| Birilerine sanat pazarının bayağı zor günler geçirdiğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتك تخبر أحدهم أنها فترة كساد في سوق الفن |
| Bak, haddimi aşmak istemem ama oradaki polise, elinle ilgili söylediklerini duydum. | Open Subtitles | انظر، أظن أني لن اتجاوز حدودي، لكني سمعتك تخبر الشرطة عن يدك |
| Bunu senden ilk kez duydum. Sadece tekrar duymak istedim. | Open Subtitles | لقد سمعتك من المرة الأولى، ولكني أردت سماعك مرة أخرى. |
| Evet, duydum ve kendimi toparladım. Onun için bugün geç kaldım. | Open Subtitles | بل سمعتك و أصلحت حالي و هذا سبب تأخري هذا الصباح |
| Biliyorum. Yani biraz önce kütüphanede üstesinden gelirken sesini duydum. | Open Subtitles | أعلم، سمعتك وأنت تتعامل مع ذلك مؤخّرًا اليوم في المكتبة. |
| Seni telefonda konuşurken duydum ve onlar da hamilelik testini bulmuşlar. | Open Subtitles | لقد سمعتك تتحدثين على الهاتف وهم وجدوا في الحاوية اختبار حمل |
| Tıbbı yardım için daha sonra gelin. - "Gel." dediğini duydum. | Open Subtitles | عد لاحقا لـ احتياجاتك الطبية لقد سمعتك تقول , ادخلوا الان |
| 3 gün önce geldiğimde Mooks'tan bahsettiğini duydum, bir silah gördüm, | Open Subtitles | منذ 3 ايام قدمت و سمعتك تذكر اسمه و رايت السلاح |
| Dizlerini kır. Sessiz olman gerek, bir kilometre öteden duydum seni. | Open Subtitles | قرفِص في مشيتك، حافظ على سيرك خافتًا، فقد سمعتك من بعيد. |
| Dizlerini kır. Sessiz olman gerek, bir kilometre öteden duydum seni. | Open Subtitles | قرفِص في مشيتك، حافظ على سيرك خافتًا، فقد سمعتك من بعيد. |
| Seslendiğini duydum ama bir şey söyleyemedim. | Open Subtitles | سمعتك تنادي و لكني لم أتمكن من قول أي شىء |
| Dün gece radyoda birileriyle konuştuğunuzu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتك وأنت تتحدث للبعض عبر المذياع الليلة الماضية |
| Karanlıklar içinde adımı çağırdığın için seni duydum. | Open Subtitles | لأنك دعوت بإسمى فى الساعة المظلمة ، فقد سمعتك |
| Hiçbir şey mi? Bir şey dediğini duydum. Kendi kendine konuşmuyordun ya? | Open Subtitles | لاشئ ، لقد سمعتك تقول شيئا ، اكنت تكلم نفسك ؟ |
| Dün gece uykunda seslendiğini duydum. | Open Subtitles | سمعتك وأنت تكلم شخص ما أثناء نومك ليلة أمس. |
| Hey, Beanie geçen sefer buradayken, sanırım şarkı söylediğini duymuştum. | Open Subtitles | فى المرة الأخيرة التى كنت هنا ، لقد سمعتك تغنى |
| Böyle bir şey Manchester"daki itibarını mahvedebilir. | Open Subtitles | شيء ما مثل هذا يمكن أن يحطّم سمعتك النّظيفة في مانشستر. |
| Kıyaslamıyordum. Serbest stil doğaçlamadır diyorum. Seni duyuyorum ama aynı fikirde değilim. | Open Subtitles | انا لم اكن اقارن لقد سمعتك لكنني لا اتفق معك ها ؟ |
| Geçen gece seni dinledim, Dale, her zamankinden iyi üflüyordun. | Open Subtitles | لقد سمعتك في أحدى الأمسيات يا ديل لقد عزفت بشكل رائع كما لم تعزف من قبل |
| Palyaço, sanırım seni yanlış anladım! Asker "hayır efendim" dedi efendim! | Open Subtitles | لا أعتقد أني سمعتك جيداً أيها الجندي المهرج |
| Sanırım itibarın ve yaşamın arasında bir seçim yapmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | حسناً، أعتقد ما عليك سوى أنْ تختار، إمّا سمعتك أو حياتك. |
| Olan şöhretini de kaybedersin. İzinsiz firar, suçu kabul etmek olur. | Open Subtitles | سوف تفقد سمعتك لو هربت هكذا, فهذا أعتراف بالذنب |
| Anlıyorum ama bu iş özür dilemekten biraz daha farklı. | Open Subtitles | لقد سمعتك يا رجل ولكن الترضية مختلفة قليلاً عن الاعتذار |
| Muhtemelen merdivenlerden çıktığını duydu ve bunları attı. | Open Subtitles | سمعتك من المحتمل على السلم وتخلّص من هذه المادة |
| Hangi radyoda? Radyo dinlerim ben. Seni duymuş olmam gerekir. | Open Subtitles | بأي محطة ,أنا أستمع للراديو لابد أنني سمعتك من قبل |
| Böcek uzmanı olarak şöhretin bu suç laboratuarının itibarını arttırıyor. | Open Subtitles | سمعتك كعالم حشرات هي التي رفعت من قيمة مختبر الجرائم هذا مما يزيد من منزلتي كزميل |
| Çaldığını duyduğum o geceyi hiç unutmadım. | Open Subtitles | لا أنسى الليلة التي سمعتك فيها وأنت تعزف، لأول مرة. |
| Beni almanız gerekiyor. Anlaşıldı, Hershey. Seni merkeze bağlayacağım. | Open Subtitles | سمعتك يا هيرشى عندى لكى خط على الكومبيوتر المركزى |
| Konuştuğunu duyduğuma eminim. | Open Subtitles | حسنا،يمكنني أن أقسم أنّني سمعتك تتحدث هنا في الأسفل. |