"كان عليه" - Traduction Arabe en Turc

    • gerekiyordu
        
    • zorunda
        
    • gerekirdi
        
    • gereken
        
    • gerekti
        
    • vardı
        
    • olduğundan
        
    • eskisi
        
    • olduğu
        
    • Eskiden
        
    ve o bir de yaşlılar evindeydi, bir huzurevinde diğer yaşlı insanlarla beraberdi, bu yüzden tam olarak diğerleri gibi görünmesi gerekiyordu. TED وانه أيضا في منزل قديم ، وانه في دار رعاية المسنين حول مسنين آخرين ، لذلك كان عليه أن يشبه بالضبط الآخرين.
    Küçük bir zıpkın gibi bir aletle kafatasını delip, beynine ulaşması gerekiyordu. Open Subtitles كان عليه أن يثقب الجمجمة و يصل للدماغ بشيء مثل رمح صغير
    Ve dedi ki patlama öyle gürültülü ve ışık o kadar yoğunmuş ki o gözlerini korumak için yüzünü elleriyle kapatmak zorunda kalmış. TED و قال ان الانفجار كان مدويا و الضوء كان كثيفا جدا، حتى انه كان عليه في الواقع وضع يديه امام وجه لحماية عينيه.
    Eğer Tanrı bana bir uyarı verseydi, uzun zaman önce vermesi gerekirdi. Open Subtitles اذا اراد الله ان يبعث لي بتحذير كان عليه ذلك منذ زمن
    Tek yapması gereken babamın adını söylemekti, ama yapmadı; ağzını kapalı tuttu. Open Subtitles كل ما كان عليه فعله هو ذكر اسم أبي ، ولم يفعل
    Belki bir yer seçmişti ama önce oraya gitmesi gerekti. Open Subtitles ربما قام بأختيار مكان ولكن كان عليه الوصول اليه أولاً
    Diğerinde ise iki tane hindistan cevizi vardı ve ikimiz de biliyoruz ki iki hindistan cevizi her ikisine de uyar. Open Subtitles و الآخر كان عليه اثنين من جوزة الهند و كلانا يعلم أن اثنين من جوزة الهند يمكن أن تُفسَّر بطرق مختلفة
    Şu bir gerçek ki bugün dünya daha önce olduğundan çok daha tehlikeli. TED من الواضح أن العالم اليوم أصبح أكثر خطورة مما كان عليه من قبل.
    Yaşlanmak eskisi gibi değil. Benim yaşımdaki kadınlar vitamin ve takma diş yapıştırıcısı reklamlarına çıkıyor. Open Subtitles كبر السن ليس كما كان عليه في السابق حسناً، هذا صحيح
    Aynı 1985'te olduğu gibi olacaktı, bir Apple Macintosh 512 aldığınızdaki gibi. TED سيكون الحال كما كان عليه عام 1985، حينما اشتريت آبل ماكنتوش 512.
    Küçük bir zıpkın gibi bir aletle kafatasını delip, beynine ulaşması gerekiyordu. Open Subtitles كان عليه أن يثقب الجمجمة و يصل للدماغ بشيء مثل رمح صغير
    Buna uyum sağlaması gerekiyordu ve çabuk olmalıydı, o da yaptı. Open Subtitles لذا كان عليه أن يدخل أجواء ذلك وبسرعة وقد فعل ذلك.
    Önce beni bıraktı çünkü o bir centilmen ve pantolonunu giymesi gerekiyordu. Open Subtitles أجل، لقد أنزلني أوّلاً، لأنّه راقي، وأيضًا كان عليه أن يلبس سرواله.
    Başka kimsesi olmadığı ve birine mektup yazmak zorunda olduğu için bana yazmıştı. Open Subtitles كتب لي لأنه ليس لديه أحد آخر و كان عليه أن يكتب لأحد
    Bu şeyler yeni olmuyor ama İsa bile bazılarını tapınaktan çıkarmak zorunda kaldı. Open Subtitles هذا ليس بالجديد بالطبع لكن حتى يسوع كان عليه جلد المرابين خارج المعبد
    O da mecburen bu tarz işlere girmek zorunda kalmış. Open Subtitles لذا، كان عليه أن يأخذ الوظائف ذات النهاية المسدوده، كهذه
    Yaptığından memnunum ama kendini kollaması gerekirdi. Open Subtitles انا سعيد بأنه انقذ حياتي ولكن كان عليه ان يحافظ علىحياته
    Kimin kazanması gerekirdi, biliyorsunuz. Arkadaşlarım bile bana karşı dürüst değil! Open Subtitles انت تعلم من كان عليه ان يكسب ، اصدقائى لا يستطيعوا ان يكونوا اسوياء معى
    Tek yapması gereken babamın adını söylemekti, ama yapmadı; ağzını kapalı tuttu. Open Subtitles كل ما كان عليه فعله هو ذكر اسم أبي ، ولم يفعل
    Ve yapması gereken ilk şeyin onu, ona vermek olduğunu biliyordu. Open Subtitles وعرف ما كان عليه أن يفعله أولاً قبل أن يعطيه أياه
    Bu sahnede bir gencin soy ağacımızın bir yerlerinde sülalemizin bir noktasında yürek burkan bir karar vermesi gerekti. TED إنه مشهد يتضمن شابًّا يافعًا، من أحد أفرع شجرة عائلتنا، من مكان ما في سلالتنا، كان عليه اتخاذ قرار ينفطر له الفؤاد.
    Diğer boyutta bana büyü kitabını göstermiştin ve içinde bu vardı. Open Subtitles في البعد البديل رايت كتاب من التعويذات ، وهذا كان عليه
    Karmaşık bir şeydi, ben de olduğundan daha basitmiş gibi davranmak istemiyorum. TED كان أمرا معقدا، و لا أدعي أنه كان أبسط مما كان عليه.
    eskisi gibi mükemmel olacak. Söz veriyorum Marion. Open Subtitles كل شىء سيكون بخير كما كان عليه انا اوعدك يا ماريون
    Bu gaz ona her ne yaptıysa, artık Eskiden olduğu adam değil. Open Subtitles أياً ما فعله ذلك الغاز له، لم يعد الرجل الذي كان عليه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus