Babam her zaman "Tanrı tam zamanlı çalışma ekonomisi yürütür" derdi. Eğer ihtiyacı takip edersen hayatta hep bir amacın olur. | TED | أبي يقول دائمًا الإله يدير اقتصاد التوظيف الكامل، وأنه إذا فقط لبًّيت حاجة ما، لن تخفق في تحقيق هدف في الحياة. |
Çocuk: Irkçılık, depresyon, benim gibi insanların hayatta hiçbir yere gelememesi. | TED | العنصرية، الاكتئاب، الأشخاص المشابهين لي الذين لم ينالوا فرصتهم في الحياة. |
Gerçek hayatta, herkesin bireysel risk değerlendirmesi, kişisel durumlarına bağlı olarak değişkenlik gösterir. | TED | في الحياة الحقيقة، سيختلف تقييم المخاطر الفردي لكل شخص اعتماداً على ظروفهم الشخصية. |
Tıpkı gerçek hayattaki gibi Cervantes, romanının başarısını karakterlerinin dünyasına dâhil etti. | TED | وكما في الحياة الواقعية، ضم سيرفانتس نجاح روايته إلى عالم شخصياته الخيالية. |
Hayatımız damgalanmalarla ve onları körükleyen engellerle gölgelenirse Yaşama hakkının anlamı nedir? | TED | ما معنى الحق في الحياة عندما حياتنا مغيمة بالوصم وبالعوائق التي تؤجج هذا الوصم. |
Bu diğer yaşam olarak, onu ücretsizdir ve Sen mutluyuz. | Open Subtitles | في الحياة الأخرى ، كنت حرة منه و كنت سعيدة |
Her şeyimi kaybettim. Senin gerçek bir hayat için şansın var. | Open Subtitles | وقد فقدتُ كل شيء، أنتِ مازال لديكِ فرصة في الحياة الحقيقية |
hayatta en korkunç şey hayatın kendisi. Çocuklarım için çok endişeleniyorum. | Open Subtitles | ان أكثر الأشياء اثارة للخوف في الحياة , هي الحياة نفسها |
Böylece gerçek hayatta bi sürü sıfırsız toplam oyunları vardır. | TED | كما أنه هناك الكثير من الألعاب اللاصفرية في الحياة الحقيقية. |
Doğru bir teşhis olsa gerek, Bay Keating. hayatta her şeyin bedeli vardır. | Open Subtitles | يجوز ان تكون تلك هى العبارة الصحيحة كل شيء في الحياة له ثمنه |
Jonas, gerçek hayatta kibar ve kadınlara karşı utangaç bir adamdı. | Open Subtitles | جوناس, الذي كان شخصاً مُميّزاً وخجول مع النساء في الحياة الحقيقية |
hayatta önemli olan yalnızca, dört soru vardır Don Octavio. | Open Subtitles | يوجد في الحياة أربعة أسئلة .فقط ذات قيمة، دون أوكتافيو |
Bilirsin Jade, hayatta mutlu olma fırsatı elimize çok az geçiyor. | Open Subtitles | تعلمين يا جايد، لدينا فرص قليلة جدا لنكون سعداء في الحياة. |
Gerçi bu hayattaki hemen hemen her şey için geçerli. | Open Subtitles | لكن أظن أن ذلك ينطبق على أي شيء في الحياة. |
Anesteziden sonra, onlara orada olmak istediğini söyledi ve bana sadece yüzde iki Yaşama şansı verdi. | TED | صحوت من التخدير، وقال لهم الجراح أن يبلغوه أنه أراد أن يكون هناك، وأنه أعطى لي حوالي الاثنين بالمائة فرصة في الحياة. |
Evet, ama yaşam tecrübemin bunlar için bana yardımı olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، لكن لا أعتقد أنّ الخبرة في الحياة ستفيدني مع هذا. |
Gelip geçici o uygunsuz kadınlarla o kadar meşguldün ki bana hiç işe yarar bir hayat dersi vermedin. | Open Subtitles | لقد كنت مشغولا جدا مع كل تلك النساء غير مناسبين لك .. عن أن يعلمني أي دروس في الحياة |
İşler toparlandığındaki hayatın en iyi anları çok az ve kısacıktır. | Open Subtitles | وأفضل اللحظات في الحياة , عندما يترتب كل شيء قليلة وعابرة |
Ailemin ölümden sonraki yaşamda beraber olma durumunu riske atamam. | Open Subtitles | لن أخاطر بأن لا تكون عائلتي معاً في الحياة الآخرة |
Hey, belki de geçmiş hayatında bir fotoğrafçı olduğunu öğrenmen bir çeşit işarettir. | Open Subtitles | ربما معرفتكِ بأنكِ مصورة في الحياة السابقة هي نوع من العلامات |
Belki de sadece taşları değil hayatı da değiştiren bir süreç halen işliyordur. | TED | ربما هناك عملية لا تزال نشيطة إلى اليوم قد سببت تغيرات ليس فقط في الصخور بل في الحياة. |
Fakat dünyada bir şeyin en iyisi olma ihtimali... hayatta pek elinize geçmez. | Open Subtitles | ولكن الفرصة ليكون أفضل في العالم في شيء لم تحصل كثيرا في الحياة. |
Bizden önce eski zamanlardaki medeniyetlerde olduğu gibi... bu soylu adamı Yaşarken kazandığı servetiyle birlikte uğurluyoruz... böylece öbür dünyada onların tadını çıkarabilir. | Open Subtitles | هذا بالضبط ما يحدث كما الحظارات القديمة قبلا نرسل هذا الرجل النبيل مع ثرواته في الحياة |
Öylece hayata sıçramışsın, iş yok, plan yok, bir biradan diğerine, ve hala herkes sana tapıyor, değil mi? | Open Subtitles | انت فقط تسيرين في الحياة بلا عمل بلا خطة , من بيرة إلى أخرى ولا أحد يركز عليك ؟ |
yaşamdaki amacım; verimli bir şekilde karşıt görüşte olmamıza yardımcı olmak. | TED | وظيفتي في الحياة هي المساعدة في أن نختلف على نحو مُثمِر. |
Bunlar sadece daha geniş bir kelime dağarcığı olan yaşamın anlatabileceği hikâyelerden birkaçı. | TED | هذه بعض أنواع القصص فحسب التي سنراها في الحياة التي تحوي مفردات أكثر. |
Çünkü hayatımın tek gayesi her zaman yanına geri dönebilmek. | Open Subtitles | لأنني جعلتها مُهمّتي في الحياة أن أجد طريقي إليكِ دائماً |