles | ستراه حالما نرفع الستار عن حملتنا الإعلانية الجديدة |
| Kayanın yüzeyini büyüttüğünüzde kristallerden oluşan bir mozaik olduğunu ve kristallerin bu yönden bastırılmış ve bu yöne doğru uzamış olduğunu görürsünüz. | Open Subtitles | ... عندما تنظر بعدسة على الصخر ما ستراه هو فسيفساء ... من البلورات و هي مُسّوية في ... |