Araştırma yaptım ve L.A.'de yürütülen klinik bir çalışma buldum. | Open Subtitles | لذا بدأت أبحث، وعثرت على عيادة تجريبية في لوس أنجيلوس |
Öğle yemeği toplantılarına dayanarak, Acı Kliniği diye yeni klinik teklif etti. | TED | اقترح معهدا جديدا وهو عيادة الألم مرتكزة على اجتماعات الغداء. |
kliniğe gideceksin! kliniğe gideceksin! Ve bie de pijama dükkanına! | Open Subtitles | عليك الذهاب إلى عيادة النوم عليك الذهاب إلى عيادة النوم |
Ayrıca Paris'teki şu klinikte dünyanın onu yiyip bitirdiği, düello tabancaları taşıyan bir adamın tecavüz ettiğine ilişkin sanrılar. | Open Subtitles | و قد جاءنا من عيادة باريس إنها تتوهم أن العالم يريد أن يلتهمها أنها قد إغتصبت من رجل معه مسدسات بارزة |
Taburcu olduktan sonra da onu kardiyo kliniğinde kontrollere çağıracağız. | Open Subtitles | , بعد صرفه نتوقع منه المتابعة في عيادة أمراض القلب |
Acil operasyon için Lex'i hava yoluyla Metropolis'teki Davis kliniğine götürüyorum. | Open Subtitles | سوف أنقل ليكس جواً إلى عيادة ديفيس في ميتروبوليس لجراحة مستعجلة |
Oppenheim klinik'te gereken bütün tahlil ve incelemeler yapıldı. | Open Subtitles | لقد خاض أفضل الفحوصات فى عيادة أوفنهايم يا ايدا |
Oppenheim klinik'te gereken bütün tahlil ve incelemeler yapıldı. | Open Subtitles | لقد خاض أفضل الفحوصات فى عيادة أوفنهايم يا ايدا |
Siyah bir doktor tarafından yönetilen, siyah insanlar tarafından çekip çevrilen, siyah insanlar için bir klinik. | Open Subtitles | عيادة للسود طاقمها من السود تتم إدارتها بواسطة دكتورة سوداء |
Glassman klinik'teki doktorlar bana yardım edemez. | Open Subtitles | الأطباء في عيادة جلاسمان لا يمكنهم مساعدتي |
Çok geç olmadan seni Glassman klinik'e gönderecek zorlamalar. | Open Subtitles | النوع الذي يجبرك علي العودة إلي عيادة جلاسمان قبل ان يفوت الأوان |
* onun ücretsiz bir klinik olması gerekiyordu * sigortanız olup olmadığını duymak * bu, sadece en sağlıkların hayatta kalmasından başka bir şey değil | Open Subtitles | المفروض تكون عيادة مجانية إلا لنسمع إن كنت مضمونأ أو غير مضمون إنما الحياة بقاء الأصلح |
Kocanızın, adadaki herhangi bir hastaneye veya kliniğe alındığını gösteren bir kayıt yok. | Open Subtitles | لا يوجد سجل بظهور زوجك مقدم من اي عيادة او مشفى في الجزيرة |
Bu, biraz fazla. Onun yerine Hamburg'taki Martini-Klinik adındaki kliniğe gitse riski 20'de 1'e inecek. | TED | ذلك كثير جداً. لو ذهب بدلاً من ذلك إلى هامبورغ، وإلى عيادة تسمى مارتيني كلينك، الخطورة ستكون واحد في العشرين. |
İyi deneme ama bu klinikte randevuyla iş yapılmaz. | Open Subtitles | محاولة جيدة، لكنها عيادة عامة مما يعني أنه لا يوجد مواعيد |
Üniversitedeyken bir yaz boyu bir fiziksel terapi kliniğinde çalışmıştım. | Open Subtitles | لقد عَملت فى عيادة علاج طبيعى فى الصيف بعد الكلية |
Buraya gelişimden birkaç gün sonra çok bariz bir şekilde hatırlıyorum; beslenme kliniğine gitmiştim. | TED | وأتذكر بوضوح أنه بعد بضعة أيام من وصولي، ذهبت إلى عيادة تغذية. |
Aslında, Dr. Wilson'ın ofisi oturduğum yere çok yakın, neden sen bana gelmiyorsun? | Open Subtitles | عيادة الدكتور " ويلسون " قريبة من شقتي لماذا يعود الأمر إلي ؟ |
Metadon kliniğini yoga salonuna çevirmişler gördün mü? | Open Subtitles | هل قاموا بتحويل عيادة الميثادون الي استديو لليوغا؟ |
Uyuma kliniğinden verdiler horlamamama yardımcı olacak. | Open Subtitles | ما هذا اعطوني هذا الشي في عيادة النوم وسيساعدني لايقاف الشخير |
Ama çoğu kişi "Nitelikli Federal Sağlık Merkezleri" sisteminin bir parçası olan bir klinikten randevu almaya çalışır. | TED | لكن الأغلبية يحاولون الحصول على موعد في عيادة تعد جزءًا من النظام تسمى المراكز الصحية المؤهلة فيدراليًا. |
Ama ne yazık ki bir tanesi gündüz kliniğinin kapatılmasını da kapsıyor. | Open Subtitles | أحدها للأسف يتضمن إلغاء يوم عيادة المتدربين |
Hiç önermemiştim bir grup embesilin psikiyatristin ofisine zorla girmesini. | Open Subtitles | لم أقترح قط أن تقتحم مجموعة من البلهاء عيادة طبيب نفسي |
Dr. Feinberg'ün muayenehanesi. Peki, ne zaman gelmeyi düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | عيادة الطبيب فيربرغ,حسناً,متى تريد القدوم؟ |
Edwin mobil bir dişçi muayenehanesine dönüştürmüş olduğu karavanıyla Kentucky'yi dolaşıyor. | Open Subtitles | يقود ادوين حول ولاية كنتاكي بمركبته التي حولها إلى عيادة اسنان |
Anne işimle ilgilenmen hoşuma gidiyor ama bir dişçinin muayenehanesinde çocuklara şekerli kurabiyeler veremezsin. | Open Subtitles | في عيادة أسنان طالما آمن أبوك باللمسة الشخصية |
Neredeyse 40 yıldır kliniğin başıymış. | Open Subtitles | لكي يعتني بالبؤساء في عيادة أفالون |