Dünyada uğruna öleceğim tek bir kişi var, ve o da sensin. | Open Subtitles | هنالك شخصٌ واحد فقط أنا مستعدٌ للموت من أجله, و هو أنت |
Cimrilik yaptığın tek bir kişi vardı. | Open Subtitles | لكن كان هناك شخصٌ واحد كنتَ شحيحًا معه بحقّ. |
Etkilemek istediğim tek bir kişi var burada. | Open Subtitles | لأنّ هناك شخصٌ واحد هنا عليّ إثارة إعجابه |
Yaşlı adam belki hâlâ hayatta ya da değil ama tek bir kişi. | Open Subtitles | العتيق قد يكون هناك وقد لا يكون ولكنّه شخصٌ واحد |
Bu korkunç ama onu cezalandıracak sadece bir kişi var. | Open Subtitles | إنه فظيع، لكن هناك فقط شخصٌ واحد يستطيع معاقبتها. |
Ama öldüğünü düşündüğümde, öfkemi yöneltebileceğim tek bir kişi vardı. | Open Subtitles | لكن حينما حسبته ميّتًا، ما تبقَّ أمامي إلّا شخصٌ واحد لألومه على تلك الميتات. |
Burada önemli olan tek bir kişi var, bu ödülün sahibi. | Open Subtitles | شخصٌ واحد هنا... يهم الفائز بهذه الجائزة |
tek bir kişi var. O da sensin. Seni seviyor. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحد انه انتِ ، إنها تُحبك |
tek bir kişi evrenlerden daha inanılmaz, anlaşılması zor ama yine de inanılmaz. | Open Subtitles | شخصٌ واحد أكثر روعة... أصعب فهماً، لكنه أكثر روعة من أكوان... |
Açıkçası yalnızca tek bir kişi vardı. | Open Subtitles | .في الواقع ؛ كان شخصٌ واحد فقط |
Bütün bu olanlar sırasında tek bir kişi değişmedi. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحد لم يتغير خلال كل ذلك |
tek bir kişi bu köprüyü geçerse, Gotham havaya uçar. | Open Subtitles | -إن عبر شخصٌ واحد من هذا الجسر، فـ(غوثام) ستُدمّر |
Çalışanlarda ismi Marlene olan tek bir kişi var o da tatilde. | Open Subtitles | هناك شخصٌ واحد في طاقم العمل تدعى (مارلين) لكنها في إجازة |
tek bir kişi ve tek bir şerefsiz. | Open Subtitles | شخصٌ واحد... . و زاحفٌ واحد. |
Aslında dışardan bakınca birazda öyle, yani, gönderiler arasında bir fark yok, sadece bir kişi olabilir. | Open Subtitles | و هو نوعا ما بدا كذالكَ من المنظورِ الخارجي , أنا أعني... لا يوجدُ أيَ طريقة لتقولَ أي فرق, إنَّهُ من الممكن أن يكونَ هناكَ فعلاً شخصٌ واحد. |