bu durumda, kaynar su konservesi zaten oldukça asitli şeyleri konserveleme içindir. | TED | في هذه الحالة غلي الاغذية المعلبه نقوم بذلك للاشياء الحامضية نوعا ما. |
bu durumda değil, çünkü bu çevresel olarak çok sağlam bir teknoloji ürünü. | TED | حسناً في هذه الحالة هو ليس كذلك لانها تكنولوجيا بيئية نظيفة مفيدة جداً |
Tabii güzel bir seri yakaladıysan başka. O zaman altına İşersin. | Open Subtitles | مالم تكن على أثر جيد في هذه الحالة تجلس وتبلّل نفسك. |
O zaman biraz sevgi büyüğe biraz sevgi de küçüğe. | Open Subtitles | في هذه الحالة ضمة لابني البكر و ضمة لابني الأصغر |
O halde Rodyon Romanoviç bir buluşmayı bizzat kendim ayarlarım. | Open Subtitles | في هذه الحالة, يا روديون رومانوفيتش سأضطر إلى مقابلتها بنفسي |
Bu davada Dedektif Marks'a güvenmek kötü bir fikir gibi gelmiyor. | Open Subtitles | قد لا تكون فكرة سيئة الثقة بالمحققة ماركس في هذه الحالة |
Öyleyse, komediye muhteşem dönüşümü anons etmekten gurur duyuyorum. | Open Subtitles | في هذه الحالة ، أفتخر بأن أعلن عودتي المنتصرة لعالم الكوميديا |
bu durumda, yaşamın en büyük ödülü: uygun bir çiftleşme partneri. | TED | في هذه الحالة ، أعظم جائزة في الحياة: شريك مناسب للتزاوج. |
Üzgünsün. öylemi, bu durumda, kendine yeni bir iş bul! | Open Subtitles | أنت آسف. حسنا, في هذه الحالة, أعثر على عمل آخر. |
Karşı koyuyorduk, ancak bu durumda onların da katılımı yararlı olabilir. | Open Subtitles | نحن نعارض لكن في هذه الحالة من المفيد وجودهم ضمن الفريق |
Genellikle gelişigüzel tasarlanmış bir prototip bir başlangıç noktasıdır, ama bu durumda... | Open Subtitles | عادة ما ينفع إنجاز نموذج أصلي نقطة انطلاق, لكن في هذه الحالة |
Eh, O zaman onu üç numaralı masaya, yani yanıma yerleştiriyorum. | Open Subtitles | حسناً، في هذه الحالة سنققله الى المنضدة رقم ثلاثة، بجواري مباشرةً |
Tabii bunu başarırsanız O zaman bu çok zekice bir şey olur. | Open Subtitles | إلا بالطبع، إنّكِ نجحتِ، في هذه الحالة يمكن أن يكون تفوق رائع. |
O zaman randevumuza yeni bir tarih koysak olur mu? | Open Subtitles | في هذه الحالة, هل فات الأوان على تحديد موعد آخر؟ |
O halde, iyi davranmam için gereken her sebep var sanırım. | Open Subtitles | حسناً، أظن في هذه الحالة أحظى بعدة أسباب لتولي ذلك الأمر. |
O halde ben şekerlememe döneyim. Bira için sağolun. | Open Subtitles | في هذه الحالة ساكمل قيلولتي شكرا على البيرة |
Bu davada idam cezası zorunludur. | Open Subtitles | سيكون حكم الإعدام إلزامياً في هذه الحالة. |
-Bu olayda, kan burada arkada Öyleyse arkaya yaslanması lazım. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالة الدم هنا إذاً يجب أن تكون في الخلف هذا جيد |
Bu sefer, elimizdeki senaryoda ne olacağından pek emin değiliz. | TED | لسنا متأكدين من ماذا سيحدث في هذه الحالة. |
Üç bin yıl önce medeniyet Nil nehrinin kıyılarında gelişmeye başlıyordu. Bazı köleler, bu örnekte İbrani çobanlar, muhtemelen keçi boku gibi kokarak tahtında, yükseklerde oturan Firavun'a bir beyanda bulundular "Biz, siz majesteleri ile eşitiz." | TED | منذ ثلاثة آلاف سنة نشأت الحضارة على ضفاف النيل وبعض العبيد وهم رعاة يهود في هذه الحالة وريحتهم قبيحة مثل براز الأغنام أعلنو للفرعون وهو يجلس على عرشه: نحن يا صاحب الجلالة على نفس المستوى مثلك. |
Madem öyle, artık bunu hayal ettiğim şekilde yapma zorundayım. | Open Subtitles | في هذه الحالة سوف أفعل الشيء الذي حلمت لفعله |
Şu durumda bize sadece bir kişi yardım edebilir. | Open Subtitles | فقط رجل واحد يمكن أن يساعدنا في هذه الحالة. |
Yani bu şekilde, sinir hücrelerinin normal olmayan faaliyetlerini önlüyoruz. | TED | إذا في هذه الحالة نحن نكبح نشاط الخلايا العصبية الشاذة |
Ancak bu vakada sadece bizim için bunu yapacak olan pnömatiklere bel bağlayacağız. | Open Subtitles | لكن في هذه الحالة فقط سوف نعتمد على الخصائص الميكانيكية لتفعل ذلك لنا |
- O hâlde çok yalnız olacaksınız. - Doğal olarak. | Open Subtitles | ـ في هذه الحالة ستكون وحيداً ... ـ حسناً,في الواقع |
Örneğin bu olayda, 10 yaşın altındaki çocuklarla ilgilenmelisin, yoksa onlardan etkilenebilirler, çünkü bu yaştaki çocuklar, hayaletleri görüp onlarla konuşabilir. | Open Subtitles | حسناً في هذه الحالة مثلاً تتعامل مع أطفال تحت سن العشر سنوات لذلك قد يتأثروا بهم لأن الأطفال في هذا السن |
Eğer bir belediye başkanıysanız, bu konuda bir şeyler yapabilirsiniz. | TED | إذا كنت عمدة، فيمكنك أن تفعل شيئاً في هذه الحالة |
Bu noktada bende deniz iguanaları üzerine çalıştım | TED | فقمت بدراسة الإغوانا البحرية في هذه الحالة |