inşaatı alanında ve aerodinamik alanındaki uzmanlardan oluşan bir takım biraraya getirdik. | TED | يشمل الموسوعيين والاختصاصيين في مجال الديناميكا الهوائية في مجال بناء الطائرات الشراعية. |
Onlar eğlence sektörü denen iş alanında başarılı olmaları en az beklenenler ama cesaretleri ve yetenekleri onları buraya ulaştırdı. | TED | وكانوا أقل من يُتوقع أن يكونوا ناجحين في مجال العمل الترفيهي في النهاية تغلبت شجاعتهم ومواهبهم الى اتخاذ هذه الخطوة |
Aklıma geldi de, senin adlî bilim konusunda kısıtlı bilgin var. | Open Subtitles | يبدو لي أن لديك خبرة محدودة في مجال علم الطب الشرعي |
Onun iş sektöründe değilim ama bir yarışı kaybetmen çok zor bence. | Open Subtitles | لست في مجال عمله، لكن أجد صعوبة بالتصديق أنكِ تخسرين أية مسابقة. |
Hadi canım. Ben de restoran işindeyim. | Open Subtitles | غير معقول ، أنا أعمل في مجال المطاعم أيضاً |
Yapay zekâ bakımından önemli üç konudan da bahsedelim: güç, yönlendirme ve hedef. | TED | إذن لنتحدث عن هذه المحاور الثلاثة في مجال الذكاء الاصطناعي: القوة والقيادة والوجهة. |
Şov dünyasında bile izin verilmeyen çok çirkin bir seviyeye geldin. | Open Subtitles | لقد كنت بغيضاً بنحو لا يسمح به حتى في مجال الفن |
Benzer gelişmeler enerji alanında da gerçekleşiyor, yenilenebilir enerji de dahil. | TED | وتقدم مشابه يحدث في مجال الطاقة بما في ذلك الطاقة المتجددة. |
O zamandan beri, yapay zeka alanında yeni bir bakış açısı türedi. | TED | ولكن منذ ذلك الحين، فقد حدث تحول نظري في مجال الذكاء الصناعي. |
Çoğu kişi, insan gözünün kendi görüş alanında bir kör noktası olduğunu bilmez. | Open Subtitles | معظم الناس لا يعرفون أن العين البشرية لها مناطق عمى في مجال رؤيتها |
Hâlâ araştırma aşamasında olsa da, kök hücreler bir gün kardiyoloji alanında büyük bir atılımın müjdecisi olabilir. | TED | في حين ما زال الأمر في طور البحث، الخلايا الجذعية قد تنبئ في يوم من الأيام عن قفزة كمية في مجال طب القلب. |
Peki ya gittikçe ucuzlama nerede? Genelde tıp alanında pek rastladığımız bir şey değil bu. | TED | الآن ماذا عن التكاليف التي أصبحت أكثر رخصا؟ إنه شيئ لا نفكر فيه عادة في مجال الطب، |
Daha önemlisi, kriptolama alanında büyük gelişmeler var. | TED | الأهم من ذلك، لدينا اكتشافات كبيرة في مجال التشفير. |
İngilizce, Fransızca ve belki de Çince bilmek istiyoruz, ve dil konusunda iyiyizdir." | TED | نريد أن نعرف اللغة الإنجليزية والفرنسية وربما الصينية، ونحن جيدون في مجال اللغات." |
Hizmet sektöründe yüksek maaşlı maharet gerektiren işlerin yerine düşük maaşlı işler geldi, ve yaşam standartları düşmeye başladı. | Open Subtitles | حلت الوظائف متدنية الأجور محل الوظائف المهارية مرتفعة الأجور في مجال تقديم الخدمات وترتب على ذلك انخفاض مستوى المعيشة |
Yüzüm dinç dursa da 90'ların başından beri banyo uşaklığı işindeyim ve bu gibi durumlarda ne yapılması gerektiğini bilirim. | Open Subtitles | إنما انا في مجال تجهيز الحمامات منذ حقبة التسعينيات لذا أصبحت لدي خبرة بما تحتاجه هكذا مواقف |
Bok gibi bir yerden geldim ben, eğlence dünyasında bir iş adamıyım. | Open Subtitles | لدي أهميه في هذا العمل أنا رجل بارز في مجال عمل الترفيه |
Bir keresinde bir dostum bana demişti ki... "Bizim işimizde karanlıkta yürürüz. | Open Subtitles | قال لي صديق ذات مرّة، في مجال عملنا، إننا نسير في الظلام. |
Eğitim olarak ise belki de hepsinden bariz olarak insanları bağlama şeklimizi değiştirebiliriz. | TED | في مجال التعليم ربما الأكثر وضوحاً بين الجميع, نستطيع تحويل الكيفية لجذب الناس. |
Bu Ejderha erkekleri büyüyünce, aşk ve iş hayatında çok daha fazla rakipleri olacak. | TED | وعندما يكبر اطفال التنين هؤلاء، فسيواجهون منافسة مستعره في مجال الحب والعمل. |
Belirli bir alanda uzman değilseniz bile alan dışı uzmanlığınız, o alandaki büyük problemleri çözmenin anahtarını taşıyabilir. | TED | أنه حتى وإن لم تكن خبيرًا في مجال معين، فإن خبراتك الحياتية قد تحمل المفتاح لحل المشكلات الكبيرة في هذا المجال. |
Şöyle de ilginç bir şey var ki, günümüzde bilgi üzerine pek çok çalışma var ve neredeyse hepsi dil konusunda yapılıyor. | TED | الملفت للانتباه هو اليوم نحن نقوم بكثير من العمل على المعلومات، وأغلب هذا يتم في مجال لغوي. |
Aynı zamanda teknolojide beklenmeyen ikinci büyük devrime sebep oldu. | TED | ولكن تسبّب أيضا بثاني ثورة غير متوقعة في مجال التكنولوجيا. |
Senin iş zekanla benim politik deneyimlerimle, bu işi havaya kaldırabiliriz. | Open Subtitles | ذكائك في مجال الأعمال مع خبرتي في السياسة بإمكاننا إنجاح الأمر |
2010 yılında yapılan bir araştırma mezunların sadece dörtte birinin alanlarıyla ilgili bir işte çalıştıklarını gösterdi. | TED | توصلت إحدى الدراسات في عام 2010، إلى أن ربع خريجي الجامعات فقط من يعملون في مجال له علاقة بشهاداتهم الجامعية. |