"علمتُ أنّ" - Traduction Arabe en Turc

    • olduğunu biliyordum
        
    • onu ne
        
    • gerektiğini biliyordum
        
    • çalışacağını biliyordum
        
    Bu zencinin senden önce davrandığını söylediğinde bir bit yeniği olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ هنالك شيئًا غريبًا حينما تركتَ هذا الزّنجيّ يأخذ الأفضليّة عليكَ.
    Bugün prova için gelmediğinde yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ هُناك خطب ما به عندما لمْ يأتِ للبروفة اليوم.
    Her zaman olan bir şey. Adamlarımın suçsuz olduğunu biliyordum. Open Subtitles هذا يحدث طوال الوقت، علمتُ أنّ رجالي كانوا أبرياء.
    Harvey yemeğinizden bahsetti ve bunun onu ne kadar sevdiğinin bir göstergesi- Open Subtitles لقد ذكر (هارفي) عشاءكما، ولقد علمتُ أنّ ذلك مؤشّر على أنّكِ مولعة...
    Dışarıda kalmam gerektiğini biliyordum. Fanteziler her zaman gerçeklikten daha iyidir. Open Subtitles علمتُ أنّ عليّ البقاء خارجاً فالخيال دائماً أفضل بكثير من الحقيقة
    Er yada geç birinin makinenin kontrolünü ele geçirmeye çalışacağını biliyordum ama kim olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ عاجلًا أو آجلًا سيحاول شخصًا الاستيلاء عليها، لكنّي لم أعرف هذا الشّخص.
    Seni gidi şımarık kaltak. Benimle baban arasında savaş çıkarmaya çalışanın içimizden olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ أحدًا من الداخل يشنّ حربًا على والدكِ وعليّ.
    Ama içten içe bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordum. Yaptığımız şeyden kaçtığımı biliyordum. Yaptığım şeyden. Open Subtitles لكن علمتُ أنّ هُناك خطبٌ ما في أعماقي، كنتُ أعلم أنّي أهرب ممّا فعلناه، ممّا فعلته.
    Çevre kirliliğinin sağlımıza zararlı olduğunu biliyordum fakat bu maddelerin yiyeceklerimizi de etkilediğini hiç düşünmemiştim. Open Subtitles لطالما علمتُ أنّ التلوث ضارٌ بصحتنا لكنني لم أعتقد إطلاقاً بأن الملوثات البيئية تؤثّر بالغذاء.
    Lakewood'un bir tarihi olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ بلدة ''لايكوود'' لها تاريخ.
    Gördün mü, Carl ile Dianne'den öğreneceğimiz çok şey olduğunu biliyordum. Open Subtitles رأيت؟ علمتُ أنّ بإمكاننا تعلّم الكثير من (كارل) و (دايان).
    Ingram'ın arkasında biri olduğunu biliyordum. Kara bir delik gibi. Open Subtitles لطالما علمتُ أنّ شخصًا كان وراء (إنجرام).
    Buranın şanslı yer olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ هذا المكان محظوظ.
    O kadında bir sorun olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ خطبا ما بها
    Yeteneğin olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ لديكِ الموهبة.
    Eve gitmenin bir yolu olduğunu biliyordum. Open Subtitles علمتُ أنّ ثمّة سبيل للديار .
    Ve Serena'yı beyaz elbise içindeki fotoğrafında gördüğümde, bir efsane yaratabilecek kadar güçlü bir şeyim olduğunu biliyordum. Open Subtitles ...ولم يكن لدى هذا الإلهام حتى وجدت صوره (سيرينا) بالفستان الأبيض ...وعندِئذ علمتُ أنّ لدى شئ قوى كفايه ...لأخلق أسطوره بالفعل
    Harvey yemeğinizden bahsetti ve bunun onu ne kadar sevdiğinin bir göstergesi- Open Subtitles لقد ذكر (هارفي) عشاءكما، ولقد علمتُ أنّ ذلك مؤشّر على أنّكِ مولعة...
    Kahretsin. Dışarıda kalmam gerektiğini biliyordum. Fanteziler her zaman gerçeklikten daha iyidir. Open Subtitles علمتُ أنّ عليّ البقاء خارجاً فالخيال دائماً أفضل بكثير من الحقيقة
    Anna'nın röportajımı bir şekilde kötüye kullanmaya çalışacağını biliyordum, ancak bu... Open Subtitles جعلتني (آنا) أبنيكَ كي تهدمكَ هي. علمتُ أنّ (آنا) ستتلاعب بمقابلتي بطريقةٍ ما، لكن هذا...

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus