"في وقتٍ" - Traduction Arabe en Turc

    • Bir ara
        
    • bir zaman
        
    • bir zamanda
        
    • saatlerde
        
    • anda
        
    • saatlerinde
        
    • bir gün
        
    • bir noktada
        
    • sefere
        
    • ara bir
        
    • bir saatte
        
    • başlarında
        
    İyi bir grup çıkıyor orada. Hatırlat da seni de götüreyim Bir ara. Open Subtitles لديهم فرقة موسيقية جيدة هناك سأصطحبك هناك في وقتٍ ما
    Çok beğendim. Seninle üzerinde konuşmak isterim Bir ara. Open Subtitles انا حقاً أحببتهم, أودُ التحدث معكِ بشأنهم في وقتٍ ما.
    Daha az meşgul olduğunuz bir zaman gelsem daha iyi olacak galiba. Open Subtitles ربما يُستحسن عليّ العودة في وقتٍ .آخر عندما لا تكون مشغولاً للغاية
    Beyler, bu konuya başka bir zaman devam etmemiz gerek. Open Subtitles أيُّها السادة، علينا أن نعقد هذا الاجتماع في وقتٍ آخر
    Bana güven. Böyle bir zamanda aileni etrafında isteyeceksin. Open Subtitles ثقي بي، سترغبين بوجود عائلة بجواركِ في وقتٍ مثل هذا
    Komşular sabah erken saatlerde bulmuş. Open Subtitles الجيران وَجدوها في وقتٍ مبكّرٍ من هذا الصباح.
    Yıllar sonra olacağını sanmıştım sadece. Hele de ikisinin aynı anda öleceğini asla. Open Subtitles إفترضت فقط أنني سأخسرهم في وقتٍ لاحق وبالتأكيد ليس كلاهما في نفس الوقت
    Bir ara oraya gidip merhaba mı diyeceğiz? Open Subtitles هَلْ يَجِبُ أَنْ نَذْهبَ هُنَاكَ في وقتٍ ما ونَقُولَ مرحباً؟
    Yani... Bir ara orada yaşamış olsa dahi, annenin hikayesini doğrular. Open Subtitles ،لذا، حتّى لو أقام هناك في وقتٍ ما .فهذا يؤكّد قصّةَ والدتك
    Sonra Bir ara hepsinin suçluluk duygusundan kaynaklandığını anladım. Open Subtitles ثمّ في وقتٍ ما أدركت أن كل الأمر عن الذنب
    Bu da, onlardan birinin Bir ara burada olduğu anlamına geliyor. Open Subtitles أحدهم مينز يَجِبُ أَنْ يكونَ عِنْدَهُ هنا في وقتٍ ما.
    Buraya bak, kadın, bunu başka bir zaman yapamaz mıyız? Open Subtitles إنظري أيتها المرأة هل نستطيع أن نؤدي ذلك في وقتٍ لاحق؟
    Belki de bunu başka bir zaman denemeliyiz. Köpekler yokken. Open Subtitles ربما يمكننا القيام بهذا في وقتٍ آخر دون الكلاب
    Başka bir zaman gelmek zorundasınız. Ya makina doğru söylüyorsa? Open Subtitles عليكم أن تأتوا في وقتٍ لاحق لكن ماذا لو الجهاز على حق
    Ve yakın bir zamanda görmeyi de beklemiyorum. Open Subtitles لكني لم أرى إبني منذ أكثر من شهر و لا أتوقع رؤيته في وقتٍ قريب
    Ekonominin durgun oldugu bir zamanda 5 yildizli bir akil hastanesi isletiyorsun. Open Subtitles إنّكَ تدير مصحة فئة خمسة نجوم في وقتٍ ملبدٍ بالركود الإقتصاديّ.
    Ama kız kardeşimi böyle bir zamanda yalnız bırakamam. Open Subtitles لكنني لا أستطيع أن أترك شقيقتي في وقتٍ كهذا.
    İlerleyen saatlerde seni eşim Bayan Pepperfield'la tanıştırayım. Open Subtitles سأعرّفُك على السيّده.بيبرفليد في وقتٍ لاحق من هذه الليله
    O zaman iki göğsünden de aynı anda emmek zorunda kalır. Open Subtitles حسنًا , عندها سوف يرضع من كلا الثدين في وقتٍ واحد.
    Polis kurbanların ismi dışında bir bilgi vermedi ancak bugünün ilerleyen saatlerinde bir basın toplantısı olacağı söylendi. Open Subtitles لم تفدنا الشرطة بأية معلومات بإستثناء أسماء الضحايا ولكن سيعقد مؤتمراً صحفياً في وقتٍ لاحق اليوم
    Hey dinle, eğer bir gün birisiyle görüşürsen arada sırada dördümüz beraber dışarı çıkarız. Open Subtitles أصغِ, إن حظيتِ بموعد يوماً, ربما جميعنا الأربعة بمقدورنا أن نخرج معاً في وقتٍ ما
    bir noktada aklından geçmiş olmalı. Open Subtitles بالتأكيد هو لا بدَّ وأنْ حَدثَ إليك في وقتٍ ما.
    Ha, bu arada, buluşmanızı böldüğüm için de kusura bakmayın. Başka sefere artık. Open Subtitles اوه آسف على المقاطعة , إفعلها في وقتٍ لاحق
    Ardından, Bir ara, bir makyöz yüzüne pudra sürmeye gelecek. Open Subtitles إذاً ، في وقتٍ ما ، فتاة المكياج ستأتيفقطلوضعالقليل،
    Noel Ana dün gece oldukça geç bir saatte yattı da. Open Subtitles السّيدة كلوس كَانتْ فوق جداً في وقتٍ متأخرٍ من الليلةِ الماضيةِ.
    BG: Bu yılın başlarında, Yunanistan'ın maliye bakanı olarak yaşadığınız tecrübeyi eminim çoğumuz merak ediyordur. TED برونو: أنا متأكد بأن العديد من الأشخاص هنا يتساءلون عن تجربتك كوزير مالية اليونان في وقتٍ سابق من هذه السنة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus