| - Kolyem sende kalsın, tamam mı? | Open Subtitles | سأقول لكِ ماذا لماذا لا تُمسكين عقدي لأجلي، إتفقنا؟ |
| Eğer zaman bulabilirsen maçımızı... ve 5 milyon dolarlık kontratımı görebilirsin. | Open Subtitles | وإذا كان لديك وقت .. أنظري فقط قيمة عقدي خمسة مليون دولار |
| Kutlama yapıyorduk. Radyo sözleşmemi yeniden konuşmak için aradı. | Open Subtitles | كنا نحتفل، اتصلت المحطة لإعادة المفاوضات بشأن عقدي |
| Onu kurtarmalısın. Altı ay sonra sözleşmem bitiyor, o benim de temsilcim. | Open Subtitles | يجب أن تنقذها يادكتور، عقدي ينتهي بعد 6 أشهر وهي وكيلتي ايضًا |
| kolyemi al. Değeri büyük. Sadece ona zarar verme. | Open Subtitles | خذ عقدي , إنه يساوي الكثير فقط لا تؤذه |
| Bir sonraki Kontratımın uzun zaman yetecek dolarlar getirmesi gerek. | Open Subtitles | عقدي القادم يجب أن يوفـّر لي الكثير من النقود ويكفيني لمدة طويلة جداً |
| Kontratım, her yarım saatte bir bir öpücük almam gerektiğini açıkça belirtiyor. | Open Subtitles | عقدي يقول أنه بعد كل نصف ساعة سأحصل على قبلة |
| Siz de Kontratımda küçük değişiklikler yapabileceğimin yazdığını biliyorsunuz. | Open Subtitles | تعرفين بأن عقدي ينص على بإمكاني إجراء بعض التغيرات الطفيفة على الموسم |
| Dolabımın üstünde duran elmas Kolyem gitmiş. | Open Subtitles | عقدي الألماسي كان هناك على منضدة التجميل، والأن إختفى. |
| Kolyem olsaydı bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لم يكن ليحصل أبداً لو كان لدي عقدي. |
| Kolyem ve kaplumbağam için geldim. | Open Subtitles | نعم، أنا هنا لآخذ عقدي وسلحفاتي. |
| İşte bu yüzden buraya geleceğini ve suçlamalarda bulunup, FBI kontratımı elimden alacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | و لهذا ظننتُ أنّكَ ستأتي هنا، لتلقي التُهم ، و تجرّدني من عقدي الفدرالي. |
| Tek yapması gereken kanepesinin kenarına sıkışmış parayla kontratımı satın almak. | Open Subtitles | كل ما عليها هو أن تشتري عقدي وتستطيع أن تشتريه بالمال القليل تحت وسادة أريكتها |
| Mr.Balram, ilk olarak benim Tikari köprü sözleşmemi onaylamıyorsunuz. | Open Subtitles | سيد بالرام , اولا انت لم تصدق عقدي على جسر تيكاري |
| Kovmadılar ki. sözleşmemi yenilemediler sadece. İkisi farklı şey. | Open Subtitles | هم ليسوا بمتحمسين، لم يجددوا عقدي حتى، فالأمر مختلف. |
| Eğer hemen 3 dileğini dilemezsen sözleşmem başka bir milyon yıla ertelenecek. | Open Subtitles | إذا لم تطلب امنياتك الثلاث الآن فسوف يتجدد عقدي لمليون سنة قادمة |
| Pazarlık dans gibidir. sözleşmem için savaşmamı bekliyorlar. | Open Subtitles | المفاوضات كالرقص يتوقعون مني أن أصارع عقدي |
| Her şeyi mi, yakut kolyemi aldılar. | Open Subtitles | لقد أخذوا.. عقدي |
| Kontratımın hiçbir yerinde böyle birşey yapmak zorunda olduğum yazmıyordu. Bu bana iş çıkartıyordu. | Open Subtitles | لا يوجد أي بند في عقدي ينص على فعل ذالك إنه يسبب المزيد من العمل |
| Kontratım çok yakında bitiyor. Yenilemeyi düşünüyordum. | Open Subtitles | تعرف, عقدي ينتهي قريباً لقد كنت أفكر بتحديثه |
| Kontratımda arkadaşlarımdan çalmak yok. | Open Subtitles | سأجعل هذا الشيء ينجح! ليس هناك في عقدي مايتحدث عن السرقة من أصدقائي. |
| Sözleşmemde garip bir şey buldum ve neden kovulduğumu öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | وجدت بنداً غريباً في عقدي وأود أن أعلم إن تم طردي |
| kontratıma göre istediğim zaman bırakabilirim. | Open Subtitles | عقدي لا أذكر أنني يمكن أن تترك كلما أريد. |
| Bebe bana umutsuz sözleşme görüşmelerini anlatıyordu. | Open Subtitles | بيب فقط جَلْب ني إلى السرعةِ على الأخبارِ الكئيبةِ حول مفاوضات عقدي. |
| Ben anlaşmayı konuşabilirim, çünkü bu benim anlaşmam. | Open Subtitles | يمكنني أنا الاتفاق معك. لأنه عقدي أنا، فهمت؟ |
| Dadılarla görüşüyorum o yüzden kontrat şartlarımı yeniden masaya yatıracağım. | Open Subtitles | ساقوم بمقابلة المربيات حتى استطيع أعادة المفاوضة على عقدي |
| Tabii güzel gözükmek için kolyeme ihtiyacın yok, o ayrı bir konu. | Open Subtitles | لكنك لا تحتاجين عقدي كي تبدي كذلك. |
| Haberler iyi. Tahliller Streptokok olmadığını gösteriyor. İşimiz bitti. | Open Subtitles | حسناً، أخبار جيدة يقول المعمل أنه ليس مكور عقدي لذا فانتهينا |