En son orda yediğinde alışveriş merkezinin hapishanesinde üç gece geçirdin! | Open Subtitles | آخر مرة أكلت هناك قضيت ثلاثة ليالي في سجن المجمع التجاري |
Evet, arazisine girenlere mızrakla saldırmaktan bir sene Samut Prakarn hapishanesinde yatmış. | Open Subtitles | أجل .. قضى لتوه عاماً في سجن ساموت براكان لمهاجمة المتجاوزين بالرمح |
Onun profiline çok uyan başka bir suçla karşılaşınca da bir kez daha onu aramaya başlamış ve bu sefer de California'daki bir hapishanede olduğunu öğrenmiştim. | Open Subtitles | و بعد ذلك وجدت جريمة تناسب ما فعل سابقًا لذلك قمت بالبحث عنه مرة أخرى، و في هذه المرة و وجدته في سجن أخر في كاليفورنيا |
Dostum, ben yedi yıl maksimum güvenlikli bir hapishanede çalıştım, ... ve bu hala gördüğüm en gay şey. | Open Subtitles | يا صديقي لقد عملت في سجن لمدة سبع سنوات و تلك هي أكثر الأشياء شذوذاً اللتي سبق لي رؤيتها |
-Sen onay verdin, ve hayatının geri kalanını askeri Hapiste geçirirsin. | Open Subtitles | أنت من سمح للطائرة بالإقلاع وستمضي بقية حياتك في سجن عسكري |
Örneğin, Kanada'da Queen's Üniversitesi'nde yüksek lisans okurken Collins Bay hapishanesindeki hükümlüler bana yardım etmeyi kabul etti. | TED | على سبيل المثال، عندما درست في كلية الدراسات العليا في جامعة كوينز بكندا، اتفق السجناء في سجن خليج كولينزعلى مساعدتي. |
Ferguson hapishanesinde bu ilaçları alamıyordu, çünkü kimse ilaçlarını alamıyordu. İki haftasını bir hücrede geçirmenin nasıl bir şey olduğunu anlattı; | TED | لا تستطيع الحصول على تلك الأدوية في سجن فيرجسون، لأن لا أحد يستطيع الحصول على الأدوية. |
Afrika hapishanesinde dört yıl boyunca yerliler günde iki kere canıma okudu. | Open Subtitles | أربع سنوات في سجن افريقي اذوق المر مرتان في اليوم منهم |
Davadan sonra, yargıçlar ve jüri alçak gönüllü anlatıcınızı, kötü sözlerden sonra 14 yıla mahkum ettiler, 84-F devlet hapishanesinde kokuşmuş sapıklar ve prestupniklerin arasında. | Open Subtitles | بعد المثول للمحاكمة والمحلفين وسماع إتهامات خطيرة في حق صديقكم الراوي حُكم علي بالحبس 14 سنة في سجن الولاية رقم 84 مع أعتى المجرمين والمارقين |
Bir İsrail hapishanesinde kalan yaşamını geçirmekten kesinlikle daha iyi. | Open Subtitles | بالطبع أفضل من قضاء بقية حياتك في سجن إسرائيلي |
Meksika hapishanesinde resmin var. | Open Subtitles | هل تعلمين أن صورتك معلقة على جدار في سجن مكسيكي؟ |
Kocası ise silahlı soygun suçundan dolayı San Lois Obispo hapishanesinde tutuklu bulunuyor. | Open Subtitles | بتهمة السطو المسلح في سجن سان لويس أوبيسبو |
Oradaki arkadaşımız sağ olsun, onları bir tür hapishanede tutuyoruz. | Open Subtitles | شكرا لاصدقائنا انهم يبقون عليهم في سجن من نوع ما |
Bir keresinde ormandaki bir hapishanede geçen bir film izlemiştim. | Open Subtitles | رأيت فيلماً ذات مرة تقع أحداثه في سجن في الأدغال |
Meksika'daki Hapiste zengin olunmaz. | Open Subtitles | لا يمكنكِ جمعه بقضاء سنتين في سجن مكسيكي |
Artık dahili tesisat yapabiliriz. Tıpkı kadın hapishanesindeki gibi. | Open Subtitles | الآن يمكننا أن نركب مواسير داخلية مثل التي في سجن النساء |
- Evet. Dostum, Fox Hill Hapishanesi'nde beş gün dayanamazsın. | Open Subtitles | مان، فإنك لن تستمر خمسة أيام في سجن فوكس هيل. |
Bu rapora dayanarak sizi, ıslah bölümünün gözetiminde... üç yıl hapis cezasına çarptırıyorum. | Open Subtitles | بناءً على على ما ورد في هذا التقرير، حكمت عليك بالسجن مدة ثلاث سنوات. في سجن دائرة الإصلاح. |
Orta Doğu'da bir hapishaneye tıkılıyorsun ve en büyük şerefsiz bir Koreli çıkıyor. | Open Subtitles | تكون عالقاً في سجن في الشرق الاوسط واكبر ابن ساقطة فيه هو كوري |
Yere çakıldığımızda ya da Çin hapishanesine tıkıldığımızda aklım başımda olsun diye mi? | Open Subtitles | لماذا؟ حتى أكون صاحيا حينما نتحطم؟ أو حين يلقى بنا في سجن صيني |
Duydum ki şişko amcanı görmek için hapishane kulesine çıkmışsın. | Open Subtitles | إذن, لقد سمعت أنك تزور عمك البدين في سجن البرج |
Baltimore'lu iki kişi bugün bir gizli polise 40 dolarlık kokain satmaya teşebbüsten 15 yıl hapse mahkûm edildiler. | Open Subtitles | اثنان من رجال بالتمور حكم عليهم بالسجن 15 عام في سجن فيدرالي اليوم . لحيازتهم مكاتب لبيع الكوكاين .. |
İşlemediğim bir nefret suçu yüzünden maksimum güvenlikli cezaevinde iki yıl yattım. | Open Subtitles | أمضيت سنتين في سجن شديد الحراسة من أجل جريمة كراهية لم أرتكبها. |
Ben hapisteyim, Ama sen daha kötü bir hapishanedesin! | Open Subtitles | أنا في سجن ، ولكنك في أسوا سجن |
Lütfen. Kokmuş hapisanede tek başıma çürüyüp gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريد إمضاء بقية حياتي في سجن متعفن ، مستحيل |