Şöyle, efendim; Ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسناً، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دم محطمه |
Şöyle, efendim; Ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسنا، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دمّ محطمه. |
Görünüşe göre hayır. Ciğerlerinde çok su yok. Oksijensiz kalmış. | Open Subtitles | من الواضح كلا، ليس هنالك كمية كافية من الماء في رئتيه ليختنق |
Bölmenin kapısını tekmeliyor ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyor. | Open Subtitles | لقد رفس باب الحمام وبدأ يصرخ بكل الهواء المعبء في رئتيه |
O kutu okyanusta uzun süre kaldı, Akciğerlerinde su mu var? | Open Subtitles | الصندوق قضى وقتاً طويلاً في المحيط هل هناك ماء في رئتيه ؟ |
akciğerlerindeki pıhtı sağ ventrikül art yükünü artırıp beyne giden kan akışını azaltmıştır. | Open Subtitles | جلطة في رئتيه تزيد من التدفق الدموي من بطينه الأيمن و يتجه التدفق الزائد الى الدماغ |
Hastane kayıtları, yatırıldığında Ciğerlerinde tuzlu su olduğu gösteriyor. | Open Subtitles | الآن تظهر سجلات المستشفى أنه كان يعاني من وجود مياه مالحة في رئتيه عندما دخل المستشفى |
Günün sonunda Detroit Nehri'nde Ciğerlerinde musluk suyuyla bulunuyor. | Open Subtitles | في وقت لاحق من ذلك اليوم، وجد في نهر ديترويت مع مياه الصنبور في رئتيه |
- Ciğerlerinde sıvı olması bıçağın önemli bir yere değdiği anlamına mı gelir? | Open Subtitles | سوائل في رئتيه هل يعني ذلكَ إنّ السكين أصابتْ شيئاً ؟ |
Hastane raporu gösteriyor ki çocuğun Ciğerlerinde ufalanabilir yapı malzemesi var. | Open Subtitles | هذهِ سجلات المستشفى تظهر مواد بناء هشة في رئتيه. |
Adamın Ciğerlerinde hala sıvı var. | Open Subtitles | هذا الرجل لايزال لديه سوائل في رئتيه |
Bir tanesi, Baltimore, Ciğerlerinde dumanla kurtuldu. | Open Subtitles | "ونجا خيلٌ واحد، "بالتيمور مع وجود دخانٌ في رئتيه |
Doktorlar, şimdi de Ciğerlerinde cam elyafı olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | *تعليمات هامّة حول العلاقة بالزبون* والآن يقول الطبيب أن هنالك أليافاً زجاجية في رئتيه. |
Evet, ve Ciğerlerinde dumana rastlamamışlar. | Open Subtitles | ويبدو، أنه لم يكن هناك دخان في رئتيه. |
Kabinin kapısını bir tekmeyle açtı, ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. | Open Subtitles | لقد رفس باب الحمام وبدأ يصرخ بكل الهواء المعبء في رئتيه |
Akciğerlerinde ya da burun deliklerinde hiç yosun yoktu. | Open Subtitles | لا وجود أي أثر للطحالب في رئتيه أو في الممرات الأنفية. |
Midesi boşmuş yani o kadar alkolü emecek bir şey yokmuş ve Akciğerlerinde kan toplanması var bütün bunlar aşırı doz olduğunu destekliyor. | Open Subtitles | معدته فارغة، لذلك لا شيء ،لاستيعاب جميع الكحول وهو لديه احتقان في الأوعية ،الدموية في رئتيه وكلها تدعم نظرية انه .تعاطى جرعة زائدة |
Akciğerlerinde bir çeşit kimyasal yanma. | Open Subtitles | نوعُ من الحرق الكيميائي في رئتيه |
Tedavimiz kafasındaki pıhtıyı olması gerektiği gibi parçaladı ama parçalardan biri akciğerlerindeki arterlerden birine gitti. | Open Subtitles | علاجنا تسبب بتفتت الجلطة في رأسه كما يفترض ان يحصل بإستثناء ان قطعة انفصلت و ذهبت الى احد الأوردة في رئتيه |