"على الطريق" - Traduction Arabe en Turc

    • yolu
        
    • yoldan
        
    • yolunda
        
    • Yolda bir
        
    • yol üzerinde
        
    • yoldayız
        
    • yol üstünde
        
    • - Yolda
        
    • yoldayken
        
    • yoluna
        
    • yoldasın
        
    • yol kenarında
        
    • yola
        
    • yolun
        
    • yoldaki
        
    - Eski su deposu yolu. İlkokula zorla girmişler. Onun olduğuna oldukça eminler. Open Subtitles على الطريق القديم، اكتشفوا عمليّة اقتحام في المدرسة الابتدائية إنّهم متأكدون أنه هو
    yoldan geçerken bile bakamazmışsın oraya. Yine de bakıyorlar mıydı peki? Open Subtitles حتى وانت تمشي على الطريق لم تتمكن من النظر الى الداخل
    Direksiyona kurulurdum ve garaj yolunda o yeni modelin tadını çıkarırdım, çok güzeldi. TED وكنت اقفز خلف المقود وانطلق بالطراز الجديد في جولة على الطريق, وكان ذلك غاية في الروعه
    Anlaşılan seni Yolda bir restoranda durduracaktı, ve sana bu mektubu okutturacaktı. Open Subtitles من الواضح أنها كانت تريد التوقف في مطعم على الطريق لتجعلك تقرأه.
    O zaman bu yol üzerinde sürerseniz, topakları dışarı çıkarırsınız -- tam da burada gördüğümüz şey. TED و حينها عند القيادة على الطريق ستتلف المجاميع و هو ما شاهدناه هنا
    İki gündür yoldayız, bir kere yemek yedik, doğru düzgün uyumadık. Open Subtitles يومان على الطريق لم نتناول إلّا وجبة واحدة وبالكاد نحظى بالنوم
    Doğru rotada olduğunu düşünür, fakat emin olmanın bir yolu yoktur. Open Subtitles ظن أنه على الطريق الصحيح ولكن ما كان من سبيل للتأكد
    Bir rehbere, Tanrı'nın bir kuluna, bize yolu göstermesi için ihtiyacım var. Open Subtitles أنا بحاجة الى مرشد رجل من رجال الله كي يرشدنا على الطريق
    Sıkça yapılan bir hata. Yeni 56. yolu yapana kadar 56. yoldaydık. Open Subtitles خطأ منتظر, كنا على الطريق 56 إلى أن عملوا طريق 56 آخر.
    Deli olmadığım sürece, onu yoldan çıkartmak için yola bir şeyler koydu. Open Subtitles ستقولي بأني مجنون، لقد قام بوضع شيء على الطريق لجعلها تنحرف عنه
    Ateş eden kişi Collins'i tanıyor olabilirdi. Onu yoldan kasten çıkarmış olabilir. Open Subtitles مطلق النار قد يكون يعرف كولينز قام بالقائه من على الطريق متعمدا
    Arabamda bir müvekkilim olduğunda, ...Scott'ı gözünü yoldan ayırmaması ve burnunu benim işlerimden uzak tutması için uyarmam gerekmezdi. Open Subtitles لو التقيت بموكلي في السيارة فلست بحاجة لأن أخبر سكوت أن يبقي نظره على الطريق و لا يتدخل بشؤوني
    Geri dönüş yolunda olduğumuza inanıyorum ve bu konuda çok heyecanlıyım. TED وأؤمن حقا بأننا على الطريق الصحيح، وأنا متحمّس بشأن ذلك.
    Ama Yamashina yolunda bunu yapamadım. Open Subtitles و لكنى لم أستطع فعل هذا على الطريق المؤدى إلى ياماشينا
    Bugün Yolda bir kadın ve küçük bir kızla karşılaştım evet. Open Subtitles أجل لقد قابلت سيدة وفتاة صغيرة على الطريق هذا الصباح أجل
    Yolda bir polisin cep telefonunu çiğneyen bir ayı vardı da. Open Subtitles كان هناك دب على الطريق السريع المضغ على الهاتف المحمول لشرطي.
    Kritik yoğunluğun üzerindeki her ekstra araç yol üzerinde verilen bir noktanın içinden geçerek saniyedeki araba sayısını düşürür. TED عند تجاوز الكثافة الحديّة، تقلل أي مركبة إضافية عدد السيارات في الثانية الواحدة المارّة عبر فتحة مرور ما على الطريق.
    yani, Başkan'ın güvenimizi tazelediği gibi, hedeflerimizi başaracak yoldayız. TED وتأكيد الرئيس على اننا على اننا على الطريق لتحقيق أهدافنا
    Sekiyama'dan Yamashina'ya giden yol üstünde Open Subtitles على الطريق المؤدى من سيكياما إلى ياماشينا
    - Yolda bitirirsin. - Hem içip hem de araba kullanamam. Open Subtitles أنها ونحن على الطريق لا أستطيع التدخين والقيادة
    Böylece, sen yoldayken küçük kızın her zaman seninle olacak. Open Subtitles لذا، طالما انت على الطريق صغيرتك ستكون دوماً معك
    Belki de senin için yoluna çıkan bir tümsekten fazlasıyımdır. Open Subtitles أترين، ربما أنا أكثر من مطب على الطريق بالنسبة لكِ
    Serseri takımı şimdilik çekici gelebilir, ama inan bana sen de aynı yoldasın. Open Subtitles من الممكن أن يظهر الخطر و الجموح الأن لكن صدقينى انتى على الطريق نفسه
    yol kenarında yürüyen insanları almam için kiraladılar. Open Subtitles عملي هو أن ألتقط الناس الذين يسيرون على الطريق
    Arabayı yola öylece park edersen kolayca öldürülebilirsin. Burada olduğunu herkes anlayabilir. Open Subtitles أنت أوقفت السيارة على الطريق بإمكان أي احد كشف مكانك ثم قتلك
    Bu her şeyi anlatıyor. O, yolun ortasındaki beyaz çizgi. Open Subtitles هذا سيخبرك بكل ماتحتاجين معرفته انه الخط الابيض على الطريق
    yoldaki en hızlı şeyin o olduğuna bahse girerim. Dostum, o mükemmel! Open Subtitles أراهن أنها أسرع شيء على الطريق يا سلام ايها السيد انها متأنقة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus