"سلامته" - Traduction Arabe en Turc

• güvenliği
• güvenliğini
• güvende
• Güvenliğinden
• iyiliği
• sağlığı
• imtiyazlarını

Biz, güvenliği için endişeliydik çünkü ölüm tehditleri almaya başlamıştı.
ولكننا كنا قلقين على سلامته لأنه بدأ يتلقى تهديدات بالقتل.

Polis, güvenliği için onu koruma altına aldıklarını söyledi.
بوليس الولايه ومن أجل سلامته الشخصيه قاموا بأحتجازه فى الحجز الوقائى

Çünkü onun güvenliği bu çok sevdiğin pis prefabrik evde seninle takılmaktan çok daha önemli.
لأن سلامته أكثر أهمية من مصاحبتك في هذ المنزل الذي أحببتَه كثيراً

Polis değilim, sadece kişisel güvenliğini düşünen sıradan bir vatandaşım, tamam mı?
أنا لست شرطياً، أنا مجرد مواطن عادي قلق على سلامته الشخصية، حسناً؟

Orada, kendi güvenliğini aklına bile getirmeden alev görüntülerini yakalıyordu.
إنه يقف على الأرض و يلتقط الصور من قلب النيران المتأججة بغض النظر عن سلامته الشخصية

Çocuk tehlikedeydi ve sen de güvende olsun diye uykuya yattın.
كان الطفل في خطر فأدخلتِ نفسكِ في نوم لتحافظي على سلامته

Onun Güvenliğinden siz sorumlusunuz. Ama duyduğuma göre az önce çocuğu yıldırım çarpmış.
أنت مسؤول عن سلامته وقيل لي إن البرق قد صعقه تواً.

Kendi güvenliği için süresiz hücrede kalmayı kabul eder mi acaba?
أتسائلإذاكانيرغببأنيبقىفىالحجز, بالتأكيد لأجل سلامته الشخصية

O zamanlar efendim, kocam için, onun güvenliği ve akıl sağlığı için daha çok korkmuştum.
حسنا , في ذلك الوقت , يا سيدي كنت خائفة أكثر على زوجي على سلامته وسلامة قراراته

Ayrıca kendisi, kötü tanınmış bir münzevi. İronik olanı şu ki kendi güvenliği konusunda bile paranoyak olmuş durumda.
هو كذلك منعزل عن الناس إنه حريص جداً على سلامته الشخصية

Önceliğimiz onun güvenliği ve tekrar ailesine kavuşmasıydı.
أولويتنا كانت التأكد من سلامته ولم شمله مع عائلته

Doğrusu, onun güvenliği hakkındaki endişelerinizi paylaşıyorum.
فى الواقع ، انا أشارككم . قلقكم على سلامته

Pimento, can güvenliği için ortalıktan kayboldu.
وفرنا لبيمنتو مكان يقيم فيه , لضمان سلامته

Ama sakinleşmezsen onun güvenliğini garanti edemem.
ولكن إن لم تهدأ فلا أعرف إن كنت سأضمن لك سلامته

Ve Joey kendi güvenliğini önemsemeden kendini benim üzerime attı.
ثم قام جوى بدون اى تفكير فى سلامته بالقاء نفسه على

Onu ailesinin iyiliği ve güvenliğini sağlamak konusunda etkileyin.
أثر عليه بأننا قلقون حول سلامته والرفاهية التي ستكون لعائلته

güvende olmasını sağlayacağım. Ondan sonra, başının çaresine bakar.
سأتأكد من سلامته وبعد ذلك، عليه أن يهتم بنفسه

güvende tutmak için yakınında bir yerde. Onu bulabilirsem...
في مكان قريب حفاظاً على سلامته وإن عثرت عليه

Şimdi eve gidip güvende olmasını sağlayın.
لذا هذا ما أريدك أن تفعله إذهب للمنزل وتأكد من سلامته

Üç İsveç askeri onun Güvenliğinden sorumlu ve o ölüyor.
ثلاث جنود سويديين مسؤولون عن سلامته قُتِلوا.

Elinde Amerikan halkının iyiliği için bilmeleri gereken hayati bilgiler varsa bu bilgileri açıklayıp anlaşmayı ihlal edeceksen, orası ayrı.
لو كنت مطلعا على معلومات سرية ثمينة الشعب الأمريكي سيريد معرفتها من أجل سلامته وسوف تشعر أنك يجب أن تقولها

Amcanız zihinsel imtiyazlarını kaybettiği vakit camia temsilcisi olarak makamını ben devralmıştım.
أخذت منصب عمّك كممثلة فصيل حين ذهبت سلامته العقلية.