dürüst olmak gerekirse, böyle bir şeyi hayatım boyunca görebileceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | صراحة لم أكن أتوقع أن أرى شيئا مثل هذا في حياتي |
Ve bu mesaj Gerçekten de bugünkü toplum için çok değerli. | TED | وتلك الرسالة ، بكل صراحة ، مفيدة لمجتمع اليوم. |
Aslında imdat çağrısını yollarım, ama açıkçası, bu küçük tekneyi hiçbir zaman bulabileceklerini sanmıyorum. | TED | أرسلت إشارة استغاثة، لكن صراحة لا أعتقد أنهم سيجدون هذا المركب الصغير. |
Kimse ağzına almaya dahi cesaret edemezken, ben açık açık savaşın dört ilâ altı hafta içinde biteceğini beyan ettim. | Open Subtitles | وفيها ذكرت صراحة ما لم يجرؤ أحد أخر على أخباره به وهو أن الحرب ستنتهى خلال أربعة أو ستة أسابيع |
Doğrusu ben de biraz çalışabilirim. | Open Subtitles | . . صراحة ,يمكنني الحصول على بعض الوقت الدراسي |
House ve Wilson'ın ilişkisine bayılıyorum, çünkü aralarında karşılıklı saygı ve-- Dürüstlük var. | Open Subtitles | أحب علاقة هاوس و ويلسون لأن هناك نوع من الاحترام المتبادل و صراحة |
Seninle o arabaya binmemi mi bekliyorsun Cidden? Ne? | Open Subtitles | أنت بكل صراحة تتوقعين مني أن أدخل السيارة معك ؟ |
dürüst söylemek gerekirse ona ne dendiğini bilmiyorum. | TED | وبكل صراحة أنا لا أدري ماذا يمكن أن نُسَميه. |
Hep daha dürüst olmamı sen söylerdin. | Open Subtitles | أنتي دائماً من تطلبي مني أن أكون أكثر صراحة |
dürüst olmak gerekirse, hiçbir olayı olmadığını varsayıyorduk. | Open Subtitles | صراحة ، لقد كنّا نتعامل مع الأمر تحت فرضية أن لا مزاج له |
Sana şunu söylemeliyim, o çatıdan atladığında Gerçekten becereceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | بس صراحة, لما انت نطيت من فوق السطح افتكرت ان الموضوع ممكن ينجح فعلاً |
Yani, Gerçekten eğer Junpei san benim hayatımı kurtarmasa, burada olamazdım. | Open Subtitles | أمم ,صراحة لو لم ينقذني جونبي سن في ذاك الوقت لما كنت هنا |
Katıldığıma Gerçekten memnun olmuştum, çünkü Gerçekten bugünleri göreceğimi sanmıyordum. | Open Subtitles | انا كنت مسرورة للانضمام لكم لاني بكل صراحة كنت لا أعتقد أننا يمكن ان نصل الى تلك التفاهات |
Aslında soru bu değil, çünkü birçok dişi süper kahraman var. | TED | صراحة هذا ليس السؤال، لأنه هناك العديد من الإناث الخارقات. |
Aslında, politik düzenbazlıklarla ilgilenmiyorum. | Open Subtitles | صراحة ، أنا لست مهتما بالمؤامرات السياسية. |
Bu imkansız. Onların kollektif bilgeliği Benimkinden çok daha büyük, Be bunu onların önünde açık yüreklilikle kabul ediyorum. | TED | إنه لشيء مستحيل. تفوق حكمتهم مجموعين و بجدارة حكمتي السخصية و أعترف لهم بهذا صراحة. |
Bu yüzden WikiLeaks'den bahsettim, kuşkusuz çünkü tüm bu malzemeyi yayınlamaktan daha açık ne olabilirdi? | TED | لهذا ذكرت ويكيليكس ، لأن ما الذي يمكن أن يحدث .. أكثر صراحة من نشر تلك المواد؟ |
Doğrusu, bilmiyorum ama bilmeyi çok isterdim çünkü, o zaman belki herkese açıklayabilirdim. | Open Subtitles | صراحة ، لا أعلم لكنني أتمنى لو بإمكاني التذكر لأنني حينها سأتمكن من توضيح الأمور للجميع |
Bazı insanlar doğrudan meydan okuyup kişiselliğe dikkat etmeye 'köklü Dürüstlük' der. | TED | بعض الناس يسمونها "صراحة راديكالية"، حيث تهتم بشكل شخصي، وتتحدى بشكل مباشر. |
Brendan Conlon'ın nasıl hâlâ ayakta durduğunu Cidden bilmiyorum Sam. | Open Subtitles | لست أدري صراحة كيف يتحمل بريندن كونلن هذا الضرب. |
açıkçası teorin pek bir şey ifade etmiyor Allison. Bunu bir düşün. | Open Subtitles | صراحة ، نظريتك لا تعني شيء ، أليسون ، فكري في الأمر |
Ve sizinle fazlasıyla dobra dobra konuşmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | و لكننى رجل صارم و أنوى أن أحدثك بكل صراحة |
Ama Açıkcası, onunda biraz yetkisi var. | Open Subtitles | لكن صراحة, بهذه القضيّة أعتقد أنّها معنيّة نوعاً ما. |
Ayrıca açıkça öğrencilerimize güven duymamamız iyi bir politika değil. | Open Subtitles | بكل صراحة هذه ليست سياسة جيدة لعدم الثقة مع طلابنا |
Ama yanılmışım. Doğrusunu istersen, sen de öyle. | Open Subtitles | لكنني كنت مخطئة، وكذلك أنت بكل صراحة |
Ve gelmediğinize seviniyorum çünkü bana dürüstçe davranıyorsunuz, dostum gibi. | Open Subtitles | وأنا مسرور لأنك لن تجيئي لأنك تُعاملينني بكل صراحة كصديقة |