Belki de ilgilenmeliyiz. O da büyüyen bir pazar. | Open Subtitles | لكن لربما علينا النظر بذلك فلقد سمعتُ بأنها سوقاً مربحة |
Aslında bu çok daha karlı bir pazar olan kitapları toplama alanını yarattı. | Open Subtitles | هذا، في المقابل، قد خلق سوقاً مربحة أكثر لتجميع الكُتب |
Bu avlunun kapısından girdiğinde saraya değil, bir pazar yerine giriyorsun. | Open Subtitles | حين تعبرين أبواب هذا البلاط, إنك لا تدخلين أي غرفة وإنما تدخلين سوقاً |
Burada muhteşem bir köy pazarı olduğunu duydum. Gidip biraz nektarin alabiliriz. | Open Subtitles | لقد سمعت أن لديهم سوقاً للمزارعين بالقرب من هنا لذلك سنذهب لنقطف بعض الخوخ |
Bu bir iş görüşmesi, pire pazarı değil. | Open Subtitles | هذه مقابلة عمل وليست سوقاً للأغراض المستعمله |
Bunun gerçek bir iş olduğunu söyle ona, Eski Roma'da bir bit pazarı değil. | Open Subtitles | أخبريها أنّ هذا عمل فعلي، وليس سوقاً للبراغيث في روما القديمة. |
Gerçekten her vakada, fakir çiftçilere garantili bir pazar verildiğinde - "Bundan 300 metrik ton alacağız. | TED | تقريباً في كل الحالات، عندما تعطي المزارعين الفقراء سوقاً مضمون المكاسب -- لو قلت لهم، "سنشتري 300 طن من هذا. |
Ancak açık sadizm için gerçekten bir pazar yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد سوقاً للسادية المُتاحة حقاً |
Yepyeni bir pazar oluşturdular. | Open Subtitles | لقد أنشئوا سوقاً جديدة كلياً. |
-Yeni bir pazar olabilir. | Open Subtitles | سيكون هذا سوقاً جديداً |
Tatlım, burası bir hapishane, bit pazarı değil. | Open Subtitles | , هذا سجن يا عزيزتي ليس سوقاً |
Mangi pazarı'ndan daha büyük bir yer inşa edeceğim. | Open Subtitles | سَأَبْني سوقاً كبيراً |
Hayvan pazarı değildir. | Open Subtitles | وليس سوقاً للماشية |