| San Francisco'da haftanın beş günü elimde Bir sürü boş zamanla kalıyorum. | Open Subtitles | انا دائما اكون في سان فرانسسكو لمدة خمسة ايام اسبوعا مع كثيرا من الوقت |
| Bunu eskiden duymuştum, Bir sürü kez. Ama şuna cevap ver: | Open Subtitles | لقد سمعت هذا كثيرا من غيرك ولكن أجبنى أولا |
| birçok insan, kahramanların artık günümüzde sahip olmadığımız birşey olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | كثيرا من الناس هذه الأيام يقولون أنه لم يعد هناك أبطال |
| birçok çift gönderdim buraya ve hepsi yenilenmiş bir şekilde döndüler. | Open Subtitles | لقد ارسلت كثيرا من المتزوجين هناك وقد عادوا أناس جدد تماما |
| Yine de üç günde resimlendirmek için Çok fazla görünüyor. | Open Subtitles | لكن .. يبدو هذا كثيرا من التصوير في ثلاثة أيام |
| Bu göreceli olarak yeni bir ilişki için Çok fazla ilgi gibi geldi. | TED | ويُعتبر هذا كثيرا من الإهتمام حول علاقة جديدة نسبيا. |
| Aslında bir ailenin parçasıysan bir çok şeyi görmezden geliyorsun. | Open Subtitles | يحتمل المرء كثيرا من الأمور عندما يكون فردا من عائلة |
| Ne kadar çok büyü kullanırsak, iblisler bizi o kadar çabuk bulur. | Open Subtitles | يجب أن نستخدم مزيدا من السحر على الأرجح سنجد كثيرا من الشياطين. |
| Neil Armstrong'tan daha iyi. Pete Conrad'tan çok daha iyi. | Open Subtitles | أفضل من نيل أرمسترونج و أفضل كثيرا من بيت كونراد |
| - Bu işin içinde Bir sürü insan var. | Open Subtitles | ليس أنا فقط، في الحقيقة. يوجد كثيرا من الناس متورطين. |
| Eğer o kuleyi vuracak olursan Bir sürü masum insanı öldürmüş olacaksın. | Open Subtitles | اذا ضربت ذالك البرج المربع سوف تقتل كثيرا من الناس البريئين |
| Bakın, biliyorum bunun gibi Bir sürü telefon alıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | انظر انا اعلم انكم تتلقون كثيرا من الاتصالات مثل هذه |
| - Bahse girerim Bir sürü Arap öldürmüşsündür. - Bacağını orada kaybetmiş olmalı. | Open Subtitles | أراهن أنك أخرجت كثيرا من المناشف من رؤوسهم |
| Olduğunu düşünen birçok insan var. Oğlun da bunlara dahil. | Open Subtitles | يبدو إنّ كثيرا من الناس يظنونها موجودة و بضمنهم إبنكَ |
| birçok insan bilinç hakkında böyle düşünüyor, bunu keşfettim. | TED | اكتشفت أن كثيرا من الناس يشعر بهذه الطريقة حول الإدراك |
| Organizasyonların en üst seviyelerinden birçok insan tanıyorum ki kesinlikle lider değiller. | TED | أعرف كثيرا من الأشخاص في أعلى المراتب في مؤسساتهم من ليسوا بقادة مطلقا. |
| Fakat sonra ülkemin durumunu keşfettim, o zamanlarda Çok fazla yozlaşma vardı. | TED | لكن عندما اكتشفت الوضع في بلدي, في ذلك الوقت كان هنالك كثيرا من الفساد. |
| Çok fazla balık yiyen zavallı annesini kaybetmişti. | Open Subtitles | وقد فقد أمه المسكينة التي كانت تأكل كثيرا من السمك |
| Fakat onunla ilişkimiz pek de yürümedi. Tanrı bana Çok fazla suç yükledi. | Open Subtitles | ولكن الأمر لم ينجح فالرب جعلنى أشعر بالذنب كثيرا من جديد |
| Aslında, bir çok dizayn fikrim bir takım yanlışlıklar | TED | في حقيقة الأمر، أعتقد أن كثيرا من أفكار تصاميمي |
| Bir anda o kadar çok şey oluyordu ki, çaktın mı? | Open Subtitles | كان مثل ذلك كثيرا من كل شيء دفعة واحدة، هل تعلم؟ |