| Eh, onlar katil cadılar bir aile vardır çok seçkin, çok güçlü ve kim farklı bir doğum lekesi ile doğdu | Open Subtitles | حسناً ، إنها عائلة من السحرة القتلة الذين هم من طبقة راقية جداً ، قوية جداً و ولدت مع وحمة مميزة |
| Ortak duygular çok güçlü olabilir. Bu mükemmel bir başlangıç. Çalışmaya hemen başlıyoruz. | Open Subtitles | إن المشاعر المشتركة يمكن أن تكون قوية جداً هذه بداية ممتازة فلنبدأ الآن |
| Tırnakları o kadar güçlü ki en sert zeminleri kazabilir. | Open Subtitles | مخالبه قوية جداً هو يمْكن أنْ يحفرْ خلال الأرض |
| Ama yanımıza bırakmazlar. Örgüt çok kuvvetli. | Open Subtitles | لَكننا لا نستطيع الإفلات منها إن المنظمة قوية جداً لاى معركة |
| Bu objeler o kadar güçlüdür ki... kainatın bütün diğer harikalarını parçalayabilirler. | Open Subtitles | هناك أجسام قوية جداً بحيث يمكنها تمزيق جميع عجائب الكون الأخرى بعيداً. |
| Tedarik Komitesi'ye ilgili birşeyler yazmak istiyorum. Baya güçlü bir gruplar. | Open Subtitles | أريد أن اكتب شيئاً عن لجنة المشتريات إنها مجموعة قوية جداً. |
| Tam hayal ettiğim gibi çok güçlüsün. | Open Subtitles | أنتِ قوية جداً تماماً مثلما تخيلتك |
| Neyse, şu karşı evde oturan insanların verdiği ifade gerçekten çok güçlüydü. | Open Subtitles | على أية حال، شهادة أولئك الناس عبر القاعة من شقة الابن لقد كانت قوية جداً. |
| Sahneden söylenince bayağı basmakalıp geliyor, fakat pratiğe döktüğünüzde gerçekten çok güçlü bir fikir. | TED | في الحقيقة يبدو انه سهل جداً بالقول بأنه ستقف هنا لكن عندما تحاول أن تضعها قيد الممارسة ستكون قوية جداً |
| Size şu çok güçlü 4 köşe taşını, temeli önermek istiyorum ki eğer dünyayı değişterecek güçte bir konuşma yapabilmek istiyorsak bunların üzerinde durabiliiz. | TED | أود أن أقترح أربع أساسات أو أركان قوية جداً والإتكال عليها إذا أردنا لحديتنا أن يكون قويا ونغير به العالم |
| Uzun bir süre kalıpların çok güçlü olduğundan şüphe ettim. | TED | لقد شككت بهذا الأمر لمدة طويلة؛ الأنماط قوية جداً. |
| Bu benzer hikayeler, çok güçlü ve üstesinden gelinmesi zor öğeler içeriyor. | TED | قصصهم في التغلب على الصعاب التي لا تقهر قوية جداً |
| Sızıntılar çok güçlü. Terk etmek zorundayız. | Open Subtitles | إنّ التسرّباتَ قوية جداً نحن يَجِبُ ان نَتْركهاُ |
| O kadar güçlü ki en sonunda kendi bedensel arzusu yerine Yehova inancını seçti. | Open Subtitles | قوية جداً, حيث أنها اختارت الإيمان بالله حتى النهاية فضّلته على حياتها |
| Şifa bileziğinin görmeni engelleyemeyeceği kadar güçlü bazı rüyalar vardır. | Open Subtitles | هناك بعض الأحلام قوية جداً على سوارك العلاجي لإيقافها |
| Fakat kendi doğanı kontrol edebilecek kadar güçlü bir iradeye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | لكن يجب أن تكون لديكِ إرادة قوية جداً لتسيطري على طبيعتكِ |
| Adem ve Havva gibi. çok kuvvetli, biliyorsunuz | Open Subtitles | لا قتنا قوية مثل سودم و جومورا أعني علاقة قوية جداً, اتفهمني؟ |
| Atların buradaki kavisli takviyesi ile, açık bir şekilde çok kuvvetli bir dinamizm yaratılmış. | Open Subtitles | من الواضح أنه يخلق حركة قوية جداً معززاً هذا بواسطة الحركة المنحرفة للخيول |
| Yer çekimi o kadar güçlüdür ki hep karanlığın içinde ufkun ötesinde gizlidir. | Open Subtitles | الجاذبية قوية جداً بحيث إنها تختفي دوماً في الظلام إلى ما وراء الأفق. |
| çok güçlüsün. | Open Subtitles | قوية جداً. دمتم في حماية القدير وحفظه... .... |
| Bitkiler bunlarla besleniyor. Fakat bir kontrolü yok. Doz çok güçlüydü. | Open Subtitles | النبات أثر بهم، لكن لم يكن هناك تحكم بالوضع، والجرعة كانت قوية جداً |
| Ama bir de oldukça güçlü ve her yere vakıf devletle birleşti. | TED | ولكن على النسق العام بوجود دولة قوية جداً .. موجودة في نطاقات كثيرة |
| Bu oyun dinamiği öylesine güçlü ki sadece davranışlarımızı değil bütün kültürümüzü etkiliyor. | TED | ديناميكية اللعب قوية جداً هذا لا يؤثر بسلوكنا فقط ، إنه يؤثر بثقافة كاملة |