Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Şimdi bu kişi, her kimse, o şimdi Mrs Kennicut'a santaj yapmak için çok uygun bir durumda olur. | Open Subtitles | والآن هذا الشخص مهما يكن هو في موضع مثالي لابتزاز السيدة |
Örneğin, kaba yöneticilerle, güçsüz bir duruma düşünce ya da bir şeye ihtiyaç duyunca bu onlara acıtarak döner. | TED | كمثال، مع المديرين التنفيذيين الأفظاظ، يعود ذلك ليؤذيهم عندما يكونون في موضع ضعف أو بحاجة لشيء ما. |
Bununla birlikte, ona olan uzaklık değiştiğinden başka bir konumda olmalı. | Open Subtitles | وبنفس الوقت في موضع آخر بما أن المسافة التي تفصلنا عنها متغيّرة |
Tanığım davadaki gerçeklerle ilgili eşsiz bilgilere sahip bir pozisyonda. | Open Subtitles | هذا الشاهد في موضع ليكون لديه معرفه بحقائق تلك القضية |
Böyle bir pozisyondayken bundan fazlası olmuyor. | Open Subtitles | لست بالضبط في موضع تأثير |
Beni çok garip bir konuma sokuyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إنك تضعني في موضع غير ملائم سيدي نائب الرئيس |
Lütfen, beni yalan söylemek zorunda bırakacak bir pozisyona sokma. | Open Subtitles | أرجوك، لا تضعني في موضع أضطر أن أكذب فيه |
Bölge Savcı Yardımcısı'nın menfaatlerini koruyacak bir pozisyondayım. | Open Subtitles | أنا في موضع حماية مصالح مساعد النائب العام في هذه القضيّة |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Daha fazla siyahi saldırıya uğramayacak. | Open Subtitles | قاوموا! لا مزيد من الزنوج في موضع الهجوم! |
Onunla anlaşma yapabilecek durumda olduğumuzdan ve sizlerin bunu yapmak istediğinizden emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد فحسب أن نتأكد إن كنا في موضع يسمح لنا بالتعامل معه للذي أنتم يا شباب تنوون فعله |
Bu konuda karar verebilecek durumda olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | مع فائق الاحترام، لا أخالك في موضع يخوّلكَ الجزم بوضوح حيال هذا |
Beni, hiçbir seçeneğim olmadığı bir duruma soktun. | Open Subtitles | لقد وضعتِني في موضع حيث لم يكن لديّ أي خيار |
Şu an araştırma ekibinin parçası olabilirsiniz ancak, ...misafirlerle ilgilenmek için dolaşıyor olmanız sizin yetkili bir konumda olduğunuzu gösteriyor. | Open Subtitles | ربَّما الآن تكون جزءًا من فريق البحث، لكنك تتجول بين الضيوف مما يدلُّ أنك في موضع سُلطة. |
Ve dik durduğunuzda yaslandığınızdan daha faklı bir pozisyonda olmasına ihtiyacınız var. | TED | وتريده في موضع مختلف حين تكون منتصبا, وحين تكون متكئا للخلف |
Beni çok garip bir konuma sokuyorsunuz Sayın Başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | إنك تضعني في موضع غير ملائم سيدي نائب الرئيس |
Neden kendinizi bu kadar tehlikeli bir pozisyona sokuyorsunuz ki? | Open Subtitles | لكن لماذا تبقين في موضع حيث تشعرين فيه بهذا القدر من الخطر؟ |
- Biraz... garip bir pozisyondayım. | Open Subtitles | أنا فقط... إنني في موضع محرج هنا |