Beş dakika içinde, elinde bu evden başka bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | خمس دقائقِ مِنْ الآن، أنت سَتملك لا شيء غير هذا البيتِ |
Tencerenin içindeki sağlıksız şeyden başka bir şey var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي شيء غير هذه النوبة القلبية في وعاء؟ |
Sıra dışı bir şey hatırlıyor musun, belki baban ve amcanla ilgili? | Open Subtitles | هل تتذكـّر أيّ شيء غير عادي؟ شيء ربما يورّط والدك وعمّك ؟ |
Lütfen olağan dışı bir şey olursa polise haber verin. | Open Subtitles | لذا رجاء دعي الشرطة تعرف ان حدث شيء غير اعتيادي |
Sıra dışı bir şeyler olursa beni hemen haberdar et. | Open Subtitles | وإذا حدث أي شيء غير طبيعي إتصلي بي على الفور |
1 saat önce onunla birlikteydin. bir sorun var mıydı? | Open Subtitles | كيلستين , كنتِ معه منذ نحو ساعة هل حدث أي شيء غير طبيعي ؟ |
Bu hakkı paraya çevirmeden yasa dışı bir durum yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء غير قانونيّ عن تحويل هذا الحق للنّقود |
Yani nakamoto satış konusunda uygun olmayan bir şey yaptı mı sizce? | Open Subtitles | ألم تقم ناكوموتو بعمل أي شيء غير منصف أو غير لائق لإتمام |
Tanrı'nın huzurunda yalnızca gerçeği söyleyeceğinize... - Evet. - Yemin eder misiniz? | Open Subtitles | هل تقسم بأنك ستقول الحقيقة و لا شيء غير الحقيقة, ليساعدك الرب |
Sos veya cips olabilir. Ambalajı olmayan şeyler yani. | Open Subtitles | لو تبقى شيء ، لأقول ، صلصة أو رقائق بطاطس ، شيء غير مٌغلف |
Dinleyin beni, üzerinde sudan başka bir şey olmayan basılı kağıt sattım sadece. | Open Subtitles | انصت إلي, لقد بعته ورقاً فارغاً بدون اي شيء غير الماء والطابعات عليه |
Eskimiş tıkaçlardan ve kakao yağı şişelerinden başka bir şey bulamıyorum. | Open Subtitles | لم أجد شيء غير سدادات قطنية مستعملة وعلب زبدة الكاكاو الفارغة |
Hiç başka bir şey görmemiştim ki. | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة لم أتأثر لم أرى أي شيء غير صورة الموت |
İşleri yakınmaktan başka bir şey olmayan işe yaramaz aptallar topluluğu sadece. | Open Subtitles | . هم فقط حثالة لا يستطيعون فعل شيء غير الأنين |
Belki programı onun insandan başka bir şey olduğunu kabullenmesini engelliyor. | Open Subtitles | ربما برمجتها تمنعها من الإعتراف أنها أي شيء غير البشر |
Ama yaptığımız araştırmalar sonucunda sıra dışı bir şey bulduk. | Open Subtitles | لكن التحاليل التي توصلنا إليها تشير إلى شيء غير عادي |
Telefon kaydında veya mali hesapların da olağan dışı bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لمْ يكن هناك شيء غير عادي في هاتفه أو سجلاّته الماليّة. |
Ama geçen hafta çok sıra dışı bir şey yaptı. | Open Subtitles | لكن في الاسبوع الماضي لقد قام بفعل شيء غير المعتاد |
Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu düşünüyorsan seni dinlemem gerek. | Open Subtitles | يجب أن تصغي إلى هذا الشعور هناك شيء غير صحيح |
Hey Steve, şu kamerada bir sorun var. | Open Subtitles | هنالك شيء غير سوي تتعلق بكاميرا المرالقبة, يا ستيف |
Ciddi travma geçiren küçük yaştaki çocukların yaşadıkları olayı tamamen unutmak istemeleri olağan dışı bir durum değil. | Open Subtitles | إنّه شيء غير إعتيادي عندما يخوض الأطفال الصّغار تجربة صدمة حادّة أن يقوموا بمسحها من ذاكرتهم |
Bugün hiç tarzın olmayan bir şey yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعت بأنّك عَمِلتَ شيء غير عادي بالأحرى هذا اليوم |
Dışarıya kurulmuş bütün kameralar hariç hareket eden hiçbir şey yoktu. | TED | لم يتحرك أي شيء غير الكاميرات التي تم تركيبها خارج المشهد. |