| Kurşun organlarımı parçalamış. Hamile kalabilmemin neredeyse imkansız olduğunu söylediler. | Open Subtitles | مزقت الطلقة أحشائي قالوا أنه سيكون مستحيلاً تقريباً أن أنجب |
| Birkaç gece için sorun olmayacağını söylediler ama sabahleyin Louisa'yı araman gerekiyor. | Open Subtitles | لذا, قالوا أنه لابأس لعدة ليالي لكن عليك الإتصال بــ لويز صباحاً |
| Fakat, onun, araştırmaya bağış yapabilecek iyi bir aday olduğunu söylediler. | TED | لكن قالوا أنه سيكون مرشح جيد للتبرع للأبحاث |
| Tam olarak bilmeden önce günlerce yoğun bakımda kalabilir dediler. | Open Subtitles | قالوا أنه سيبقى في وحده العنايه المركزة قبل أن نعرف |
| Tıpkı bir kurdun insanları öldürmesi gibi vahşice olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | قالوا أنه كان وحشيًا جدًا مثل الذئب الذي يقتلُ الناس |
| Ama doktorlar zaman zaman şiddetlenebileceğini söylüyor. | Open Subtitles | و لكن الأطباء قالوا أنه من الممكن أن يتخلص منها في بعض الحالات |
| Aslında bahçede sızmıştı ama ben ayaklarını ve kollarını tuttum, onları ileri geri sallamaya başladım sağlık görevlileri gördükleri en güzel kardan meleklerden birisi olduğunu söylemişlerdi. | Open Subtitles | في الواقع قد سقط مغشي عليه من الخمر على الأرض .. ولكن أمسكت بيديه ورجليه وحركتهما أمام وخلف و ورجال الإسعاف قالوا أنه أفضل ملاك ثلجي قد رأوه |
| Ama demin telefon edip gelemeyeceğini söylediler. | Open Subtitles | و قد اتصلوا بى الآن و قالوا أنه لن يأتى أبداً |
| Buradan bir an önce uzaklaşmamızı söylediler. | Open Subtitles | قالوا أنه يجب علينا مغادرة المكان بأسرع ما يمكن. |
| Kapıya cevap verilmediğini ve teslimatçının paketi garaja bıraktığını söylediler. | Open Subtitles | قالوا أنه لم يكن أحد بالمنزل و السائق ترك الطرد فى الجراج |
| Jean Valjean olamayacağınızı söylediler ve haklıydılar. | Open Subtitles | كنت أحمق ، أخبرونى أننى مخطئ قالوا أنه لا يمكن أن تكون جان فالجان ، وكانوا محقين |
| Bunun beklenilen bir durum olduğunu söylediler, lösemili hastalar her an ölebilirlermiş. | Open Subtitles | و قالوا أنه من المتوقع أن أى شخص مصاب بمرض مثل سرطان الدم أن يمون فى أى دقيقة |
| Geceleri bağlamam gerekebileceğini söylediler. | Open Subtitles | لقد قالوا أنه ربما سيكون عليّ تقييدها في الليلة |
| Matadorları kamburlaştırmasalardı yapmaya çalışacaklarını söylediler. | Open Subtitles | قالوا أنه سيحاولوا المجئ لو لم يقابلو الماتادروس |
| Onun da transfer edildiğini söylediler ve o zamandan beri onu gören veya duyan olmadı. | Open Subtitles | قالوا أنه تم نقله و لم نسمع عنه و لم نراه منذ ذلك الحين |
| Öyle korkmuştum ki, annemleri uyandırdım ama rüya gördüğümü, uyumamı söylediler. | Open Subtitles | أنا كنت خائف جدا أيقظت أبواي لكنّهم قالوا أنه مجرد حلم وطلبوا مني العودة إلى السرير |
| Tarama yaptılar. Tahliller yaptılar. Bir şey olmadığını söylediler. | Open Subtitles | أجروا له الفحوصات و الاختبارات و قالوا أنه بخير |
| Bir sağlıklı beyaz bebek için beş yıl beklemek zorundasınız dediler. | Open Subtitles | قالوا أنه يتحتم علينا الأنتظار 5 سنوات للحصول على طفل صحى أبيض |
| Ona hissiz dediler ve ona umursamaz dediler. | Open Subtitles | قالوا أنه كان عديم الإحساس وسمّوه قاسي الفؤاد |
| Yığınla para sızdırdılar, sonra olanaksız dediler. | Open Subtitles | لقد حصلوا على الملايين وأخيراً قالوا أنه عمل مستحيل |
| Bir adamın kafasını tek elle parçalayabildiğini söylüyorlar. | Open Subtitles | لقد قالوا أنه يمكنك أن تحطم جمجمة رجل بيد واحدة |
| Ama doktorlar zaman zaman şiddetlenebileceğini söylüyor. | Open Subtitles | و لكن الأطباء قالوا أنه من الممكن أن يتخلص منها في بعض الحالات |
| Doktorlar bunun yetersiz olduğunu söylemişlerdi. | Open Subtitles | الأطباء قالوا أنه كان صغيرا جدا عن سنة |
| Bizi burada bulabilmelerinin mümkün olmadığını söylemişlerdi! | Open Subtitles | لقد قالوا أنه من المستحيل أن يجدوننا هناك |