"كفاح" - Traduction Arabe en Turc

• mücadele
• boğuşma
• mücadelesi
• mücadeledir
• savaş
• mücadeleye
• mücadelesini
• savaşın
• çabalarız
• çabalıyorsa
• mücadelesiyle
• ilişkimizden mi
• çabaladıklarının
• savaşmak bir

"Yaşamak bir mücadeledir" derdin. Ölmemek için verilen bir mücadele...
لقد قلتي أن الحياة كفاح كذلك كافحي لكي لا تموتين

Kayalık bölgede çok az ürün yetişebiliyor ve denizden korunabilmek bile mücadele gerektiriyor.
محاصيل قليلة تنمو في تلك الارض الصخرية. وحتى النجاة من البحر هو كفاح.

Size olan sevgim azalmadığı halde acı veren bir mücadele sonucunda kendi mutluluğumu halkım için feda etmeye kararlıyım.
بالرغم من أن مودتي لك ثابتة أنا أملك بعد كفاح مؤلم مصممة على التضحية بسعادتي لرفاهية شعبي

Kocan eve geldi, boğuşma oldu ve ateş edildi.
زوجك رجع للبيت، كان هناك كفاح وكان هناك طلقات.

Belki de sonunda kabulleniş ile ilgili veda etmekle ilgili bir öyküye ihtiyacımız vardır, ve belki de yeni hikayemiz kahramanların mücadelesi ve kahramanların vedasıyla ilgili olacaktır.
لذا ربما نحتاج لروايه تحكي ادراكنا للنهاية ولوداعنا وربما تكون قصتنا الجديدة عن كفاح بطل ووداع بطل

Ülke liderleri, savaşın uzun ve acı verici bir mücadele olacağını biliyorlardı.
كان قادة البلاد يعرفون أن الحرب ستكون كفاح طويل ومؤلم

Ders alınacak bir şey olmazsa... mücadele diye bir şey de olmaz.
وإذا لم يكن هنالك تعلم فلن يكون هنالك كفاح

En zayıf erkek için bu gerçek bir mücadele.
،بالنسبة للذكر الأضعف فإنه كفاح رهيب ليواصل معهم

Her gece mücadele her yemek de armağan gibiydi.
كل ليلة هي كفاح في حد ذاته كل وجبة هي هبة

Bence her gün mücadele ediyorsunuz.
المليمتر. تخميني أنت كفاح مَعه كُلّ يوم.

Bu mücadele ahlaki olabilir, fiziksel olabilir hem ahlaki hem fiziksel olabilir ama bir mücadele olmalıdır.
هذا الكفاح ربما يكون معنويا مرة أو ربما يكون جسديا مرة أخرى وربما يكونان معًا لكن لابدّ أن يكون كفاح

boğuşma izi yok. Etrafta kan izi yok.
لا علامات عن كفاح لا تناثر دم في المنطقة القريبة

Zephyra'yı öldürdüğünü ve boğuşma sırasında saçının bir kısmını bir anda kopardığını düşünüyorum.
اعتقد بأنك قتلت " زيبهايرا " وفي كفاح منها

Geçen iki bin yıl, insanlığın doğayla mücadelesi ideal toplum ahlak.
كفاح لألفيتين مع طبيعة البشر المجتمع الفاضل الفضيلة

Tabii ki, başka yerlerdeki insanların mücadelelerine destek olabilirlerdi, ancak kendileri artık demokrasi mücadelesi yapmak zorunda değildiler, o aşamayı çoktan geride bırakmışlardı.
ويمكنهم دعم كفاح الأخرين في أماكن أخرى، ولكن هم أنفسهم لا يجب أن يكافحوا من أجل أساسيات الديمقراطية مرةً أخرى، فهم قد تخطوا تلك المرحلة.

Ancak bu karmaşık sistemlere rağmen, her santimetre yerçekimine karşı bir mücadeledir.
ولكن على الرغم من هذه الأنظمة المعقدة، فكل سنتيمتر هو كفاح ضد الجاذبية.

Burada, önünde uzun bir yürüyüş ve zorlu bir savaş olan... kardeşlerinin arasındaki özgür bir adam olmayı... çalışmadan semirmiş, etrafı kölelerle çevrili...
انا بالأحرى سأكون هنا رجل حر بين الاخوة نواجه كفاح طويل و صراع قاسي على أن أكون أغنى مواطن في روما

Ne zaman ki direnişin bütün yolları bize kapatıldı, işte o vakit silahlı mücadeleye başladık."
كنت فقط عندما كانت جميع أشكال المقاومة لم تعد مفتوحة لنا ولقد أصبحنا كفاح مسلح.

Zavallı bir kadının abur cuburla mücadelesini göstermek için mi?
للتَحْديق كبَعْض إمرأةِ الفقيرةِ كفاح بالأغذية القليلة الفائدةِ؟

Bunlar, doğal yollardan oluşmamış. Bir hayvanla bitki arasındaki savaşın izleri.
ليست هذه تكوّنات طبيعيّة، لكن نتاج كفاح طويل بين حيوان ونبات

Birimiz çabalıyorsa, hepimiz çabalarız.
كفاح شخص واحد، كفاح لنا جميعاً

Düşündüm ki eğer babamın mücadelesiyle göçmen işçileri karşılaştırırsam, ...tedavi ile çok iyi olabilir.
أنا أفكر بوضع مقارنة بين كفاح والدي و عمل المهاجرين هذا يمكنه أن يذهب بعيدا في الشفاء

- Buradan mı bahsediyorsun, ilişkimizden mi?
-كان يمكن آن يكون كفاح فوضوي كامل -هل تريد التحدث معي بالخارج ؟

...kanunlar insanlığın doğru olmak için çabaladıklarının kanıtıdır.
القوانين دليل على كفاح الانسان لأن يكون مستقيم

Olduğun kişi olarak yaşabilme hakkı için savaşmak bir suç değildir.
كفاح المرء من أجل أن يكون على سجيّته ليسَ جريمةً.