Çin'de ailesiz Genç bir kız olarak yaşamak çok zordu. | TED | في الصين، كان من الصعب أن أعيشكفتاة شابة دون عائلتي |
Mesela üremenin gerçekleriyle baş eden, Genç bir kadın hakkındaki komedinin satmayacağına. | TED | أن كوميديا عن امرأة شابة تتعامل مع الواقع التناسلي لا أستطيع البيع |
Örnek olarak toplum kalkınması üzerine eğitim gören bir Genç kadın. | TED | علي سبيل المثال، شابة تدرس للحصول على شهادة في تنمية المجتمع. |
Sen gençsin, güzelsin ve kahretsin Cuma gecesi dışarı çıkıyoruz ve söylediğim her şeyi yapıyoruz ve hayatının en güzel doğum gününü geçireceksin. | Open Subtitles | مهلا، أنت شابة وجميلة، ولعنة، نخرج ليلة الجمعة ونحن سوف تفعل كل ما قلته نحن ستفعل، |
Neden mi, geçen sonbahar, Genç bir evli kadın tapınağa gitmişti. | Open Subtitles | لماذا عندما ذهبت زوجة شابة الخريف الماضى إلى المعبد هى وخادمتها |
Genç bir hanımı arıyorum, sanırım tek başına pencere kenarında oturuyor. | Open Subtitles | أنا ابحث عن سيدة شابة. اعتقد انها لتجلس بمفردها عند النافذة |
Ama Genç bir eş için, hiç de emin değilim. | Open Subtitles | لزوجة شابة أنا لَستُ متأكّدَة جداً من نفع ذلك مطلقاً |
En güzel çağında Genç bir kadın, yaşamından, ailesinden oluyor. | Open Subtitles | امرأة شابة فى مقتبل العمر تُحرم من حياتها وبصرها وعائلتها |
Keşke Genç olsam ve her şeye yeniden başlasam diye düşünüyorsun. | Open Subtitles | تتمنى بأنكِ لو كنتِ شابة و يمكنكِ أن تبدأين من جديد |
Her Gündönümü... Mystic'ler dağdan gelir ve bir Genç kızı yanlarında götürür. | Open Subtitles | في كل احتفال لانقلاب الشمس، يأتي الصوفيون من الجبال ويأخذون فتاة شابة |
Lana, dayanıklı Genç bir bayana benziyorsun bu yüzden seninle samimi konuşabileceğimi zannediyorum. | Open Subtitles | لانا أشعر بأنك شابة متماسكة للغاية وهذا مايدفعني لأن أكون صريحة معك تماماً |
Bu sabah, açik renk saçli, Genç bir kadin öldürülmüs bulundu. | Open Subtitles | صباح اليوم، جثة فتاة شابة ذات شعر جميل عثر عليها مقتولة |
Birkaç ödülü olan birkaç kapak haberi yazmış Genç bir gazeteciydim. | Open Subtitles | كنت صحفية شابة حاصلة على جوائز معدودة و تحقيقان بالصفحة الأولى |
Beyler, bir Genç kız ölüm kalım mücadelesi veriyor olabilir. | Open Subtitles | أيها السادة فتاة شابة قد تصارع في الخارج لأجل حياتها |
Genç bir bayanı kulis kapısından çiçek teslimatı için geçirdiğini söylemişti. | Open Subtitles | قال أنه سمح لمرأة شابة الدخول من معبر الفنانين بطلبية أزهر |
Makyaj seti benim için kullanışsız ve sen daha çok gençsin. | Open Subtitles | وعلبة المكياج ليست مفيدة لي فأنا لم أعد شابة |
gençsin ve hoşsun birisi üzerine işediğinde fark edecek kadar uyanıksın. | Open Subtitles | أنت شابة و جميلة ومتنبّهة كفاية لكي تستيقظي إن بال أحد عليك |
Ve sizin için biraz küçük olduğunu düşünmüyor musunuz Dedektif? | Open Subtitles | وانه شابة صغيرة بالنسبة لك , ألا تعتقد, ايها المتحري؟ |
Tapirle ilgili çalışmalarıma 1996'da başladım; henüz çok gençtim, üniversiteden yeni mezundum; öncü bir araştırma ve konservasyon programıydı. | TED | بدأت عملي في دراسة التابير في عام 1996 عندما كنت شابة وحديثة التخرج من الجامعة، وكان بحثا رائدا وبرنامجا للمحافظة |
gençti. Bir grubu varmış. Güvenli bir yerde olduklarını söyledi. | Open Subtitles | كانت شابة وجزء من مجموعة وقالت أن لديها مكان آمن |
Ve sonra, Gençken değişime uğramış uzun ömürlü mutantı göreceksiniz. | TED | وبعد ذلك سوف تُشاهدون المُتحولة طويلة العمر عندما تكون شابة |
Burada varoluşsal durumları falan işliyoruz. | Open Subtitles | هل تعرف أمراً يا رجل؟ كل شيء هنا يتعلق بالحالات الوجودية وما شابة |
Hâlâ gencim. Dans etmeyi, hediyeleri ve yeni elbiseleri çok seviyorum. | Open Subtitles | فانا مازلت شابة واحب الرقص والملابس الجديدة والهدايا. |