Evet, bu belgenin sadece süresi dolmamış, aynı zamanda antika. | Open Subtitles | أجل , تلك الرخصة ليست منتهية الصلاحية فحسب إنها عتيقة |
Sıkılınca oynayabileceğin antika makineleri olmalı. | Open Subtitles | و مقتنيات عتيقة لتنظر إليها عندما تلتف جانبا |
antik bir tılsımı, gelişmiş bir yapay zekaya bağlamak mı istiyor? | Open Subtitles | تحاول توصيل تميمة عتيقة في شبكة عمل مع ذكاء اصطناعي متقدم؟ |
-E-mail gönder. -Hayır, ben e-mail'e inanmam. Eski kafalı bir kızım. | Open Subtitles | لا أؤمن بذلك، أنا عتيقة الطراز أفضل الاتصال و وضع السماعة |
Hayatımı nasıl yaşamam gerektiğiyle ilgili demode fikirleri var; özellikle de annemin. | Open Subtitles | لديهم فكرة عتيقة عن كيف ينبغي علىّ أن أعيش حياتي خاصةً أمي |
Babanın av tüfeğini bulduk. Onu antika kurşun topları atacak şekilde modifiye ettiğini biliyoruz. | Open Subtitles | وجدنا سلاح والدكَ ، ونعرف أنّك قمتَ بتعديله لإطلاق النار برصاصات عتيقة |
Pekala, görünüşe göre bilgisayar sistemleri de antika. | Open Subtitles | حسناً ، على ما يبدو ، نظام أجهزة الكمبيوتر الخاصة بهم عتيقة أيضاً |
Asıl önemli olan ikimizin de harika bir antika otomobile sahip olmamız. | Open Subtitles | القصد هو أن كلانا أصبح المالك الفخور لسيارة رائعة عتيقة لا لا لا |
Sırf Globe'un lobisinde üstü tozdan geçilmeyen antika bir Pulitzer için mi? | Open Subtitles | ليكون لديك جائزة صحافة عتيقة تجمع الغبار في بهو مبنى الصحيفة؟ |
antika makine yağı nadir kullanılıyor. | Open Subtitles | آلة تشحيم زيوت عتيقة بالكاد تستخدم الآن. |
Muhtemelen kendisini vuranla tıpatıp aynı olan bir silahtan atılmış kendisini vuranla tıpatıp aynı bir antik mermi ateşlemiş. | Open Subtitles | وقام بإطلاق النار برصاصة عتيقة مطابق لرصاصات قد قتل بها على الأرجح أطلق الرصاص من سلاح متطابق |
antik silahlar kullanıyorlardı. Bunlarla ilgili bir bilginiz var mı? | Open Subtitles | كانوا يستعملون أسلحة عتيقة هل تعرف أي شيء حول هذا الموضوع؟ |
Bunu şehir merkezinden bir antik satıcısı getirdi. | Open Subtitles | تاجرة قطعة عتيقة في وسط المدينة جاءت بهذا. |
Ama Eski dünyadan kalma bir viskinin çözemeyeceği bir şey değil. | Open Subtitles | ولكنه لا يوجد شيء لا يمكن .إصلاحه بزجاجة عتيقة من الخمر |
Bu hayvanlar kayda değer güzellikteki yerlerde yaşarlar ve bazı durumlarda bunun gibi çok genç mağaralarda çok Eski hayvanlar bulunur. | TED | وهذه الحيوانات تعيش في أماكن جميلة بشكل ملحوظ، وفي بعض الأحيان، كهوف حديثة جدًا مثل هذه، إلا أنها حيوانات عتيقة. |
Bana Eski kafalı diyebilirsin ama gerçekten işe yarıyor. | Open Subtitles | مفعولها كالسحر يمكنك أن تقولي أنني عتيقة التفكير لكن |
Fazlasıyla demode! Kısacası biz de o silahlardan, bulmalıyız! | Open Subtitles | وسائلنا عتيقة, بإختصار, يجب ان نحصل على هذا السلاح |
Ortalama insan ömrünün 30 yıl olduğu zamanlarda insanların yarattığı saçma ve demode bir kurum olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | إنها مؤسسة عتيقة غير مدروسة اختلقها الناس الذين لم يتخطون عمر الثلاثين |
Sebep--Ekonomik ya da Klasik HP bilgisayar koleksiyoncuları. | Open Subtitles | ماليّ ، أو يحتمل أن يكونوا جامعي حواسيب "إتش بي" عتيقة |
Çoğu, modası geçmiş bir uçak içinde ölüme gitti. Eğitmenleri bile. | Open Subtitles | كثير منهم خرجوا لمهامهم المصيرية هذه فى طائرات عتيقة كان بعضها مخصصاً للتدريب |
"Bu kız, 80'lerin kıyafetlerini satıyor bir de onları vintage diye yutturmaya çalışıyor. | Open Subtitles | "هذه الفتاة تبيع ملابس من الثمانينيات، ولديها الوقاحة لتبيعها على أنها ملابس عتيقة. |
Bozuk, külüstür bir araba.... ...ve üzerimizdeki giysiler. | Open Subtitles | .. عربة عتيقة و الملابس بالية |
- Pikabına kusmuk bulaştı. - Kahretsin! O Antikaydı! | Open Subtitles | اللعنة ،إنها عتيقة. |
Seçkin bir giyecek tüccarıydım. | Open Subtitles | سنة تسعة وتسعون, كنت تاجرة ملابس عتيقة |