| Ama, Caleb, bu hâlâ onun Sherlock Holmes kostümü içinde ne aradığını açıklamıyor. | Open Subtitles | ولكن يا كاليب ,هذا لايفسر سبب ارتدائه ملابس شارلوك هولمز التنكرية الخاصة بك |
| Beyler, lütfen. Ben Caleb, şarap tüccarı. Hatırladınız mı? | Open Subtitles | ايها السادة رجاء انا كاليب كاليب تاجر الخمر اتذكرون ؟ |
| Caleb, parti kabak tadı vermeye başladı. Eve gidelim. | Open Subtitles | كاليب ,لقد بدأت الحفلة تخبو , دعنا نعود للمنزل. |
| Tüm çalışanlarım Cap'n Caleb'in Balık Yahnisi Evleri'nin ben olduğunu bilirler, tamam mı? | Open Subtitles | كل موظفى شركتى يعلمون اننى كابتن كاليب بانى المنازل |
| Kaleb ve iki kişi daha sarı tozu almaya gittiler. | Open Subtitles | كاليب وآخرين أيضا ذهبوا لإيجاد البودرة الصفراء ـ ضد جايجن؟ |
| O, sahnelere mütevazi bir dönüş için yeterli parayı buldu ve ben de Kaptan Caleb'ten intikamımı aldım. | Open Subtitles | هو حصل على ما يكفيه من النقود ليعود الى مستقبله الفنى وانا حصلت على انتقامى من كابتن كاليب |
| Preston, kendimi buna inanmaya ikna etsem bile Caleb McCallum'ın öldürülmesini hiçbir şekilde haklı çıkaramazsın. | Open Subtitles | بريستون ,حتى لو اجبرت نفسى على الاقتناع بهذا فليس هناك اى مبرر لو سبب لقتل كاليب ماكالم |
| Hadi, Caleb. Bara gidip birşeyler içelim! | Open Subtitles | هيا , يا كاليب دعنانخطوإلىالداخلونحصلعلىبعض المرطبات. |
| Caleb, bu insanlar normal değildiler. | Open Subtitles | كاليب , هؤلاء الناس الذين كانوا هُناك إنهمليسواأناسطبيعين. |
| Ama Caleb sorun değil, değil mi? | Open Subtitles | لكن كاليب لَيسَ القضية،حَسَناً؟ القضية احنا |
| Ne yani, o, Caleb'in kiralık katili mi? | Open Subtitles | ما هي, كاليب ضرب رجلاً التجارة بالمخدرات |
| Caleb, işte buradasın. Ben olmadan başlamadığınıza çok memnun oldum. | Open Subtitles | كاليب , ها أنت هنا أن سعيد جدا انكم لم تبدأو بتناول الطعام بدونى. |
| Biliyorum hayatımızda bu aralar çok belirsizlik var, ama Caleb hapise girmeyecek dediğimde bana inanmanı istiyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّ هناك الكثير من الحيرة في حياتنا الآن لكنّي أريد أن تصدقيني عندما أقول أن كاليب لن يسجن. |
| İyi ama bir şeyler yapmalıyız. Şu Caleb'ın söylediklerine dayanarak hiçbir şey yapmıyorum. | Open Subtitles | أنا لن أفعل أي شيء مبني على ما يقوله هذا الصبي كاليب |
| Caleb'in iki günden beri kaşıntı şikayeti var. | Open Subtitles | كاليب يَشتكي مِن الحكه طوال الليومين الماضيين |
| Caleb bir kez öksürdü ve sersem gibi olduğunu söyledi. Başka? | Open Subtitles | سَمعتُ سُعال و كاليب قالَ بأنّه كَانَ مُشوش |
| Özür dilerim dostlarım, ama Caleb eve gitmek istiyor. | Open Subtitles | أَنا , اوه، أَنا آسفُ، لكن كاليب يريد الذِهاب إلى البيت |
| Diğer çocuk, Caleb, kovulma durumuna dâhil değil mi? | Open Subtitles | أقصد، هل الفتي الآخر كاليب أيضا يتعرض لنفس الموقف؟ |
| Yani Caleb'ın 90'ların zengin bağışçısı olan rock yıldızı babası bunları yapıyor, adam kazanıyor yani. | Open Subtitles | لأجل المدرسة، فوالد كاليب نجم النجوم المتبرع الأول صاحب الأموال يفعل كل هذا، فيفوز هو |
| Senin vuruşun onu öldürdü, ama bizi buraya getirmek Kaleb'in hüneriydi. Öyle değil mi? | Open Subtitles | ولكنه وقع أيضا بسبب مهارة كاليب الذي قادنا لهنا أليس كذلك؟ |
| Tek gerçek kanunlarımızdır. O haklı, Kaleb. | Open Subtitles | ـ قوانيننا هي الحقيقة الوحيدة ـ انه صحيح, كاليب |