Hayatta olduğumuz sürece peşimizi bırakmaz ve bulduğunda da öldürür. | Open Subtitles | سيطاردنا طالما نحن على قيد الحياة. وسيقتلنا عندما يعثر علينا. |
Sessiz olduğumuz sürece, burada sizin dışarıda olacağınızdan daha güvenli oluruz. | Open Subtitles | طالما نحن هادئون، نحن سَنَكُونُ أكثر أماناً هنا أكثر من الخارج |
Biz bu teknede olduğumuz sürece, ben ilgilendiğim sürece, kaptan sensin. | Open Subtitles | طالما نحن على هذا المركبِ، بقدر تعلق الأمر بي، أنت القائدَ. |
Tüp içinde kaldığımız sürece güvendeyiz. Bakın, prens. Acele edin. | Open Subtitles | طالما نحن بداخل الانبوب نحن بأمان انظر , الامير اسرع |
O garajda sekizinci sınıf fiziğini kullanarak ve mutlu zaman geçirerek... bu yolda gittiğimiz müddetçe, bence bunu denemeyi sabırla sürdürmeliyiz. | Open Subtitles | طالما نحن ماشين على هذا الدرب حيث الفيزياء الثمانية ونستمتع بوقتنا في ذلك الكراج أعتقد أننا نستطيع تجربتها |
madem hazırdık, neden bütün bunları yapmamız gerekti? | Open Subtitles | لمَ جعلتنا نفعل كل ذلك طالما نحن مستعدتين؟ |
İçecek bir yerimiz ve işadamları için eş cinsel ilişki yaşayabilecekleri bir lavabo olduğu sürece sorun yok. | Open Subtitles | أقصد , طالما نحن حصلنا على مكان للشرب وغرفة أستراحة لرجال العمال الذين لديهم لقاءات جنسية |
Arkadaş olduğumuz sürece, "bir tür akraba" olmaya itirazım yok. | Open Subtitles | أنا لا أمانع كوني نوع من الأقرباء طالما نحن أصدقاء حسن |
Biz burada olduğumuz sürece bir daha o sireni öttürme! | Open Subtitles | لا ضربة صافرة هذا مرة أخرى طالما نحن هنا. |
Benny, burada misafir olduğumuz sürece bana yardımcı olmanı istiyorum. | Open Subtitles | طالما نحن ضيوفَ هنا، أَحتاجُك لمُسَاعَدَتي. |
Jesse Jackson'ın bir konuşmasında duydum gerekli olduğumuz sürece işe yarar olduğumuzun farkına varmalıyız diyordu. | Open Subtitles | سمعت كلمة من جيسي جاكسون ، قائلا علينا أن نعترف اننا فقط مفيدة طالما نحن اللازمة. |
Burada olduğumuz sürece, ...işi en iyi şekilde yapmalıyız. | Open Subtitles | حَسناً، طالما نحن هنا، نحن من المفضّل أن نُنجزُ العمل حقَّ. |
Şimdi veya elli sene sonra olacaksa olsun, birlikte olduğumuz sürece ben iyi olurum. | Open Subtitles | لو كان هناك شيء سيحدث غداً أو بعد 15 عاماً أياً كان طالما نحن معاً سأكون بخير. |
Eğer çocuklarımız ölürse bizler su altında olduğumuz sürece bu kasabadaki sahiller ve rıhtımlar sizin kanınızla boyanacak. | Open Subtitles | لو ماتو الأطفال طالما نحن تحت المياه شواطيء وأحواض هذه المدينة |
Dere yatağında, çadır içinde yaşasak bile birlikte olduğumuz sürece mühim değil. | Open Subtitles | إذا انتهى بنا المطاف بالعيش في خيمة بالقرب من النهر طالما نحن معاً ستكون الأمور على مايرام |
Cidden, bize evinin kapılarını açtın burada kaldığımız sürece sana minnettar olacağım. | Open Subtitles | جدّيّاً، فتحتِ بيتك لنا لذا طالما نحن هنا فأنا في غاية الامتنان |
Diyetimize sadık kaldığımız sürece en azından fantezi kurabiliriz değil mi? | Open Subtitles | طالما نحن ملتزمين بحمياتنا الغذائية فيمكننا أقلّه أن نتخيّل |
Yükseklik ne olursa olsun, ikimiz olduğumuz müddetçe bir şey olmaz. | Open Subtitles | الارتفاع ليس مهما طالما نحن ملتصقين مع بعض |
madem burada bir başımıza kilitli kaldık... kim bir parça ekstra sosisli ister? | Open Subtitles | حسناً، طالما نحن محتجزون هنا من يريد قطعة؟ مع الكثير من النقانق |
O yakınımızda olduğu sürece kılıç seni oyuna götüremeyecek. O halde onu etkisiz hale getirmeliyiz. | Open Subtitles | طالما نحن في ظلها فلن يعيدك السيف إلى اللعبة |
Her neyse. Hala hayatta olduğumuza göre, başka hiç bir şey umurumda değil. | Open Subtitles | أياً كان ، طالما نحن أحياء مرة أخرى فهذا إذاً كل ما يهمني |
Burada olduğumuz süre içinde labotaruvarda birkaç teşhis taraması yapmak istiyorum. | Open Subtitles | طالما نحن هنا، هناك عدة فحوصات أود أن أجريها في المعمل |