Yo,yo. hiçbir şey bir kızı güzel çiçekler kadar heyecanlandıramaz | Open Subtitles | كلا، لا شيء أفضل من زهر أرجواني طيّب لاستثارة فتاة |
Yardım etmek istemeniz gerçekten çok güzel, ve bu teklifiniz için teşekkür ederiz ama yardımınız olmadan devam edeceğiz. | Open Subtitles | شعور طيّب حقيقي منك أنّكِ تريدين المساعدة، ونشكرك من صميم القلب لعرضك، ولكنّنا سوف نوفّق من دون الاستعانة بكِ. |
Peki öyleyse 50 Dolar borç verir misin? | Open Subtitles | حسن ، طيّب ، أيمككني أن أقترض 50 دولارا ؟ |
Nasil oynamak istiyorsun Peki... Kotu polis, daha kotu polis mi? | Open Subtitles | كيف تريد القيام بالأمر، شرطي طيّب وشرطي سيئ؟ |
Mükemmel değil, ama iyi bir çocuk | Open Subtitles | أعني، لا تسيئي فهمى، هو بعيد عن المثاليّة، ولكنّه ولد طيّب |
hücrene dönebilirsin ama çeneni kapalı tut Pekala. | Open Subtitles | لكن عُد بسرعة إلى زنزانتك، وأبقَ ساكتاً. طيّب. |
Pekâlâ. Sonunda birşeyler başardım ve buraya geri gelip bunu yüzüne vurmak istedim. | Open Subtitles | طيّب ، أنـا نـاجحة أخيرا و أردت أن أعود و أفتخر أمـامك |
Bazı nazik insanlar atı süreceğime inanmasaydı köpek maması fabrikası olacakmış gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | ويبدو أنه سيكون طعاماً للكِلاب, إلّا إذا وثق فينا شَخصٌ طيّب ليتنزّه معنا. |
Tek kulis faaliyetim güzel bir çay saati oldu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أسعى إليه الآن هو وقت شرب شاي طيّب |
güzel bir sabah mı diledin yoksa istesem de istemesem de güzel bir sabah mı diyorsun? | Open Subtitles | هل تتمنّى لي صباحًا طيّبًا، أم تعني أنّه صباح طيّب سواءٌ أرغبتُ في ذلك أم لا؟ |
tamam, şu duygusal kısımları atla. Bak, şurada kız arkadaşım güzel bir gün geçirmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | حسنٌ، لنتخطّى الأجزاء اللزجة، انظر، خليلتي تحاول التنعّم بيوم طيّب. |
güzel bir şeye sahip olamayacağını söylemek hoşuma gidiyor mu sence? | Open Subtitles | إنّها أختي هل تعتقد أنّني أود أن أخبرها أنّها لا تستطيع أن تحظى بشيء طيّب ؟ |
Ben uyumaya gidiyorum. Yarın güzel bir gün bizi bekliyor. | Open Subtitles | سأذهب للنوم، ولنأمل بيومٍ طيّب |
Peki, Peki olabildiğince hızlı olun lütfen. | Open Subtitles | حسنًا أجل، أجل، طيّب لكن بأسرع مايُمكنكم رجاءً، حسنًا؟ |
şey, hadi, son iki yılda olduğu yer gibi Peki,iyi , herşeye razı olacağım, ama bana direk bir soru sorarsa , yalan söylemem | Open Subtitles | بحقكمـا ، أيـن كـانت طوال هـاذين العـاميـن المـاضيين حسـن طيّب ، لـن أتطوع بقول أيّ شيء لكـن إن سألنـي سؤالا مبـاشرا لـن أكذب |
Peki. Birkaç hafta önce bir yerimi kestim. | Open Subtitles | طيّب ، منـذ عـدة أسـابيع جُرحت |
Babam, böyle bir birlikteliği iyi bir şarapla kutlardı. | Open Subtitles | كان ليحتفي أبي في مثل هذه المناسبة بنبيذ طيّب |
Başkanım, siz iyi bir adamsınız herkesin en iyisini görmek istediği nazik bir adamsınız. İnsanlar sizi seviyor. | Open Subtitles | أنتَ رجلٌ صالحٌ يا سيّدي، رجلٌ طيّب تريدُ أن ترى الأفضل في الآخرين مثلك |
- Pekala. Sen gerçekten iyi bir çocuksun ama ...saldırı altında bir kasaba var. | Open Subtitles | أمامنا الكثير لنفعله و أنتَ فتىً طيّب لكنّ البلدة تُهاجم |
tamam, Pekâlâ. | Open Subtitles | حسناً، طيّب. لكنّه لمْ يكن سطواً. |
tamam iyi... sana on saniye vereceğim popomu istediğin kadar sıkabilirsin | Open Subtitles | .. حسـن ، طيّب سأعطيـك 10 ثوان لتلمس مؤخرتـي كمـا تريـد |
İşin aslı, bu dünya için fazla iyisin. | Open Subtitles | الحقيقة هي أنّكَ طيّب أكثر ممّا ينبغي بهذا العالم |
Birincisi, oha yani ve ikincisi, o gerçekten iyi biri. | Open Subtitles | في البداية، أنتِ. و ثانياً، في الحقيقة أنهُ شخص طيّب. |