En iyisi bunları ilk istasyonda, tuttuğumuz zabıtla birlikte güvenlik görevlilerine teslim ederiz. | Open Subtitles | دعنا نسلمهم لقوات الأمن في المحطة الأولى هناك قواعد وتعليمات في هذه البلاد |
Güzel suratını bir kere istasyonda gördü de hayatının aşkı mı oldun? | Open Subtitles | رأى وجهك الوسيم في المحطة في أحد الأيام والآن أصبحت الفتى المناسب؟ |
Scarlett, seni böyle hatırlamayı tercih ederim istasyonda titrerken değil. | Open Subtitles | سكارليت، أفضل أن أتذكرك كما أنت الآن ليس وأنت تودعيني في المحطة |
İçim rahatladı çünkü merkezde konuştuğum herkes öyle olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | هذا أمر يبعث على الراحة، لأن كل من خاطبتهم في المحطة أخبروني أنك غبي |
Bir sonraki durakta bekleyen yolcular var. | Open Subtitles | هو يحصل على المسافرين ينتظر في المحطة القادمة. |
Hemşire Karakolda olanlardan haberim olup olmadığını sorduğunda ben de yatağımda uzanmış pudingimi yiyordum. | Open Subtitles | وكنت جالسا في سريري أكل حلواي عندما سألتني أحدى الممرضات عما اذا سمعت عن المشكلة في المحطة |
Bu bir su arıtma sistemi ve temel bir kısmı uzay istasyonunda suyu arıtma teknolojisi üzerine kurulu. | TED | نظام تنقية المياه، وعنصرها الأساسي يقوم على تقنيات تصفية المياه المستعملة في المحطة الفضائية. |
Bizi istasyonda karşıladığında onun ne kadar eli sıkı biri olduğunu gördün. | Open Subtitles | أنت رأيتها كيف كانت تشعر بالكبت عندما قابلتنا في المحطة |
- Peki, istasyonda tanıdığınız hiç kimseyi gördünüz mü? | Open Subtitles | ـ هل رأيتِ أي شخص تعرفينه في المحطة ؟ ـ لا |
Şimdi istasyonda. Dur, arabamla götüreyim seni. | Open Subtitles | إنه في المحطة الآن انتظر، سأوصلك بسيارتي |
Ben ayrılırken sahildesin, ama birden istasyonda karşıma çıkıyorsun. | Open Subtitles | أتركك عند الشاطئ، ومن ثمّ أجدك في المحطة |
Bir çok işaret var, ve uşağım sizi istasyonda uyardı. | Open Subtitles | مضحك هناك العديد من الإشارات، وخادمتي حذرتك في المحطة |
Annem Brüksel'e uğramamı istiyor. İstasyonda olacakmış. | Open Subtitles | أمي تريد مني التوقف في بروكسل ستكون بإنتظاري في المحطة |
Galiba merkezde çocuk dedektif rozetim olacaktı. | Open Subtitles | أظن أنني أملك بضعة شارات للمحققين الناشئين في المحطة |
çocukları bulacağım ve bir sonraki durakta ineceğim. | Open Subtitles | سأبحث عن الأولاد وإغادر القطار في المحطة القادمة |
Karakolda olan rezaleti, Sihirbaz'ı yakaladıklarını sanmalarını duydum ama o Sihirbaz değildi, değil mi? | Open Subtitles | سمعت عن الجلبة أسفلاً في المحطة بأنهم ظنوا أنك أمسكت بالرجل السحري لكنه لم يكن الرجل السحري ، أليس كذلك؟ |
Bunu tren istasyonunda tanıştığın Rus getirdi. | Open Subtitles | الروسي الذي قابلناه في المحطة هو الذي أحضرها هنا |
Frankfurt trenin garda durdurulması emrini vermişti. | Open Subtitles | في فرانكفورت اُمر القطار بإلتوقّف في المحطة |
Daha önce gördüğünüz, istasyondaki otoparkın köşesini aldık ve herkesin paylaşması ve ürün toplaması için sebze yatakları yaptık. | TED | أخذنا زاوية من مواقف السيارات في المحطة الذي رأيتموه، و زرعنا العديد من الخضروات للجميع ليتشاركوا ويقطفوا من صنيعهم. |
Benzin istasyonundaki görevliye sormalıydı diye düşünüyorum. | Open Subtitles | أظن كان عليه أن يسأل الرجل .الذي يعمل في المحطة |
5:55. İstasyona rahat rahat varırız. | Open Subtitles | سنكون 5.55 في المحطة هناك متسع من الوقت. |
Benim, istasyondayım. | Open Subtitles | إنه أنا، أنا في المحطة. |
Valizle beraber istasyondayken onlara ne söylediniz? | Open Subtitles | عندما كنت في المحطة مع الحقيبة ماذا قلت لهم ؟ |
Her gün istasyondan ve senden ayrılıyorum, ama düşüncelerim beni bırakmıyor. | Open Subtitles | كل يوم أتركك في المحطة لكنك لا تتركيني |