Elinde daha fazla delil yoksa, olayı mahkemeye taşımak zaman kaybı olur. | Open Subtitles | لو لم يكن لديك اى دليل لتعرضه علىّ, فستكون المحاكمة مضيعة للوقت |
Eğer bugün şanslı gününse, bunun kullanmamak aptallık etmek olur. | Open Subtitles | لو كان يوم حظك فستكون غبياً إن لم تستفد منه |
İşini bitirdiğinde bu yapışkan, gergin, dikey hatlardan birkaç düzine yapmış olacak. | Open Subtitles | حينما تنتهي، فستكون قد ثبّتت عشرات من هذه الخطوط اللزجة والمتشابكة والعموديّة. |
Planımız işe yaramazsa bu çok kısa bir savaş olacak. | Open Subtitles | لو لم تفلح خطتنا , فستكون هذه معركة قصيرة جداً |
O kadar küçükler ki, eğer bu kumanda bir nanomateryal olsaydı, insan saçı bu odanın boyutunda olurdu. | TED | إنها صغيرة جداً لدرجة أنه لو كانت أداة التحكم هذه جزيئاً متناهي الصغر، فستكون الشعرة البشرية بحجم هذه الغرفة. |
Şimdi kayıt cihazına konuş yoksa arkadaşının ölümünden doğrudan sorumlu olacaksın. | Open Subtitles | الآن قل الكلمات لأسجلها وإلا فستكون المسؤول المباشر عن موت صديقك |
Eğer işini bir daha yapmazsan burada asılı olan sen olursun. | Open Subtitles | ،إذا أخفقت بإنهاء واجبك مجدداً فستكون أنت من يُجر من عقبيه |
Böyle bir fotoğraf yetkililerin eline geçerse suç sayısı üç olur. | Open Subtitles | إذا وقت صورة كهذه فى يد السلطات فستكون هذه سابقة ثالثة |
ama koruyabilirsek Noel ruhunu kalbimizde, zamanda geriye dönme gücü olur bizimle! | Open Subtitles | لكن إن احتفظنا بالعيد في قلوبنا فستكون لدينا القدرة لنعيد الزمن نفسه |
Gücümüz fazla olduğunda, zaten itibarımız olmuş olur. | TED | عندما تكون لدينا طاقة عالية، فستكون لدينا المصداقية بالفعل. |
Ona haber verirsen, bu bizim sonumuz olur. Ama eğer haber vermezsen, bu onun sonu olur. | Open Subtitles | إن حذرتيه فستكون نهايتنا إن لم تحذريه فستكون نهايتة |
Bu adamı davadan almanızı talep ediyorum yoksa ciddi sonuçları olacak. | Open Subtitles | أطالب بإبعاد هذا الرجل عن القضيّة وإلا فستكون هناك عواقب وخيمة |
Önden ya da arkadan salmadan bunu atlatabilirsem bir mucize olacak. | Open Subtitles | أذا ما عبرت من هذا الامر بدون أي أصابات فستكون معجزة |
Aksi takdirde, bundan sonraki biralarımı içmek için, pipete ihtiyacın olacak | Open Subtitles | أو في المرة القادمة التي تشرب فيها جعتي فستكون عبر قشة |
Düşünüyorum da, sıra son kapışmaya geldiğinde anaya özgü nefretiyle bir goril, ne faydalı bir müttefik olurdu. | Open Subtitles | عليّ أن أتصور الأم الغوريلا الثائرة فستكون مفيدةً لنا في قتالنا الأخير |
İkamet işi hallolana kadar beklersek, sen bir hastanede olacaksın ben diğerinde. | Open Subtitles | إذا أنتظرنا حتى إنتهاء الإقامة فستكون في مستشفى وأنا في مستشفى آخر |
İyi düşün. Şimdi pes edersen bir sonraki dövüşe katılabilecek durum olursun. | Open Subtitles | فكّر بالأمر، لو استسلمت الآن فستكون في حالٍ لائقٍ لخوض النزال القادم. |
Eğer bunu yapabilirsek, daha fazla işlev kurabilirsek, yığılabilir olacaktır. | TED | إذا نحن نجحنا في هذا، إن استطعنا توسيع المجال الوظيفي، فستكون قابلةً للتكديس. |
Ama o zaman herkes gibi olurdun. | Open Subtitles | لكن إن أصبح لديك أيدٍ عادية، فستكون مثل أي أحد آخر. |
Eğer ağabeyinin tişörtünü bırakıp, dev kafalı Angut Linus gibi dolaşmanı da engellersek, iyileştin demektir. | Open Subtitles | الآن ان تمكنّا من جعلك تكف عن المشي وأنت تحمل قميص أخيك كرجل معتوه فستكون على ما يُرام |
Bu senin suflelerine benziyor. Eğer düzgün yapmazsak, felaket olabilir. | Open Subtitles | إنه مثل سمنتك إذا لم تفعليه بشكل جيد فستكون كارثة |
Eğer yukarıda bir bokluk olursa, ilk sen gidersin lan. | Open Subtitles | لو حدث شيء بالأسفل فستكون أول من يطلق عليه النار |
Uber şoförünün yolculuk bedava mı olmalı diye sorması gibi mi? | Open Subtitles | مثلا ان تحدث اليك سائق التكسي الخاص بك فستكون الاجره مجانية؟ |
Yazmazsanız boşa çaba harcamış olursunuz. | Open Subtitles | و مع ذلك ، إن كنتم لا تكتبون بإخلاص فستكون مضيعة للوقت |
Emin ol canım, orada bir sıcaklık olsaydı açılırdı, tamam mı? | Open Subtitles | أعدك أنه اذا كانت هناك حرارة فستكون مشتعلة يا صديقي حسنا؟ |