Sonra da aynı yere, sırtında maymun olan bir midilli getirdiler. | Open Subtitles | ومن ثم, في نفس المكان أحضروا بغلا يحمل قردا على ظهره |
Bana sırtını döndün ve kendine yeni bir aile kurdun. | Open Subtitles | أنت من ادار ظهره لي و صنعت لنفسك عائلة جديدة |
Eğer Tanrı'ya sırt çevirirsen Tanrı da sana sırt çevirebilir. | Open Subtitles | لإنك إن أدرت ظهرك لله فالله سوف يدير ظهره لك |
sırtına bir kurşun ve sonra bir daha hiç karşına çıkmaz. | Open Subtitles | طلقة في ظهره و سنقضي عليه و يبعد عن طريقنا بلحظة |
Hafif bir yemekten sonra odasına çıktı ve orada sırtından bıçaklandı. | Open Subtitles | القتيل صعد الى غرفته بعد عشاء خفيف حيث طـُـعن في ظهره |
Şu anda arkasını dönmüş vaziyette. Umarım, parlamakta olan iki lobu görebiliyorsunuzdur. | TED | وهو مقلوب على ظهره وما آمل ان تروه هو هذان الجزئان المتوهجان |
Bir atış köprücükkemiğinin oraya, ve diğeri koşarak uzaklaştığı sırada direk arkadan. | Open Subtitles | طلقة واحدة عبر الترقوة وطلقتين على ظهره مباشرة حينما كان يركض هارباً |
Güney Asya'da, örneğin, bu pirinç değirmeninden geçerken sırtında 50 kiloluk pirinç çuvalını taşıyan bu adamı görebilirim. | TED | في جنوب آسيا، مثلًا: كنت أقود مارًا بمطحنة أرز لأرى رجلًأ يرفع أكياس من فئة 100 باوند من الأرز على ظهره. |
Ayrıca, sırtında da detektörler var. Bu sayede, sırtına ne kadar ayışığı vurduğunu anlayabiliyor. | TED | ثم يوجد على ظهره مجسات مما يعطيه القدره على الاحساس بكمية ضوء النجوم او القمر على ظهره |
Ryan gibi ailesine asla sırtını dönemeyecek birini bulduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | انتِ محظوظة لأن رايان من النوع الذي لا يعطي ظهره لعائلته ابداً |
Adamı gördüğüm an, radarım sinyal verdi. sırtını kapıya vermedi hiç yalanın belirtisidir. | Open Subtitles | لقد شككت به منذ رأيته لم يعطي الباب ظهره أبدا دليل على التنبه |
Çocuk sekiz yaşlarındaydı. Şort giyiyor ve çok büyük bir sırt çantası taşıyordu. | Open Subtitles | يبدو في الثامنة من عمره، يلبس سروالا قصيرا ويحمل حقيبة ضخمة على ظهره |
Daha fırsat eline geçer geçmez bize sırt çevirmesi bir nankörlüktür. | Open Subtitles | إنه شخصٌ جاحد. مع أول فرصة أُتيحت له، أدار ظهره لنا. |
sırtına bir kurşun ve sonra bir daha hiç karşına çıkmaz. | Open Subtitles | طلقة في ظهره و سنقضي عليه و يبعد عن طريقنا بلحظة |
İkisi kurbanın sırtına isabet etmiş, biri de yolcu tarafındaki kapıya. | Open Subtitles | أثنتان في ظهره ومن ثم طلقة اخترقت باب الراكب هنا تماماً |
sırtından kırmızı pelerini çıkartıp Pers altını ile doldurmuş diyorlar. | Open Subtitles | أنّه باع بلده، إذ بدّل وشاح ظهره الأحمر بذهب فارسيّ. |
Silahını çıkardı, kavga ettiler Flanagan ağır bastı ardından Bardot'u sırtından vurdu. | Open Subtitles | أخرج سلاحه وقاتل والزعيم إمتلك اليد العليا ثم أطلق النار على ظهره |
Güvenini kazandıktan sonra da sana arkasını döndüğü anda kutuları bana getirirsin. | Open Subtitles | ثمّ، بمجرد ان تكسبي ثقته ويدير ظهره لك تحضرين الصناديق سريعاً لي. |
Sen burada dur. O senin üzerine geldiğinde ben arkadan iğneyi yaparım. | Open Subtitles | أنت تقف هناك,وعندما يتقدم نحوك سأحقنه في ظهره |
sırtı yarılana ve ayakta duramayacak hale gelene kadar kırbaçlanır. | Open Subtitles | يقولون انه سيجلد حتى ينفتح ظهره ولا يستطيع الوقوف بعدها |
Hayatta olmaz. Yaşlı moruğun başının arkasında da gözü var. | Open Subtitles | غير معقول بدأت أعتقد أن هذا المجنون يرى من ظهره |
sırtındaki ve başının iki yanındaki küçük, saydam yüzgeçleri dalgalandırarak kendini ilerletir. | Open Subtitles | يدفع نفسه بتموج الزعانف الشفافة الصغيرة جدا على ظهره وعلى جانبى رأسه |
Dışa zum yapacağına, geri gel. Tümünü al. Sadece geri yürümeye devam et. | Open Subtitles | بدلاً من تصغيره ، إسحب الشاشة واحصل عليه من الواجهة , ومن ظهره |
arkasına hedef tahtası çizip av mevsimi ilan et daha iyi. | Open Subtitles | ربما ترسم لوحة تصويب الهدف على ظهره أيضاً وتعلن موسماً مفتوحاً |
Sana yaptığı gibi, benden de kaçmasına izin vermeyeceğim. Gerekirse arkasından da vuracağım. | Open Subtitles | لن أدعه يفلت منّي كما فعل معك، سيقع ولو اضطررتُ لإصابته في ظهره |
Hanımefendinin omzunun üstünden onu göz ucuyla gördüm. Arkası bana dönüktü. | Open Subtitles | لقد لمحته فقط من أعلى كتفها، فقد كان يدير ظهره لي |
SS: sırt çantasının arka kısmının yarısını kapatmayı unutmuş. | TED | سوزان: لقد نسيت ان أغلق الجزء الخلفي من حقيبة ظهره. |