| Bizi endişelendiren şeylerden biri de otizmin gerçekten salgın bir hastalık olup olmadığı konusu. | TED | إن أحد الأمور التي تقلقنا هو إن كان في الحقيقة ثمة عدوى توحد. |
| Don Corleone'ye gelince, düşmanım olduğunu bugün bana açıkça belli etti. | Open Subtitles | أما بالنسبة إلى دون كورليون وضح لى تماما اليوم أنه عدوى |
| Lezyon önemli olmayabilir. Ama tümör veya enfeksiyona da işaret edebilir. | Open Subtitles | قد لا يعني الضرر شيئاً و قد أيضاً يعني ورم بالمخ أو عدوى |
| Eminim orada kulak iltihabı için ilaç vardır. Kapa çeneni! | Open Subtitles | إنّ الأخبارَ الجيدةَ هم سَمن المحتمل إحملْ شيءاً لتلك عدوى الأذنِ. |
| Değil, senin ateşin var bu da başka bir enfeksiyonla savaştığını gösterir. | Open Subtitles | إنه ليس كذلك لديك حمى هذا يعنى أنك تقاتل عدوى أخرى |
| enfeksiyonlar için tüm standart kan tahlillerini yaptık ve ateşe neden olacak enfeksiyöz bir durum bulamadık. | TED | لقد أتممنا جميع فحوصات الدم الأساسية للعدوى. ولم نستطع أن نجد أي عدوى تسبب هذه الحمى. |
| Kim bilir başka neyi var? Parazitler? Bakteri enfeksiyonları? | Open Subtitles | من يدري ما لديه غير ذلك طفيليات، عدوى بكتيرية؟ |
| Spokane'deki FBI Bölge Müdürlüğü'nü olası bir hastalık nedeniyle karantinada olduğumuz konusunda uyarın. | Open Subtitles | أشعر مقر منطقة مكتب التحقيقات الفدرالي العام في سبوكان بأنّنا في المحجر الصحي بسبب عدوى محتملة. |
| Sanırım yaşlı Swigert bana cinsel bir hastalık bulaştırdı. | Open Subtitles | مثلك تماما أظن أن سويجرت العجوز قد نقل إلى عدوى ما |
| Tamam, kızgın olmayabilirsin ama hatun insanları delik deşik eden bir salgın taşıyor! | Open Subtitles | ولكن هناك عدوى اصابات طلقات نارية تصدر من تلك الفتاة، إنها خطيرة. |
| Raporlara göre, salgın her yeri etkilemiş. | Open Subtitles | حسنا ,هناك تقرير عن عدوى تنتشر بهذا المكان |
| Eğer bu seni düşmanım yapmaya yeterli değilse, o zaman ne yeterlidir? | Open Subtitles | ألا يعتبر ذلك كافياً لتصبح عدوى إذن فماذا يكون بحق الجحيم ؟ |
| Ama yere baktığımda, ayaklarımın dibinde yatan şey benim düşmanım değildi... | Open Subtitles | و لكن حين انظر اليه ارى انه ليس عدوى الملقى عند قدمى |
| Ve bu da epey kötü bir enfeksiyona sebep olmuş. | Open Subtitles | سبّبَ عدوى مروّعة جداً التي هو لَمْ يُعالجْ. |
| Kanama kulak zarındaki hasar yüzünden değil. Kulak iltihabı ya da pıhtılaşma sorunundan kaynaklanıyor. | Open Subtitles | لم يكن النزيف إثر طبلة أذن منفجرة عدوى بالأذن أو اضطراب نزيف |
| Biliyorsun üşütmek, vücudunun bir enfeksiyonla savaştığı anlamına gelir. | Open Subtitles | أتعلم، حينما تُصاب بقشعريرة البرد، فذلك يعني أنّ جسدك يُقاوم عدوى. |
| Vahşi hayvanlar, bakteriyel enfeksiyonlar ve kıyamet sonrasındaki yaratıklar sizi yerle bir etmek için hazır bekliyor olacak. | Open Subtitles | حيوانات متوحشة.. عدوى بكتيرية.. و جنون إيحائي.. |
| Kim bilir başka neyi var? Parazitler? Bakteri enfeksiyonları? | Open Subtitles | من يدري ما لديه غير ذلك طفيليات، عدوى بكتيرية؟ |
| Sadece senin piton gözlerin yüzünden değil idrar yolu enfeksiyonum yüzünden. | Open Subtitles | لكن فقط لأنه لديك عينان تشبه أعين الثعبان. لدي إحتمال عدوى المسالك البولية. |
| Üçüncü dünya ülkelerine yaptığı hayır gezisinde kaptığı bir virüs yüzünden. | Open Subtitles | عدوى فيروسية نادرة في اثناء رحلتها الى العالم الثالث |
| Sol testisinizde hissettiğim iltihap olabilir. | Open Subtitles | ما أشعر أنه في تلك الخصية اليُسرى قد تكون مجرد عدوى. |
| Ancak hastalığı atlatan bazı erkekler, Ebola bulaşma korkusu yüzünden eşlerini kaybettiler. | TED | ولكن بعض الذكور الناجين فقدوا أزواجهم بدافع الخوف من عدوى بإيبولا. |
| düşmanımın ziyafetinde birisi aniden yaralayıverdi beni. | Open Subtitles | لقد كنت أحتفل مع عدوى حين جرحنى شخص فجأة |
| MR'dan çıkan sonuca göre, bacağındaki ağrı ne kendine yaptığı enjeksiyondan, ne de enfeksiyondan kaynaklanıyordu. | Open Subtitles | أظهر فحص الرنين المغناطيسي أن الألم بالساق لم يكن بسبب حقن نفسه و لم يكن بسبب أي عدوى |