| Baksana, arka koltukta sıkışıp kalan benim. | Open Subtitles | مهلا، أنا واحد عالقا في المقعد الخلفي هنا. |
| Bütün gün orada sıkışıp kalmak mı istiyorsunuz? | Open Subtitles | ماذا , اتريد ان تبقى عالقا هنا طول اليوم؟ |
| Eğer çok uzağa gidersek orada sıkışıp kalabiliriz. | Open Subtitles | إذا ذهبنا إلى أبعد من ذلك، نحن أساسا عالقا هناك. |
| Burada tıkılıp, delirmiş karıma bakıcılık yapmak hoşuma mı gidiyor sence? | Open Subtitles | أتظن أني أحببت كوني عالقا هنا أخدم زوجتي المجنونة العائدة من الحافة |
| İçeride tıkılıp kalınmayacak kadar güzel bir gün. | Open Subtitles | حسنا، إنّه يوم جميل لأن تكون عالقا في الداخل. |
| Ben olsam sürekli dişimde bir şey kalmış gibi hissederdim. | Open Subtitles | كنت سأشعر ان هناك أمرا عالقا بين أسناني بشكل دائم |
| Kendimi, hayatımın geri kalanında, bir ileri bir geri gider vaziyette bu teknede mahsur kalmış olarak görebiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى نفسى عالقا على هذا القارب لبقية حياتى أذهب إلى الخلف والأمام |
| Kayaların altında kaldım akrep tarafından ısırıldım dağ aslanının saldırısına uğradım, hatta bir kaç kez boz ayıyla bile dövüştüm. | Open Subtitles | ولقد دُفنت تحت أرض منهارة ولقد كنت عالقا مع العقارب ولقد هجم على دب من قبل وكافحت فى عدة جولات مع الدب الرمادى |
| Yani birileri bunları güncellemediği sürece, eski kanıtların hepsi Mars'ta sıkışıp kalacak. | Open Subtitles | لذلك حتى المصاحبة شخص اثنين، الأدلة القديم قد و كذلك يكون عالقا على سطح المريخ. |
| Biz de sonsuza dek bu döngüde sıkışıp kalacağız. | Open Subtitles | ونحن سوف يكون عالقا في هذه الحلقة إلى الأبد. |
| Aşağıdaki bu cehennemde sıkışıp kalır şu tek gözle nefrete, üzüntülere acılara ve ölüme bakar durursun. | Open Subtitles | ستظل عالقا في الأسفل هنا في هذا الجحيم تنظر بهذه العين الوحيدة إلى الكراهية و الكآبة و المعاناة و الموت |
| Yeterli olur muydu? Hayır- mesela iki mavi bir kırmızı bağlantınız olabilir ve sonsuza dek geçmişte sıkışıp kalırsınız. | TED | هل هذا كافٍ؟ لا، على سبيل المثال، قد يكون لديك اتصالين اثنين من اللون الأزرق واتصال واحد أحمر وتبقى عالقا في الماضي إلى الأبد. |
| Bir mağaranın içine sıkışıp kalan adam. | Open Subtitles | الرجل الذي ظل عالقا فى أعماق الكهف |
| Şehrin kötü tarafında sıkışıp kalacak. | Open Subtitles | و سيكون عالقا في جزء سيء من المدينة |
| Ben evde çocuklarla tıkılıp kalmışken, sen bir yerlerde Ryan Gosling ile beni aldatırsan Leonard'a paşa paşa para vereceksin. | Open Subtitles | سوف اكون عالقا بالمنزل مع الاطفال بينما انت في الموقع تخونينني مع ريان غوسلينغ |
| Buraya geliyor çünkü onunla aynı evde tıkılıp kalmak istemiyorum. | Open Subtitles | سيأتي هنا لأني لا أريد أن أبقى عالقا في بيتي لوحدي أنا وهو |
| Sana zarar verdiğini görerek bu odada seninle tıkılıp kalmayı istediğimi mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أريد أن يكون عالقا في هذه الغرفة معك رؤية كم بل إنها تقتل لك؟ |
| Tanrım, buraya tıkılıp kalacak zamanı buldum. | Open Subtitles | يا الهي هذا وقت فظيع لي لأكون عالقا هنا |
| - Bu geceki toplantı bir adım toplantısı, ister adıma yeni başlamış olun, ister takılıp kalmış olun fark etmez. | Open Subtitles | الليلة الاجتماع سيكون لبدأ خطوة سواء بدأتها أم لازلت عالقا فيها |
| Hiç değişmeyen, bir korku ve işkence anında mahsur kalmış, ...ama ya öyle değilse? | Open Subtitles | الذي لا يتغير أبدا عالقا في لحظةٍ من الخوف و العذاب لكن ماذا لو أنها ليست كذلك |
| Peki yeni bir numara geldiğinde jüri koltuğuna yapışıp kalmış olursam? | Open Subtitles | ولو كنتُ عالقا في هيئة مُحلفين حينما يأتي الرقم التالي؟ |
| Kayaların altında kaldım akrep tarafından ısırıldım dağ aslanının saldırısına uğradım, hatta bir kaç kez boz ayıyla bile dövüştüm. | Open Subtitles | ولقد دُفنت تحت أرض منهارة ولقد كنت عالقا مع العقارب ولقد هجم على دب من قبل وكافحت فى عدة جولات مع الدب الرمادى |
| Onun yerine lezbiyen kurabiye partisinde mahsur kaldım. | Open Subtitles | بدلا من ان اظل عالقا هنا فى حفلة السحاقيات لصنع البسكويت |