Ocak ayında New York'daki Hudson nehrinde bir mucize yaşandı, ve bir anda Sully ismi kreşler icin çok önemli bir isim oldu. | TED | حيث شهدنا تلك المعجزة في نهر هدسون في مدينة نيويورك شهر يناير وفجأة أصبح الطيار سولي علماً في مراكز الأطفال |
- Gidiyoruz. Masamın üzerinde, Sully. "Pembe" olanlar muhasebeye gidecek. | Open Subtitles | على مكتبي يا سولي النسخة الوردية للحسابات |
Hayran mektuplarını Sully'nin ofisine göndereceğiz. | Open Subtitles | حسنا. جيد سنرسل جميع المعجبين إلى مكتب سولي |
Sully hayran mektuplarını, saplantılı ve tehlikeli şekillerde hareket edecekleri seçerek ayıkladı. | Open Subtitles | حسنا. سولي قام بتقليص الناس من بريد معجبيك إلى الذين لديهم نزعة إستحواذية |
Bana Sulley demenizi söylemiştim. | Open Subtitles | مرحباً يا سيد سوليفان يا رفاق، قلت لكم ادعوني سولي |
- Sully, onunla beraber uzaklara kaçmamı istiyor. | Open Subtitles | سولي يريد مني الهروب معه ــ إذهبي ــ لمدة سنة |
Sully şapkasını arka cebine koyduğunda, onu indireceğiz. | Open Subtitles | نقبض نقبض عليه عندما سولي يضع قبعته في جيبِه الخلفيِ |
Scotty, Sully'nin diğer adamlarla duş almadığını söyledi. - Adamın bir derdi var. | Open Subtitles | ــ سكوتي يقول بأن سولي لا يستحم مع بقية الرجال ــ أولئك الرجال لديهم بعض المسآئل |
- İronikmiş. - Yani Sully "Fıstık" dediklerinde... | Open Subtitles | ــ إنها مفارقة ــ إذا عندما يلقبون سولي بالفتسق |
Brennan, Sully'yi tek başına... yolladığından beri aralarında gerilim var... | Open Subtitles | هناك توتر منذ أن تركت برينان سولي يبحر نحو المغيب بدونها |
Doktor Brennan'ın, erkek arkadaşı Sully ile... denize açılmama sebebinin, Ajan Booth'a olan bağlarından... kaynaklandığını düşünmek, ikinizi de korkutuyor. | Open Subtitles | كلاكما تخافان أن د.برينان لم تبحر باتجاه الغروب مع صديقها سولي بسبب أن هناك رابطة مع العميل بوث |
- Sully'nin şu söylediği... | Open Subtitles | لا تتوتر. ماذا عن ذلك الشيء الذي قاله سولي |
Sully Sullivan'la çatışmaya girdin. | Open Subtitles | لقد كنت لتوّك مشتبكاً مع سولي سوليفان بالأسلحة الناريّة |
Beraber yaptıkları son soygunda Mickey, Sully'den yarım milyon dolar çaldı ve sonra kendisinden çocuk da yaptığı zenci bir kadına verdi. | Open Subtitles | في آخر سرقة قاموا بها معاً انتهت بسرقة ميكي لنصف مليون من سولي وأعطاها لإمرأة سوداء كان قد أنجب منها طفلاً |
Ve hayatım üstüne bahse girerim söyleyen Sully değildi. | Open Subtitles | وأراهن بحياتي على ذلك، فإنه لم يكن سولي. |
Söylenene göre Bay Cochran, Bay Donovan'ın babasını Sully Sullivan davasında muhbir olarak kullanıyormuş. | Open Subtitles | سيد كوكران كان يستخدم وارد سيد دونفان كمعلومات عن قضية سولي سوليفان |
Haydi, Sully! Şuraya biraz yem salla! | Open Subtitles | هيا يا سولي لنجعل شيئا ً من الضيقة هنا |
Haydi, Sully! Nesin sen? Balıkçı mı, çiftçi mi? | Open Subtitles | هيا يا سولي , هل انت صياد أم مزارع ؟ |
Yarın kazanacağız Sulley. Hissedebiliyorum! Sonunda hayatımız yoluna girecek. | Open Subtitles | سوف نفوز بهذا الشيء غدًا يا سولي أشعر بهذا ، أخيرًا سنستعيد حياتنا لمسارها |
Solie, seninle konuşmam gerek. | Open Subtitles | سولي. اريد أن أتحدث اليك |
Sally Sorowitsch, tüm Berlin'deki en nazik sahtekar! | Open Subtitles | (سولي سوروفيتش)، أكبر قاطع طريق في "برلين"! |
Evet, Solly, yani senin anlayacağın, sayfayı birkez daha düzeltmen gerekecek. | Open Subtitles | هذا صحيح يا سولي ذلك يعني يجب ان نعيدها مرة أخرى |
Aptal Soly, şeker almadan çıktın. | Open Subtitles | سولي ،انتي حمقاء,تركتينا من غير اي حلوى. |
Bilgisayarında, üzerinde "Le Soleil Oteli" yazan bir post-it vardı. | Open Subtitles | :كانت هناك رسالة تقول "فندق "لو سولي على جهاز الكمبيوتر الخاص بك |