"صحفيّ" - Traduction Arabe en Turc

    • basın
        
    • gazeteci
        
    • muhabir
        
    • muhabire
        
    • muhabiri
        
    • haberine
        
    • basındanım
        
    Planlamam gereken bir basın toplantım var. Gördüğün gibi, şehri kurtardım. Open Subtitles حسناً، لديّ مؤتمرٌ صحفيّ لأعقده فكما ترى، تبيّن أنّني أنقذتُ المدينة
    Mr. Watt,dün bir basın toplantısında hızlı bir dava olacağını tahnin ettiğinizi söylediniz. Open Subtitles سّيّد وات، قلت في مؤتمر صحفيّ أمس أنّك كنت تتوقّع محاكمة سريعة
    Ama yine de bir gazeteci için şeytanın oğlu denilebilecek kötülükte biriyle yüz yüze gelmek olağanüstü bir durum olsa gerek. Open Subtitles برغم ذلك ، ألا تتفق معي بأنها لحظة عظيمة لأيّ صحفيّ حين يلتقي وجهًا لوجه مع شرّ مُستطير
    Onlara gazeteci olduğunu söylediğin anda onlar için ölmüşsündür artık. Open Subtitles إن ذهبت إلى هناك وأخبرتهم أنّك صحفيّ فأنت هالك
    Tribune gazetesinden bir muhabir geldi. Open Subtitles هنالك صحفيّ أتى لزيارتنا من صحيفة تربيون
    Eski bir muhabire, sessiz, ağzı sıkı, detayları iyi gören izlerini kaybetmekte dikkatli... Open Subtitles صحفيّ مُخضرم ، حذق ، كتوم فطنٌ للتفاصيل وحذرٌ في إخفاء أثاره...
    Bugün Başkan bir basın toplantısı yaptı. Open Subtitles صباح هذا اليوم،قام العمدة بتقديم مؤتمر صحفيّ
    Bu basın toplantısında duyurabileceğim bir şey değil. Open Subtitles وهذا شئ لن يقوم أحد آخر بالإعلان عنه في مؤتمر صحفيّ.
    basın toplantısı için gecikiyorsunuz sanırım Bay Başkan. Open Subtitles أحسبك متأخرًا عن مؤتمر صحفيّ يا حضرة العمدة.
    Bence basın toplantısı yapmayı yeniden düşünmelisin. Open Subtitles أعتقد أن عليك إعادة التفكير في مسألة عقد مؤتمر صحفيّ.
    Yaptığı basın toplantısında, sizin askerlerinizi Tskhinvali'deki masum sivilleri öldürmekle itham ediyor. Open Subtitles لقد ظهر بلقاء صحفيّ زاعماً أن جنودك قتلوا المدنيين الأبرياء في (سكينفالي).
    20 dakika önce basın konferansında olman gerekiyordu. Open Subtitles تعيّن حضورك مؤتمر صحفيّ منذ 20 دقيقة.
    Birkaç gün önce bir gazeteci bir mesaj bırakmış. Open Subtitles اتّصل مراسلٌ صحفيّ و ترك رسالةً منذ يومَين.
    Bir gazeteci yeni menüyü incelemiş. Open Subtitles صحفيّ ألقى نظرة مُسبقة على قائمتنا الجديدة.
    Ama benim -- bir gazeteci olarak en sevdiğim -- ve en sevdiğim gizli motifleri bulmak; Veri dedektifi olmayı çok seviyorum. TED ولكن ما أرغب فيه -- وأنا صحفيّ -- أرغب في العثور على الأنماط الخفية، أرغب أن أكون مُخْبر بيانات.
    Kont, etkili bir gazeteci, Richard Turley... bir dergiye sizinle ilgili bir kapak konusu hazırlamak istiyor. Open Subtitles كونت, ريشارد ترولي... يريد صحفيّ شهيرالعمل قصّة الغلاف عنك لمجلّة.
    Kahramanım Mack Tannen benim hayatında gördüğü en kötü gazeteci olduğumu söyledi. Open Subtitles مثليّ الأعلى (ماك تانين)، قد أخبرنيّ إنني أسوء صحفيّ سبق و أن راءه في حياته.
    Bu günlerde hiçbir muhabir para olmadan kılını kıpırdatmaz. Open Subtitles لا يوجد صحفيّ يكتب بدون مقابل هذه الأيام.
    Bir muhabir seni arayacak. Open Subtitles .سيتصلُ بكَ صحفيّ
    Bir muhabire yalancı demek istemiyorum. Open Subtitles لا أريد نعت صحفيّ آخر بالكاذب
    Bir The Time muhabiri beş dakika sonra burada olacak. Open Subtitles "صحفيّ من جريدة الـ "ذا تايمز" .سيأتي إلى هنا خلال خمسةِ دقائق
    Kimsenin haberine çamur atmak istemem. Open Subtitles لا أقصد إنتقاد مقال صحفيّ آخر
    Ben de basındanım. Open Subtitles -أنـا صحفيّ أيضاً -مهلاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus