| Yaklaşık olarak üç yıl önce gömüldüğünü gösterir. gözleri sevimliymiş. | Open Subtitles | مايعني أنه دفن قبل مايقارب الثلاث سنوات لديه عينان فريدتان |
| "Uzun, kabarık saçları, parlayan kırmızı gözleri vardı... ve köpeğimsi suratından kan akıyordu." | Open Subtitles | شعر كثيف منقوش، عينان حمراوين لامعتين. ودم يسيل على وجهه الشبيه بوجه الكلب. |
| - Köre bir sadaka... - Kafanda gözlerin yok mu? | Open Subtitles | وفر النقود للكفيف أليس لك عينان فى رأسك ؟ |
| Önce uykumu çaldılar, yorgun fakat açık gözler, bir şeyler kaçırdığımı düşünürken, belki de süvari hâlâ geliyordur. | TED | كان أول شيء أخذوه هو نومي، عينان مثقلتان لكنهما مفتوحتان، أفكر بأني ربما فقدت شيئًا ما، ربما لا يزال الفرسان قادمون. |
| 180 cm boyunda, 80 kilo, kahverengi saçlı, mavi gözlü. | Open Subtitles | 6أقدام ، 180 رطل ، شعر بني ، عينان زرقاوان |
| Herhangi bir şeyden iki tanesine sahipsen – iki göz, iki kulak, burun delikleri sadece iki çıkıntı -- tüm bunlar iki biçiminde yerini alır. | TED | عندما يكون لديك اثنين من أي شيء -- عينان ، أذنان ، وحتى الأنوف ، أي بروز من اثنين -- هؤلاء يتشاركون في تشكيل الإثنين. |
| Benim gözlerim kahverengi. Sizinki mavi ya da gri olabilir. | TED | فأنا لدي عينان بنيتان. ربما عيناك زرقاء اللون أو رمادية. |
| Kütüphanenin içinde bile afyon etkisi altındaki gözleri kapanan, yavaşça sallanan kişiler görmek olağan bir durumdur. | TED | وهكذا داخل المكتبة، أصبح من المعتاد رؤية الناس يتسممون بالأفيون؛ عينان تنغلقان، جسم يترنح ببطء. |
| Altın dansçının parlak, kırmızı yeleleri, mavi gözleri ve mor benekleri vardı. | Open Subtitles | راقصة ذهبية ذات عرف فرس أحمر مضئ و عينان زرقاوان |
| Binbaşı Kitchener'ın gözleri küçük çiçekler gibi mavidir. | Open Subtitles | لدى الماجور كيتشنر عينان زرقاوان كالزهور |
| Hayır, onun beyaz fare gibi, ufacık kırmızı gözleri var. | Open Subtitles | إنه ليس كذلك ، إن لديه عينان صغيرتان حمراوتان |
| Çingene gibi kötü gözlerin var. Bunu niye dün görmedim? | Open Subtitles | لديك عينان سيئتان مثل غجرية لا أعرف كيف لم أر هذا البارحة |
| İyi gözle onu Mağripli, eğer varsa gözlerin. | Open Subtitles | انظر اليها ايها المغربي , لو كانت لديك عينان لترى بهما |
| Nasılsın baba? Çok güzel gözlerin var. Tanrı gözlerini korusun. | Open Subtitles | كيف حالك لك عينان جميلتان بارك اللة في عينيك |
| O parmaklıkların arasında şimdiye kadar gördüğüm en hüzünlü gözler vardı. | TED | وقد شاهدتُ بين هذه الشقوق أكثر عينان حزينتان في حياتي |
| harikulade kahverengi gözler. | Open Subtitles | شعرها داكن مائل للإحمرار عينان بنيتان جميلتان |
| Ancak Hedge şu bilgileri topladı: Lider yeşil gözlü. | TED | لكن هيدج جمع المعلومات التالية: للقائد عينان خضروان. |
| Mavi gözlü sarışın bir kız mıydı? Boş ver. O kızı tanırım, hiç sempatik biri değildir. | Open Subtitles | فتاه شقراء صغيرة ذات عينان زرقاوان أنا أعرفها ، إنها ليست ملائمة لمزاجك |
| Sisin içinde küçük bir parlaklık ve sonra bana bakan iki kırmızı göz gördüm. | Open Subtitles | كان مجرد بريق صغير في الضباب ثم رأيت عينان حمراوان تحدقان إلي, |
| Büyük bir burnum, mahzun gözlerim vardı, ama benim burnum ve benim mahzun gözlerimdi, anlıyor musunuz? | Open Subtitles | أعلم بأن لدي أنف كبير و عينان متدليتان لكنهما كانوا عيناني المتدليتان و أنفي, تعرفين هذا؟ |
| Sadece iki gözün var ama. Burnundaki kıllar saymakla bitmiyor. | Open Subtitles | لكن لديك عينان فقط فيما لديك الكثير من شعر المنخار |
| İnsan gözü oldukça beceriklidir. İki göze sahip olacak kadar şanslıyız. | TED | نعم، فالعين البشرية دقيقة جدًا ونحن محظوظون لأننا نملك عينان |
| Çok güzel Gözleriniz var. Hoşçakalın. | Open Subtitles | إن لديك عينان جميلتان إلى اللقاء |
| İki gözüm de hala sağlam ve onlarla ne görürsem ona inanırım. | Open Subtitles | مازالت لدي عينان جيدتان وأعتقد ما أريد أن أرى بهم |
| Tanrım, görüp görebileceğiniz en güzel gözlere sahipti. | Open Subtitles | رباه، إنها تملك أجمل عينان من الممكن أن تروها |
| Beni kandırmak için koyu saçlar ve güzel gözlerden fazlası gerek. | Open Subtitles | سيتطلّب الأمر ما هو أكثر من شعر غامق اللون و عينان جميلتان لخداعي |
| - Evet. Mükemmel eğitilmiş bir gözünüz var, moya dorogaya. | Open Subtitles | لديكي عينان رائعين ومدربين جيداً "كعيون القطط " |
| Diğer kişinin gitmemiş olması iki mahkuma da kendi gözlerinin yeşil olduğu gerçeğini bildiriyor. | TED | حقيقة أن السجين الأخر قد انتظر تخبر كل سجين أو سجينة أنه لديه عينان خضراوان |